GİRİŞ

8.9K 332 91
                                    

Parmaklarımı demir parmaklıklara sürte sürte ilerlerken teninden çok kalbim yaralanıyordu. Attığım her adım zehir gibi toprağı bedenime çekiyor, ayakkabılarımın geride bıraktığı tıkırtı zehir gibi vücuduma işliyordu. Zihnimin kuytu köşelerinde, bambaşka diyarlara uzanan sokaklarında kaybolmuştum. Brandon yoktu, sesimi duyamayacak kadar uzaktaydı. Sanki bu kez gerçekten onu kaybetmiştim. Nefes almaya çalıştım, ciğerlerimin içindeki ince damarlar oksijeni reddetti. 

"Andrea,"

Brandon'ın sesi nereden geliyordu? Kapkara gökyüzüne baktım. Ne bir bulut ne yolumu bulabileceğim kutup yıldızı ne de gecenin siyahını yaran mavi çizgiler vardı. Sokakların duvarı kapkara, tuğlasız ve soğuktu. 

"Andrea, gitme,"

Durdum. Ayakkabılarım hala tıkırdamayı sürdürüyordu. Başımı aşağı eğip çıplak ayaklarıma baktım. Kir, kanlı ve yaralı ayaklarım soğuktan ve sudan büzüşmüş gibi harabeydi. Nefes aldım. Ciğerlerim tıkandı.

Acı vardı. Bir şey bana acı çektiriyordu, öksürmek ve nefes almak için kendimi zorluyordu.
Genzimden buruk bir acı yükseldi, öksürük öncesi acıydı. Öksürük yankılandı, genzimdeki acı dindi.

"Andrea,"

Karanlık sokaklar gittikçe daralmış kuytu köşesinde kendimi yerde buldum. Yattığım toprak katrana bulanmış, beni tüm gücüyle sarıyordu. Tutunacak bir el arayışı içinde elimi kaldırdım. Karanlık parmaklarıma dolandı ve beni daha da derine itti. Ağzımı açıp bağırmak istedim ancak kelimeler sese dönüşmüyordu. Bir kez daha denedim, koyu karanlık çamur olup dilimi, dişlerimi, damağımı istila etti. Öksürdüm. Boğuluyordum. 

Brandon, boğuluyorum.

Ayak sesleri kesildi.

"Kahretsin," 

Çamurun içinde sırtımı boydan boya kaplayan soğuk daha tenime yayılmadan koluma ulaştı ve orada toparlandı. Tüm bu karanlıktan, bütün bedenimi saran ürpertici histen kurtulmak istiyordum. Kalbim, varlığını hissettiriyordu ancak bir türlü ona ulaşamıyordum. Brandon'a ulaşamıyordum. Elimdeki sıcaklık yerindeydi, canım pahasına tutunuyordum ancak karanlığı yarıp Brandon'a ulaşmak, iyi olduğunu görmek istiyordum.

"Andrea, gözlerini aç!"

Sesi karanlık ve dar sokaklarda yankılandı. Çabalıyordum ancak görebildiğim tek şey karanlıktı. Kendimi zorladım, katran karası gökyüzünü parçalayıp sızan ince laciverti, benekler halinde yıldızları görmek için çabaladım. En azından kutup yıldızımı görmek istiyordum, bana yol göstermesi için ona ihtiyacım vardı.

Yüzümde, tam göz pınarımın hizasında ıslaklık hissettim. Karanlık gökyüzünde seyrek damlalar yakalarıma düşerken gökyüzü yarılıyor, yıldızlar beliriyordu. Kutup yıldızım hala ortalıkta yoktu ancak yine de gökyüzü daha berraktı.

"Andrea!" 

Yutkunduğumda kolumun altındaki boşluktan ince bir sızı yükseldi. Nefes alma işini burnum değil de kokunun altındaki boşluk yapıyormuş gibiydi. Bu, pişmeyen sebze yemekle aynı histi. Doyurmasına rağmen tatmin sağlamıyordu. 

"Nefes al!"

Gözlerimi iyice kapatıp yağmurun yanaklarımda bıraktığı tatlısı hisse teslim oldum. Yağmurun tadını aldıkça bedenimi saran acı hissi git gide azalıyordu.

"Yağmur..."

"Nefes al!"

"Bran...-"

"Nefes al!"

Nefes almak için ağzımı açtığımda çamur tekrar ağzıma doldu. Yağmur damlaları bedenime isabet etmeden yere çarpıyor, beni arındırmak yerine daha da kirletiyordu. Bir kez daha nefes almaya çalıştım, boğazım tıkandı. Genzim yandı. 

"Bran...-"

"Gözlerini aç! Bana bak, küçük kızım! Bana bak!"  

Gözlerimi araladığımda gece lambasının loş ışığında Brandon'ın yarı aydınlık yüzünü seçebildim. Kirli sakalları yanaklarını gölgelendirmiş iki çukur halinde belirmişti. Kuruyan dudaklarımı aralayıp bir şeyler mırıldanmaya çabalarken terden alnıma yapışmış saçlarımı geriye itti.

"İyi misin?" diye sordu uykudan kırık sesiyle.

Başımı aşağı yukarı sallarken alçılı elimi kaldırmaya çabaladım, ağırlığa hala alışamamıştım "İyiyim," dedim ve boğazımı temizledim "Sadece... Kabustu."

"Yanındayım," dedi ve dudaklarını şakağıma bastırdıktan sonra kolunu boynumun altından geçirip kendine çekti. Nefes alış verişimi düzene sokmaya çalışırken gözlerimi kapatıp dudaklarımı tişörtünün üzerinden göğsüne bastırıp kendimi tekrar uyumaya zorladım.


M: Oscar & The Wolf - Strange Entity (Friends In Paris Remix)

Not: Merhaba, yeniden! Oldukça uzun ve engebeli bir sürecin ardından üçüncü kitaba adım atmış bulunmaktayız. Normalde tüm bölümleri tamamladıktan sonra yayınlamayı düşünüyordum ancak elimde yeterince bölüm olduğunu ve artık tembellik yaptığımı fark ettiğim için yazdıkça yayımlama aşamasına girmeye karar verdim. Sizden ricam daha önce yaptığım tüm açıklamaları unutun, sadece bu kitabı karakterleri aynı ancak tamamen farklı bir kurgu olarak düşünün. Çünkü ben işin içinden çıkamadım. Çok içime sine sine yazdığım için de kıyamıyorum. Salın gitsin.

Seninle | Vincent Serisi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin