Korku denilen duygu oldukça garipti. Daha önce yapmadığım şeyler için suçlanmış, hırpalanmış ve aşağılanmıştım ancak hiçbirisinde konuşma, kendimi ifade etme ya da yaptıklarımı saklama gereği duymamıştım çünkü hepsinde masumdum. Haklıydım ve hiçbir şey yapmamıştım ancak bu kez suçluydum. Suçlu olmanın beni bu kadar güçsüz ve panik hale getireceğini tahmin edemezdim ancak attığım her adımı takip etmem gerekiyordu. Önce Brandon'ı aramıştım ve olan biteni anlatmış, güvenlik şirketiyle konuşarak kamera kayıtlarını saklaması gerektiğini söylemiştim. Özellikle bugünün kayıtlarının olmaması gerektiğinin altını çizerek. Ardından da olan biteni anlatmak için Jennifer'ı aramış, her şeyi anlatmıştım. Onun da karakolda olduğunu öğrenince içim rahatlamıştı.
Beni ne ile itham edeceklerini, nasıl köşeye sıkıştıracaklarını bilmiyordum ancak her ihtimale hazırlıklı olmalıydım. Tüm bunları düşünmek bile bana ecel terleri döktürürken önümde ve arkamda birer polis arabasıyla ilerliyor olmak daha da sinir ediyordu beni. Tek bir anlık boşluğumu Eva öylesine iyi değerlendirmişti ki eğer eski Andrea olsaydı muhtemelen hapsi boylamıştı. Babam yaşıyorken Jennifer benimle ilgilenir miydi yoksa sevgili büyükbabam benden haberdar olur muydu? İşte tam olarak bu soruların cevabı muammaydı.
Polis karakoluna ulaştığımızda arabamı boş bir park yerine bırakıp telefonumu ve arabamın anahtarını alarak karakola doğru yürüdüm. Aramadan geçtikten sonra evimi arayan polis memurları beni direkt sorgu odasına götürdüler. Sorgu odasında Jennifer beni, ellerini masanın üzerine koymuş öfkeli bakışlarla bekliyordu.
Jennifer'ın yanına otururken "Bir trafik kazasını bu kadar derinlemesine irdelemek sizce normal mi?" diye sordu karşısındaki polislere.
Erkek olan "Sagar Axwell parlamento üyesi ve karısının kim olduğunu söylememe gerek yok herhalde," dediğinde alayla gülmemek için kendimi zor tuttum.
Jennifer bir bacağını diğerinin üzerine atarak arkasına yasladı "O zaman prosedürlere uyalım," dedi.
Kadın "Brandon Vincent neyiniz oluyor?" diye sordu
"Erkek arkadaşım,"
"O gün neden onun yanına gidiyordunuz?"
"Kendimi çok kötü hissediyordum, sevişmek için,"
"Eva Axwell'ı nereden tanıyorsunuz?"
"Sevgilimin eski karısının annesi,"
"Bu yüzden mi ona kızgınsınız?"
"Hayır, eğer birisi birine kızacak olsaydı bu kişi kesinlikle Eva olmazdı,"
"Kim olurdu? Kim kime kızardı?"
"Septembre bana kızardı, Brandon yani onun eski eşiyle ilişkimiz onlar evliyken başladı ancak biz Septembre ile uygar insanlarız. Bizim için sorun olmadı, boşandılar ve biz ilişkimize devam ettik," dediğimde Septembre'ı da ifadeye çektiklerinde aynı şeyleri söylemesini dilemekten başka çarem yoktu. Söyleyeceğine umudum vardı çünkü o da annesine en az benim kadar kızgındı ve benden daha öfkeliydi.
"Kaza nasıl oldu?" diye sordu bu kez kadın polis memuru.
"Telefonumla uğraşıyordum bu yüzden karşıda araba olduğunu görmedim,"
"Ama olay evin bahçe kapısının hemen önünde oldu,"
"Geleceğim zaman daima önceden haber veririm ve kapı açık olur bu yüzden hızımı düşürmeme gerek olmaz,"
"Geçen yıl ağır bir trafik kazası geçirmişsiniz, buna rağmen mi?" diye sordu bu kez erkek olan. Anlaşılan bu sorgudaki kötü adam o oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle | Vincent Serisi 3
General Fiction❃ Vincent Serisi - Üçüncü Kitap. ❝ Akıntıya karşı yüzüyorduk. Bugüne kadar yaptığımız her şeyden çıkardığım tek sonuç buydu. Akıntıya karşı yüzüyorduk ve ben artık tam manasıyla yorulmuştum. Arkadaşlarımla birlikte eğlenmek, dinlenmek istiyordum. Ya...