Gözlerimi araladığımda Brandon'ın odasındaydım. Işıklar kapalı, başucu lambaları ortamı loş aydınlatıyordu ve ben her zaman Brandon'un uyuduğu taraftaydım. Sırt üstü dönüp yatağın diğer tarafını yokladığımda sıcaklığı bile orada değildi. Korkuyla sıçrayarak yatakta doğruldum, bu ani kalkışım yüzünden başım deli gibi dönüyor ve gözlerim kararıyordu. Başımı ellerimin arasına alıp bir süreliğine gözlerimi kapattım. Brandon'ın şu an Eva'nın yanında olma ihtimali ilk aklıma gelendi. Her ne kadar onun böyle bir şey yapmayacağını duysam da elimde olmadan aynı korku tekrar beni sarıyordu.
Başımın dönmesi geçtiğinde yataktan kalktım. Odanın kapısına doğru yürürken giyinme odasındaki banyodan gelen su sesleri duymuştum. Yönümü değiştirdim ve giyinme odasındaki banyonun kapısını usulca araladım. Başımı içeri uzantıp baktığımda Brandon duş kabinin içinde ellerini duvara yaslamış, başı aşağıda sadece duruyordu.
"Brandon," diye seslendiğimde başını kaldırıp omzunun üzerinden bana baktı "Gelebilir miyim?" diye sorduğumda ise hiçbir şey söylemeden tekrar başını çevirip aynı pozisyona gelmişti.
Banyoya girdim ve kapıyı arkamdan kapattım. Önce üzerimdeki tişörtümü ardından kot pantolonumu ve iç çamaşırlarımı çıkarıp duş kabinini araladığımda doğrulup bana döndü. Duş kabinine attığım ilk adımda soğuk su ürpertmişti beni.
"Çok soğuk," dedim kollarımı bedenime dolayıp geri çekilirken. Uzanıp sıcak suyu açtı. Bir dakika kadar bekledikten sonra "Artık tamamen sıcak," diyerek bana elini uzattı. Bana uzattığı elini tutarak kabine girdim ve arkamdan kapısını kapattım. Ilık su üzerimizden akıp giderken ellerimi tutmuş karşımda duruyordu. Gözlerine daha dikkatli baktığımda kirpiklerinin dibinin kızardığını ve dolu dolu olduğunu fark ettim. Bir damla gözpınarından sıyrılıp suyla birlikte kayarken uzanıp yanağını okşadım.
Uzanıp kollarıma dokunduğunda cama omuz attığım kolum baştan sona mordu. Onunla birlikte kollarımı izlerken her yanı morluklarla dolu olduğunu gördüm. Acı hissetmiyordum lakin bedenimin her yerinin sızlaması gerek gibi geliyordu.
"Özür dilerim, Brandon," diye mırıldandım.
Başını usulca çevirip avcumun içini öptü "Seni böyle bir hayatın içine sürüklediğim için asıl ben özür dilerim," dedi.
"Bu sonsuza kadar böyle gidebilir, biliyorsun değil mi?" dediğimde gülümsedi.
"Bugün beni çok korkuttun," derken beni göğsüne çekip sarıldı ve alnımı öptü "Ama emin ol, bir daha böyle bir şeyin yaşanmaması için elimden geleni yapacağım," dedi ve beni suyun altında bırakarak duş kabininden çıktı. Yüzümü yağmur gibi yağan suya çevirip gözlerimi kapattım.Gözlerimin önüne kaza yaptığım gün, deli gibi yağan yağmurun altında arabadan çıkarılışım, sedyenin üzerinde ambulansa yetiştirilme çalışıldığım gün geliyordu. Başka bir ambulansın sirenleri etrafımızda dolanırken babama gittiklerini biliyordum ancak babamı kurtaramayacaklarının da farkındaydım.
Babam, yıllarca annemi göremediği için acı içinde ölmeyi dileyen bir adamdı ancak annem eğer hayattaysa bunu babama başuna yapmış olacaktı. Ne düşünmem gerektiğini, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Suyu kapattım ve duş kabininden çıktım. Brandon beni elinde havlu ile bekliyordu. Havluyu bana dolayıp giyinme odasına geçtiğimizde onu orada bırakarak yatak odasına döndüm.
Annem yaşıyorsa eğer ona sormam gereken çok soru vardı ama eğer o kadın yalan söylüyorsa kesinlikle bunu onun yanına bırakmayacaktım. Uzanıp komodinin üzerindeki telefonumu aldım, ekranı çatlamıştı ancak hala görüntüsü duruyordu. Saat sabah beş buçuktu ve Brandon hala uyumamıştı. Sabah dersime her ihtimalle yetişebilirdi. Brandon giyinme odasından çıkıp odadan çıktığında herhangi bir şey söylemedim. Kızgındı ve kızgın olmakta da haklıydı. Yine de çok uzun sürmeyeceğini biliyordum. Giyinme odasına girdim ve kıyafetlerimden siyah bir etek ve kollarımdaki morlukları kapatan beyaz transparan bir üstlük giydim. Ayakkabılarımı ayağıma geçirip telefonumla birlikte aşağı indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle | Vincent Serisi 3
Fiction générale❃ Vincent Serisi - Üçüncü Kitap. ❝ Akıntıya karşı yüzüyorduk. Bugüne kadar yaptığımız her şeyden çıkardığım tek sonuç buydu. Akıntıya karşı yüzüyorduk ve ben artık tam manasıyla yorulmuştum. Arkadaşlarımla birlikte eğlenmek, dinlenmek istiyordum. Ya...