Paramparça

5.1K 350 252
                                    

Özür,özür,özür dilerim.Bir ay oldu bölüm atmayalı.Sınav haftası bitti hadi artık rahatça yazarım derken sorunlar kovaladı birbirini.Aklım bir rahata eremedi.İki kere yazdığım bölüm silindi,iki gün önce tamamlanmamış bölümü yayınladım.Tövbeler tövbesi yani.Onu okuyanlar için söylüyorum,devamı bu bölümün içinde,asıl bölüm bu.Nazarlı bi bölüm oldu sanki ama hadi bakalım.Bölümün gelmediği bu bir ayda desteklerini ve sabırlarını esirgemeyen o güzel insanlara çokça teşekkürler! Sizi seviyorum,huzurlu okumalar dilerim💋

•••

Elmas gibi parlayan gözlerinde bana yanlış gelen bir şeyler vardı,ilk defa.

Düşüncelerimi oluşturan binadaki tuğlalar yerlerine oturmuyordu,bazı tuğlalar da yerlerinden çıkıp zemini boyluyordu.Bazı şeyler ters,yanlış ve anlamsız geliyordu ama tam üstüne parmak basacağım kadar da net değildi.

"Seninle Londra'ya gelmemi istiyorsun."

Kaşlarımı istemsizce çatarak kurduğum cümleden sonra onun da kaşları çatıldı,bundan hoşlanmıyordum,uzanıp iki kaşının arasında oluşan kırışıklığı yok etmek istesem de kendimi durdurdum.

"Sen istemiyor musun?"

Bu şehirden gitmek istemesini anlayabiliyordum.Bunalmıştı,yorulmuştu,dağılmıştı.Ama onu dağıtan şehre gitmek istemesine anlam veremiyordum,özellikle o şehre beni de götürmek istemesini algılayamıyordum bile.Lena bunu duysa mahvolurdu.Kendimi onun yerine koyduğumda bile bir şeyler dağılıyordu kalbimde.Adım adım keşfettikleri bir şehre başka bir kadını götürmek,izi kalmış o sokaklarda başka bir kadınla el ele yürümek...Ali bunu düşünebilecek bir adamdı,bir yanlışlık vardı.

"Ben...anlamıyorum sadece."

"Neyi anlamıyorsun güzelim,söyle bana."

Hala kucağında durduğumu o an fark ettim,biraz çekinerek de olsa az önce tırmandığım kucağından yana kaydım.Yüz yüze konuşmak daha mantıklı geliyordu.

"Sen Lena'yla tanıştın orada.Sen hayatının en güzel dönemini orada,onunla yaşadın.Ya sen bana onu anlattın günlerce,yüzünden hiç silinmeyen bir gülümsemeyle! Onu bulacağına dair yeminler ettin bana.İkimiz bulacaktık onu.Ben sana kendi ellerimle,aşık olduğun kadını getirecektim."

Güzel gözlerini bir anlamsızlık esir aldı. "Ne demeye çalıştığını anlayamıyorum Selin."

Dilimle sakince dudaklarımı ıslattım,gerçekten anlamıyor olamazdı. "O geldi.Ve sen onu arkanda bırakarak,benimle birlikte onu tanıdığın şehre gitmek istiyorsun.Ali,o senin için geldi."

"O beni arkasında bırakıp gitti,ne hale geleceğimi bir an olsun düşünmeyerek.O yokken ne hale düşeceğimi bir gram umursamayarak çekip gitti."

"Onun yaşadıklarını bilmiyormuş gibi davranıyorsun."

Dudaklarında alaycı bir tebessüm belirdi. "Ve sen de,beni tanımıyormuş gibi davranıyorsun."

"Benim tanıdığım Ali Mertoğlu,deli divane aşık olduğu kadını arkasında bırakıp gidecek bir adam değil."

Tekrar alayla güldüğünde içimden bir soğukluk geçti,anormal davranıyordu.Yerden destek alarak ayağa kalktı,ben de ayağa kalkarak karşısında durdum.Yerde duran fenerlerden yayılan ışık,Ali'nin arkasında duran aynadan kendimi görmemi sağladı,yüzüm çok solgun duruyordu.Ve yorgun.

"Çözdüm," diye mırıldandığında gözlerimi aynadan çekerek ona çevirdim. "Sen beni suçluyorsun."

Kafamı usulca iki yana salladım. "Ben seni anlamıyorum."

Ay IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin