Beni sevdiğini anlat.

4.2K 344 62
                                    

Biliyor musun
Evimdin sen benim
Ailemdin,nefesim
Karanlıkta ellerimdin.

•••

Ben sekiz yaşındayken,geceleri uyumadan önce masal okurdu bana annem. Defalarca kez dinlediğim o masalları tekrar dinlemek çok hoşuma giderdi. Sıkılmak yerine masalların baş karakterlerinin mutlu sona ulaşmasını büyük bir heyecanla beklerdim. Masallar bu yüzden güzeldi,o karakterlerin her zaman mutlu bir sona ait olduklarını bilirdin. Güven verirdi bu sana.

Mutlu sona giden o yolda zehirli bir elma yüzünden yıllarca uykuya dalabilirdin,bir kuleye hapsolabilirdin veya muhteşem bir balodan kaçarken ayakkabının tekini düşürebilirdin. Yine de en sonunda prensin seni öpmesiyle uyanabilir,o kuleden kaçabilir,balodaki prens elindeki ayakkabıyla seni bulabilirdi. Gerçek hayat ise böyle değildi,masalların kuralı burada geçersizdi.

Örneğin şu an bir masalda olsaydık kollarında olduğum adam beni öpebilir,göz yaşlarımı silebilir ve içimi iyileştirebilirdi. Ama Ali sadece beni kollarında tutmakla yetindi.Bir adım fazlası bizim için yanlış olandı,yasak olandı,günah olandı.

Elleri saçlarımdayken bir anlığına durdu,hala karanlık holde birbirimize dolanmış haldeydik. Kokusu çok güzeldi,kollarında olmak da çok güzeldi. Ali güven kokuyordu,ev kokuyordu,yuva kokuyordu. Ne kadar uzak olduğum şey varsa o kokuyordu Ali,ona da uzak olduğum gibi.

Aramızdaki mesafeler kilometrelerle ölçülemezdi,bir koku mesafesindeydik,aramızdaki bir kadın mesafesinde. Bu zordu işte,kollarında olduğun birine uzak olmak zordu.

"Birisi geliyor," diye mırıldandı. Kaşlarımı çatarken hafifçe geri çekilip yüzüne baktım. Karanlıkta parlıyordu gözleri.

"Nereden anladın,hem kim geliyor?"

Dudaklarını kıpırdattı,tam o sırada zil çaldı. Büyük bir hoşnutsuzlukla çıktım kolları arasından,üşüdüm. Cennetten cehenneme geçiş yapmak gibiydi. Yanımdan geçip kapıya doğru yürürken ışığı açtı,gözlerim kamaştı. Arkasından ona doğru yürüdüm.

Kapıyı açtığında sevinçle bir mırıltı yükseldi dudaklarından,sarışın bir kadına sarıldı ama sıkı sıkı. Biraz mesafe koyarak arkasında durdum,bu kadının kim olduğunu bilmiyordum,yüzünü Ali'nin omzuna gömdüğü için göremiyordum da. Bir süre sonra sarılma merasimleri bittiğinde ikisi de bana döndü,gözlerim iki gökyüzüne daha çarptığında gözlerimi kırpıştırdım.

Annesi,kesinlikle annesi.

Aynı mavilikte gözleri vardı,sarı saçları hafif dalgalıydı. Siyah ince bir elbise giymişti,çok yakışmıştı ona. Göz göze geldiğimizde gülümsedi,hem de çok sıcak. Hem kız kardeşi hem annesi,gerçekten çok samimi insanlardı.

"Anne," dedi Ali annesinin koluna dokunarak. Sonra da bana döndü. "Selin,güzel bir arkadaşım."

Güzel bir arkadaşım.

Güzel.

ARKADAŞ.

"Merhaba," dedim gülümseyerek. Elimi uzattım ama Ali'nin annesi elimi yok sayarak kollarını bana doladı. Öyle bir sarıldı ki ilk saniyeler kollarımı ona dolamayı unuttum,sonrasında ise ben de ona sarıldım. Geri çekildiğinde dolu doluydu gözleri,gözlerimi kırpıştırdım şaşkınlıkla.

"Kusura bakma Selin'cim," dedi gözlerini silerek. "Ali'yi uzun zamandır göremiyordum,duygu seli sadece. Bu arada ben Sevilay."

Hafifçe kafamı salladım,herhalde anne olmadan önce anlayamayacağımız türden bir andı. Anne olmak ve ben... İki zor kelime.

Ay IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin