Bölüm 4 - Kayıp Ruh

32 1 2
                                    


¡WDG'nin Ağzından¡

Ruhlarıyla çalışmaya bugün başlayacağım. Belki..sadece belki..Ugh,kimi kandırıyorum ki? Benim için bir umut kalmadı artık. Ne kadar istesemde dönmek için çok geç. İç geçiriyorum ve dosyaların başından kalkıyorum. Aklımdaki bu sorunun üzerine günlerdir düşünüyorum. Nasıl geri dönebilirim ki? Onlara çok zarar verdim. Asla kabul etmeyeceklerdir.. En iyisi araştırmama odaklanmak. Bugün küçük olanın Ruhunun üzerinde çalışacağım. Odamdan çıkıp hücrelerine doğru yürüyorum. Kapılarına varınca elimi tabana basıyordum ki onları gördüm. Duvara dayanıp birbirlerine sarılık uykuya dalmışlar. Çok güzel bir manzaraydı. Düzenli nefeslerinin arasından parlayan ruhlarını görebiliyordum. Yapmam gereken çok şey var. Asla onları başka şekilde düşünemem. Böyle birşey olmayacak. Eğer ben 'William Dannis Gared' sam, onları başka şekilde görmemeliydim. Ben kayıp ruhtum. Evet,bir kayıp ruh.

Kayıp ruhlar genellikle belirli bir olaydan dolayı psikolojik sorun yaşayanlardır. Benim için kayıp ruh olma süreci gerçekten uzun ve acılıydı. Ancak artık birşey hissedemiyordum.

Kızım Angel. Sadece 9 yaşındaydı. Onu çok seviyordum ve asla onu kaybetmek istemiyordum. Hayat size istediklerinizi her zaman veremez,değil mi? O gün... o günü asla unutamıyorum.

Kızımın elini sıkıca tutmuştum ve birlikte markete giriyorduk. Kızımın ruhu her zaman davrandığı gibi 'Turuncu'ydu. Zeki,yardımsever ve yaşam dolu. Ama onun kulakları yada kuyruğu yoktu. Bir melezdi. Annesi onu sadece birkaç aylıkken bırakıp gitmişti ve yetimhaneye verilmişti. Onu ilk gördüğüm andan beri ona tutulmuştum. Mükemmeldi. Ayak seslerini dinlerken bir rüzgar esti ve yolda aldığı uçan balonu götürdü.
''Hey! Aptal rüzgar! Balonumu geri getir.'' Yola doğru koşarken peşinden gittim.
''Angel! Dur!'' çok geçti. Bir araba hızla geçti ve kızımı kısa bir süre içinde altına aldı. Acı çığlığı kulaklarımda yankılanırken arabanın sahibi aşağıya indi. Orta yaşlı bir adamdı. Geldi ve hemen telefonunu tuttu. Koşarak arabayı ittirdim ve kızımı çıkardım. Açık kahverengi saçları Mavi gözlerini kapatan göz kapaklarının üzerine düşmüştü. Saçlarını düzelttim. Onu inceledim ve nabzı hala attığı için Tanrıya şükrettim. Birkaç dakika onun kanamasını durdurmaya çalışmakla beraber geçti. Ambulans gelince hemen onu kaldırıp sedyeye koydular. Peşlerinden gittim ve şu ana kadar unuttuğumu sandığım konuşmam ile benimde onlarla geleceğimi söyledim.

Birkaç ay meleğim komada yatarken psikolojim sarsılmıştı. Artık hissizleşmeye başlıyordum. Telefonum çaldı ve onu açtım. 
''Bay Gared?''
''Evet?''
''Kızınız uyandı. Gelip görmek istersiniz diye düşündüm.''
Anında yerimden fırladım ve arabama bindim. Hastaneye varınca kapıyı delicesine ittirerek açtım.
''Nerede o?! Angel Gared!''
Resepsiyondaki kadın yüksek sesime şaşırmış gibiydi. Sayfaları çevirmeye başladı.
''Evet,Bayan Gared. Oda 240.'' 
Teşekkür bile etmeden koşmaya başladım ve odanın başında durdum. Derin nefesler aldım ve içeri girdim. Kızımın başı nazikçe bana dönünce içimden bir yük kalktığını hissettim. Yanına gittim ve minik elini tuttum.

''Meleğim benim. Uyanmışsın..'' Gözlerim dolmuştu.
''...Baba.. Üzgünüm..''
Şaşırmıştım.
''Ne için canım?''
''Seni dinlemedim..''
''Boşver sen onu,şimdi iyisin ya?''
''Değilim..kısa bir süre içinde öleceğim. Hissedebiliyorum..''
Göz yaşları gözlerimden akmaya başladı.
''Ne diyorsun kızım? Saçmalama.''
Diğer minik elini uzattı ve gözümü sildi.
''Ne olur....benim..için..gülümse...son bir kez..''
Yüzüme yerleştirebileceğim en iyi gülümsemeyi yerleştirdim. Karşılığını bana sırıtarak verdi. Zaten zor nefes alan vücudu yavaşça dahada yavaşladı ve en sonunda durdu. Kenarındaki kalp cihazı tiz sesi vermeye başladığında elimi çektim. Artık kendimi tutamıyordum. Hemşire düğmesine bastım ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım.

''Saat 16:58. Başınız sağolsun.''
Başına kapatılan beyaz örtüye damlayan yaşlarıma aldırmadan başımı salladım. Etrafa tutunarak kalktım ve son bir kez onun beyazdan görünmeyen yüzüne baktım. Benim meleğim..gitmişti.

Hatırladığım zaman güzümden bir yaş süzüldü. Artık sadece üzüntü hissediyordum. Bir sancı gibi içime saplanmıştı ve ayrılmıyordu. Duvardan kayarak yere oturdum. Kendimi tutamıyordum. O günkü gibi hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Nerede olduğumun önemi yoktu..

¡Lara'nın Ağzından¡

Uykumu bölen hıçkırıklardan dolayı gözlerimi kırpıştırdım. Yerimden doğruldum ve sesin geldiği yöne baktım. Bu o'ydu.. Ve o..ağlıyor muydu? Sessizce ablamı dürttüm ve onsa sessiz olması için işaret yaptım. En sessiz ve çevik halimle yerden kalktım. Yavaş yavaş ona yaklaştım ve tam önünde diz çöktüm. Yani parmaklıkların yettiği yere kadar. Sessizce fısıldadım.

''İyi misiniz?''
anlamadığını belli eden bir 'hı?' sesi çıkarttı ve kafasını kaldırdı. Karşısında beni görünce gözlerini dehşetle açtı ve hemen gözlerini sildi. Ancak bunlar sesinin titremesine engel olmuyordu.

''Sana ne? Benimle gel.''
Onu ağlayarak gördüğümde onun içinde hala iyilik olduğunu anlamıştım. Uysal bir biçimde hücreyi açmasını bekledim ve dışarı çıktım. Ablama el salladım ve peşine takıldım.

¡Sarah'ın Ağzından¡

Vay be. Cidden ağladı. Buna inanacağımı hiç düşünmezdim. Ancak benim için hala bir önemi yok. Kardeşim bana el sallayınca bende ona elimi salladım ve gülümsedim. 

¡Lara'nın Ağzına Geri Dönüş¡

Bir odaya girdiğimizde durdu ve eline beni bağlamak için kullanacağı ipleri aldı. Artık çok endişeli değildim. Bağlanmaya alışmıştım. Eli titredi ve ipleri bıraktı. Bana döndü ve elini göğsüme koydu. Gözleri kızarmıştı ve bu onu korkunç değil gerçekten masum yapıyordu. Gözlerini kapattı ve ağzında bir şeyler mırıldandı. Ruhum yavaşça gözükmeye başlayınca şaşırmıştım.


''Ne yapacaksınız...?''
''Ruhunu inceleyeceğim..aynı onun ki gibi..aynı renk.''
Söylediğini kendisi duyunca ağzını sıkıca kapattı.

''Siz iyi olduğunuza emin misiniz? Lütfen bana anlatın. Sonuçta bize yemek falan veriyorsunuz bizde geri ödeyelim?''
Derin bir nefes aldı. Başını sallarken kendisiyle konuşuyor gibiydi. Mırıldanmalarından birşey anlamıyordum. Ama emindim. İyiydi. Anlatacaktı.

O. İyi. Birisi.

4.BÖLÜM! HEHE! 

Yazması gerçekten üzücüydü. Kelimeler ardına ardına gelirken ne yazdığımdan pek haberim yoktu aslında. Aman neyse! Umarım beğenmişsinizdir!

Oy ve Yorum yapmayı unutmayın! Eleştrilerinize hep açığım!

Öpüldünüz! (^3^)




ExperimentsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin