4. Bölüm: Küçük Kahraman(!)

277 42 52
                                    

Multimedyada Wattpad Çizimleri facebook sayfasının bizim için yaptığı harika çizim. Burdan tekrar teşekkür ediyorum.

Bölüm şarkısı: The Pretty Reckless - Just Tonight, medyada bulabilirsiniz.

İyi okumalar.

***

4. BÖLÜM

Artık dışarı çıkmam gerekiyordu. Dolapta doğru düzgün yiyecek bir şey kalmamıştı ve dışardan bir şeyler sipariş etmekten sıkılmıştım.
Eve döndüğüm günden beri -tam olarak on gündür- hatıralar denizine dalıp Alexis'in yasını tutmaktan başka bir şey yapmıyordum.
En azından biraz ara verip alışveriş işini halletmeli, ondan da önemlisi banyo yapmalıydım. Dışarıda yağan yağmur olmasa yıkanmayı hatırlamayacaktım bile.

Geldiğimde giydiğim kıyafetler hâlâ üzerimdeydi. Ve on gündür uyumuyordum! Sonunda kendi rekorumu da kırmıştım.
Bu paspal ve uykusuz halimle tam bir ucubeye benziyordum. Aynalara bakmak işte biraz da bu yüzden pek sevdiğim bir eylem değildi.

Aynı zamanda kendimi iyiden iyiye sigaraya vermiştim. Kötü bir alışkanlıktı, bunu elbette biliyordum fakat bırakamıyordum işte, adı üstünde; alışkanlık. Ömrü kısaltıyormuş, ne güzel işte, böylece geçmişi hatırlayarak acı çekeceğim günlerin sayısı azalırdı.
Bakmayın dediklerime, kendimce bahane üretiyorum işte.

Ayağa kalktım, bir yandan üstümdekileri çıkarırken banyoya doğru ilerliyordum. Elimdekileri kirli sepetine atarak duşa kabini açtım.

Bu da neyin nesiydi?!

Tam karşımdaki duvarda büyük harflerle yazan iki kelime, klişe korku filmlerinin birinden fırlamış gibiydi;
"BİZDEN KAÇAMAZSIN!"

Bu yazı, kesinlikle laboratuvardakilerin işiydi. Fakat doğrusunu söylemek gerekirse zerre umrumda değildi. Onlar ve yapacakları hakkında bildiklerim, beynimde benimle birlikte olduğu sürece, ancak böyle tehdit ederlerdi işte. Ötesine cesaret edemezlerdi.

Ben sabit kalıyordum, sorunlar ayağıma kadar geliyordu. Böyle gitmeye devam ederse, gerçekten lanetli falan olduğumu düşünmeye başlayacaktım.

Yazıyı silmeye tenezzül bile etmeden duş almaya koyuldum. Suyun bedenimde oyalandıktan sonra akıp gitmesini izlemek rahatlatıcıydı. On gündür banyo yapmayınca özlemiş de olabilirim tabii.
Yine vücudumdan ayrılan su damlalarının, gider deliğinde mini bir girdap oluşturarak yitip gitmesini takip ederken, kapı zilinin tiz sesini işittim.
Belki de zil uzun zamandır çalıyordu, ben yeni fark ediyordum.

İyi de burayı kimse bilmiyordu ki! En azından Cihan bunu söylemişti. Umarım ona yeniden güvenmekle hata yapmamıştım.

Ben beynimde bazı şeylerin muhakemesini yaparken kapının çalması yumruklanmaya dönmüştü.
Açmamayı planlıyordum fakat dışarıdaki her kimse, biraz daha gürültü yapmaya devam ederse, bütün apartman sakinleri kapıma toplanacaktı. En başta da karşı dairemde oturan tuhaf teyze.

Suyu istemeyerek de olsa kapattım, duşa kabinden çıkıp askılıktaki bornozu hızlıca üzerime geçirerek kuşağını sıkı sıkı bağladım. Kapı hâlâ şiddetle çalmaya devam ediyordu. Buna karşılık, içimde nedense hiç korku yoktu. Olsa tuhaf olurdu zaten. Son zamanlarda tepkisiz biri olup çıkıvermiştim.
Yine de bu hâllerim gelgitliydi.

Bazen de aşırı şüpheci bir insan olabiliyordum. Şu an önünde durduğum dış kapının gözetleme deliğindeki siyah bant bunun büyük bir göstergesiydi.
Buraya ilk geldiğim günlerde -çok sayılmaz, sadece on üç gün kadar önce- yapıştırmıştım bu bantı.

Atak: Saklı Gerçekler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin