أعوذ بالله من الشيطان الرجيم. بفضل الله بسم الله الرحمن الرحيم.
#Peçeliyim ve gurur duyuyorum.
Alhamdulillah, Rabbim son birkaç yıl içerisinde imanımı arttırdı ve din olarak öğrendiğim şeylerin aslında hakikatin bir yüzü olduğunu hatta açıkca söylemek gerekirse çoğu şeyin de yanlış olduğunu gösterdi ve bana hidayet bahşetti.
Bundan 5 yıl önce, 18'ime girdiğimde ailemle İstanbul'a taşındım.Yaklaşık 9-10 senedir kapalıyım alhamdulillah ama tesettürümün gerekliliğini, amaçlarını çok geç farkedebildim maalesef.
Ankara'dayken bırakın peçeyi, başörtüsü koyu renk olan, omuzlarını örten bir kimse bile yoktu etrafımda. Bana örnek olabilecek sadece kendisini bir cemaate intisab eden çarşaflı ablalar vardı. Hem peçeyle, hem de tesettürün (!) türlü türlü çeşidiyle burada, İstanbul'da tanışmıştım.
İstanbul'a geldikten sonra kendi içimde radikal kararlar almaya başlamıştım. Aşırı huzursuzdum ve maneviyâtımda bir şeylerin eksik olduğu bâriz belliydi. Kalbimdeki huzursuzluk yalnız Allah yolunda bir şeyler yapma çabamla dinmeye başladı ve ben dinimi artık kulaktan dolma bilgilerle değil, direk olarak Allah'ın kitabından ve diğer kaynaklardan (Hadis-İlmihal gibi) öğrenme yolunda ilerlemeye başladım ama ilerleyişime adım atmak bile denemezdi. Bu yolda emeklemeye başladım diyelim. Ve bu tür hamleler tesettürümü giderek iyileştirmeme yol açıyordu hamdolsun. Tabii tüm bunların perde arkasında yapmış olduğum umre ibadeti vardı. Umre hayatımdaki dönüm noktalarından biriydi.
Rabbim bana hidayet yolunu açınca ve peçeli kardeşlerimi gördükçe onlara çok özenmeye başladım. Çok güçlü bir duruşları vardı ve bana sahabe hanımlarını hatırlatıyorlardı. Hiçbir zaman onlara karşı "Ya bu kadarı da biraz fazla" dediğimi hatırlamıyorum. Aksine hep yapmam gerekenin bu olduğunu, onların tesettürün hakkını verdiklerini ve İslam'ı temsil ettiklerini düşünüyordum.
Yaklaşık olarak birkaç yıl içerisinde eşarplarımın rengi koyulaşmaya, boyu uzamaya başladı ve en sonunda bir akşam, yakın bir arkadaşımla Fatih'ten kimseye haber vermeden peçe aldık ve peçe deneyimi yaşadım. Daha önce de birkaç kez gidip denemiştik aslında ama o gün hiç düşünmeden almıştık.
O gün peçeyi taktığımda içimden şöyle bir ses duymuştum; "Bu benim ait olduğum şey, ben peçe takmalıyım."
İlk zamanlarda hem ailem ve çevrem için bu çok yeni olduğundan hem de okulum olduğundan sadece arasıra takabiliyordum. Daha sonra devamlı takmaya başladım. İlk başladığım alışma günlerimi de sayarsak bir yıldır peçeliyim alhamdulillah.
Taktığım ilk günden beri Rabbimin izni ve inayetiyle peçemi hiç yadırgamadım ve sanki peçe hayatımın hep bir parçasıymış gibi hissettim. Tabiki bunu söylemeden es geçmek olmaz; Peçe Özgürlüktür! Peçeyi taktığımda inanılmaz özgür, hür, mü'min bir kadın olduğumu hissetmiştim.
Ailem hem ilk ve en büyük tepkiyi veren, hem de en hoşgörülü davranandı alhamdulillah. Allah anne ve babamdan razı olsun. İlk başta tabiki "Neden?" sorusu oldukça gündemdeydi. "Takmasan olmaz mı? Farz mı da takıyorsun? Diğer tüm kapalılar neden takmıyor? Kimlerle takılıyorsun?" gibi sorular da birbirinin peşi sıra geldiler. Ama babam alhamdulillah saygı gösterdi. Akrabalarımın arasından da hiç çarşaflı dahi olmamasına rağmen beni kabullendiler.
Aslında bu aşamada benim alışamadığım durum da bu olmuştu. Sanırım bunun adı "Şükür İmtihanı". Çünkü peçe yapmadan önce dinlediğim tüm hikayelerde olduğu gibi bütün dünya üzerime gelecek, herkesle çatışacağım gibi hissediyordum ki yapı itibariyle celalli bir insan olduğum için de bu beni korkutmak bir yana bana heyecan bile vermişti. Ancak tam aksine döndü işler ve herkes büyük bir hayranlık ve tebrikle benim yanımda oldular. Alhamdulillahi Rabb'il Alemîn demek istiyorum sadece. Bu çok büyük bir lütuf çünkü.
Ailem ve akrabalarımın olumlu karşılamasının yanı sıra arkadaş çevremden ve önceden gitmekte olduğum meclislerden de oldukça olumlu tepkiler aldım.
Benim için en farklı olaylarsa yolda, sokakta, bu meclislerde, camide, vapurda hanım arkadaşların beni çevirip de sanki ünlüymüşüm gibi muamele etmesiydi. İlk başta ürküyordum ama şimdi bu duruma alıştım bile :)
Beni yolda çevirip "Tanışabilir miyiz? Çarşafını nereden aldın? Bende peçe yapmak istiyorum ne yapmam gerekiyor?" gibi pek çok soruyla karşılaştım. Bu vesileyle farklı insanlarla tanışmış oldum ve pek çok farklı deneyim yaşadım alhamdulillah.Ama tabii laf atmalar, dik dik bakmalar, yaşlı teyzelerin "Yazık, zorla kapatmışlar herhalde. Yazık, sadece gözleri görünüyor." gibi sesli kınamaları da oluyor. Buna daha çok hamdediyorum çünkü onlar sadece konuşuyorlar, bense susuyor ve meleklerin onlara cevap vermesini bekliyorum.
İstanbul'da bazı semtlerde peçe gayet normal karşılanıyor aslında. Suriyeli muhacir kardeşlerin ve Arap turistlerin bunda çok büyük etkisi var tabii. Özellikle Fatih semtinde hiçbir problem yok. Ama ben Üsküdar'da yaşıyorum alhamdulillah. Genellikle muhafazakar kesim olarak adlandırılan insanlar yaşasa da peçe ve çarşaflı kardeşlerimiz çok yoğun değiller. Tabii bir de çok azılı semtler var, oralarda çarşaflı bile dolaşmak absürt karşılanıyor. Eğer çekingen biriyseniz bakışlar ve laf atmalardan rahatsız oluyorsanız Kadıköy'e falan sakın gitmeyin, tecrübeyle sabittir. :)
Peçe yapmak isteyip de cesaret edemeyen kardeşlere tavsiyem şudur ki; Peçe hakkında araştırma yaparken aldanıp durmayın. Şahsi kanaatimce okuyarak anlayamazsınız; Peçe Anlatılmaz Yaşanır!
Hayrı ertelemeyin. Ama tabi hayr işlerken de kalp kırmayın, ebeveynlerinizi incitmeyin. İstikamet, ihlas ve sebatla Rabbimizden isteyin. Size verecek olan O'dur.Peçe biiznillah sizin Allah'a yakınlaşmanıza vesile olur. Sahabe hanımlarını örneklikte büyük bir adım atmış olursunuz ve imanınızın inşaAllah derinleştiğini hissedersiniz. İmanı kuvvetlenen tüm dünyayı karşısına alabilecek gücü kendisinde bulur biiznillah.
Velhâsıl; her yer ninja kızlar (peçeli mü'mine hanım kardeşler) oluncaya dek diyorum, selametle. En güzel olana emanetsiniz.
🍁 🍁 🍁
-Bölümleri oluşturacak olan ropörtajlar bizzat tarafımdan yapılıp düzenlenmiştir. Siz de bu çalışmaya katılmak istiyorsanız benimle iletişime geçmenizi rica ediyorum.-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peçeliyim ve Gurur Duyuyorum
No FicciónDünyanın dört bir yanından ırkları, dilleri, renkleri, kültürleri bambaşka olan kardeşler. Hepsinin davası bir, amacı bir, gâyesi bir. İffetiyle iftihar edilen Meryem'ler, takvasıyla örnek alınan Fatıma'lar, ilmiyle kuşanılan Aişe'ler, zalime karşı...