Three

1K 98 49
                                    

Jiyong konuşmak istediğini söyledi ama ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Öylece oturmuş parmakları ile oynuyordu. Bir türlü söze nasıl gireceğini bulamadı. Ne söyleyecekti ki şimdi nasıl açıklayacaktı niye sinirlendiğini kendi bile bilmiyorken. Seungri'nin söze girmesi beklercesine çocuğun yüzüne baktı. Bu sefer gözlerini kaçıran o olmuştu. Oda ne diyeceğini bilmiyor gibiydi. Ne yapacaklardı simdi orada saatlerde oturacak halleri yoktu, değil mi?

"Hyung--"

Seungri konuşmaya başlayınca, Jiyong derin bir iç çekti. Gerçekten öylece duracaklarını düşünmüştü.

"Evet."

"Konuşmak istediğini söyledin , Hyung"

"Önce senin söylediğini hatırlıyorum"

"Hadi ama Hyung. Bunun tartışmasını mı yapacağız?" Çocuk haklıydı. Bunu tartışmak için mi oturuyorlardı saatlerdir. Jiyong kafasını çocuğa doğru çevirdi. Birkaç saniye öylece baktı.

"Seungri--bak--ben sana öyle davranmamalıydım. Özür dilerim"

"Hyung, haklı olduğunu biliyorum. Özür dilemene gerek yok"

"Ama yinede sana öyle davranmamalıydım. Bu-- bilmiyorum niye öyle yaptığımı sadece--"

"Sadece ne, Hyung?"

"Bir şey yok" cevap Seungri'yi memnun etmemişti. Hep böyle oluyordu. Bir şey söyleyecekken vazgeçiyordu. Bu Seungri'nin canını çok sıkıyordu. Bu sefer öyle olmasına izin vermeyecekti. Jiyong'a biraz yaklaştı. O koltukta ne kadar yaklaşabilirse o kadar yaklaştı. Hep ondan beklemişti. Onun konuşmasını onun bir şeyler yapmasını belkide o adım atmalıydı. En fazla ne olabilir ki diye düşündü.

"Seung--ri ne-- ne yapıyorsun?"

Jiyong zorlukla konuştu. Çünkü çocuk çok yakınındaydı. Bu kadar yakın oldukları zamanlar olmuştu ama bunlar bilinçli olan şeyler değildi. Bu sefer farklıydı. Çocuk ona yaklaşmıştı ve gerçekten çok yakınındaydı bu Jiyong'un düzgün düşünememesine sebep oluyordu.

"Bir şey yapmıyorum, Hyung" Seungri'nin nefesi Jiyong'un yüzünün her yerine değiyordu. Kalbi göğüs kafesini delip onunkine girecek gibi hissediyordu.

"Çok yakınsın" dedi çıkan sesin kendisi olduğuna inanamayarak.

"Yakın olmamdan rahatsız mı oluyorsun?" Çocuk Jiyong'un sınırlarını zorluyordu. Daha da yaklaşmıştı. Burunları birbirine değmek üzereydi. Çocuğun gözü Jiyong'un dudağına kayınca Jiyong yutkundu. Bu kadarı çok fazlaydı.

"Seungri.." aniden ayağa kalktı. Bunu yapamazdı, doğru değildi. Doğru değildi işte..

"Hyung bana bak" dedi çocuk Jiyong'un yanına gelerek.

"Şunu yapmayı kes!"

"Bir şey yapmıyorum, Hyung. Sadece bana bakmanı istiyorum."

"Ama ben istemiyorum!"

"Neden?"

"Seungri ne oldu sana? Niye böyle garip davranıyorsun?"

"Garip davranmıyorum, Hyung. Sen garip davranıyorsun."

"Bana yaklaşan sensin. Şu haline bak! Sen hiç böyle şeyler yapmazsın. Kendine gel!"

Çocuk Jiyong'un yanağını okşamak için elini kaldırmıştı ama Jiyong hemen geri çekildi.

"İnkar etmekten yoruldum, Hyung"

Boom.

Jiyong'un korktuğu şey olmuştu. Çocuk itiraf ederse ne yapacaktı? Nasil karşı koyacaktı? Böyle daha kolaydı. Bilmeden konuşmadan ama çocuk söylerse ne yapacağını bilmiyordu. Ne söylemesi gerekiyordu?

"Ne? Neden bah-- bahsediyorsun"

Kekelemesine engel olamadı.

"Neden bahsettiğimi biliyorsun, Hyung" Çocuk tekrar Jiyong'a yaklaşmaya başladı.

"Ben bir şey bilmiyorum. Herkes bunu söylüyor, yeter!" sinirle arkasını döndü. Kesik kesik nefesler almaya başladı. Kalbi, beyni hepsi onu zorluyordu. Ne yapacağını bilmiyordu.

"Yoruldum Hyung." Çocuk çok sakin söylemişti. Jiyong istemsizce ona döndü. Direk gözleri buluşmuştu.

"Yoruldum" dedi tekrar. Jiyong'a doğru bir adım attı.

"Sen yorulmadın mı ?" Jiyong o an gerçekten çok yorulduğunu hissetti. Biliyordu ama bunu sesli duymak iki kat daha fazla yorgun hissettirmişti. Çocuk o sırada ona doğru bir a2dim daha attı.

"Seungri yapma"

"Neyi yapmayayım, Hyung?" Çocuk kendini o kadar çok tutmuştu ki yılların birikimini hissediyordu.

Seungri gittikçe Jiyong'a daha çok yaklaşıyordu. Jiyong da duvara toslayana kadar geri gitti. Artık gideceği bir yeri olmadığını Seungri ile duvar arasında kalınca anladı. Hemen kafasını eğdi.

"Hyung, bana bak"

"Seungri kes şunu" Jiyong çocuğu itmeye çalıştı ama çocuk kendini Jiyong'a bastırdı. Jiyong nefesinin kesildiğini hissetti. Bu kadarı çok fazlaydı.

"Sana kes dedim!" Jiyong'un sesi bu sefer fazla çıkmıştı. İşin gidişatı hoşuna gitmiyordu.

"Sana bir soru sordum, Hyung"

"Ne sorusu?" Jiyong kafasını kaldırdığına pişman oldu çocuk çok yakınındaydı. Bu sefer burunları birbirine değiyordu.

"Yorulmadın mı, hyung?" her kelime Jiyong'a eziyet gibi gelmişti. Çocuğun nefesi her yerindeydi. Bütün hücreleri harekete geçmiş gibi hissediyordu. Bu dayanabileceği gibi değildi ve öyle oldu. Vücudu beyninden önce davranıyor gibiydi ne yaptığını çocuğun onun öpücüğüne karşılık verdiğinde anlamıştı..

Denial :: Nyongtory Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin