Her sabah sevdiğin adamın yanında uyanmak bana verilen bir nimet gibi bu sevgiyi sıkı sıkı tutuyorum olur da biri alır diye, çocukluk aşkımdı şimdi hem aşkım hemde eşim herşeyim onbeş yaşın da tanıştık ve ondan sonra hiç ayrılmadık lise üniversite hep beraber okuduk yirmi bir yaşında evlendik üniversite ikiye giderken, aslın da daha beklerdik ama aile baskısı gibi bir şeylerle karşılaştık bizde hadi evlenelim dedik ve evleneli tam dört yıl oluyor hala ilk günkü gibi delice seviyorum onu, her sabah işe gitmeden kalkar onu izlerdim, ikimiz de yat kaptanlığı yapıyoruz
-Yine kalkıp beni izlediğini biliyorum bunu her gün sıkılmadan yapıyorsun, seni çok seviyorum kadın, dedi ve birden beni altına alıp gıdıklamaya başladı gülmekten gözümden yaş gelince birakti beni
Derince bir oh çektim
-Ya Yıldırım Napıyosun! Diye bağirdim tatlı bir sesle biz artık yaşlandık olmaz böyle şey ler dedim ve gülmeye başladım
-kendi adına konuş diyeceğim ama yaşlarimiz bile aynı, hem çokta yaşlı değiliz 25 yaşındayız yaşlı deyilmez buna dedi gülmeye başlarken biz hep böyle mutluyduk her şeyle eğlenebilen bir ruh halimiz var
Kalkıp hazırlanmaya başladık yıldırım duşa girerken bende aşağı kata inip mutfağa gittim kahvaltı hazırlaya başardım çayı üzerine attım yumurtalı ekmek yapmaya hazırladım yıldırım çok severdi şarkı açıp eşlik etmeye başladım bu bizim şarkımızdı
Olmazsan olmaz
Büyümez çiçeklerim
Toprağım havalanmaz kurur gider bahçelerimAh başıma gelen benim
Aşk oyun
Ben oyuncak
Söyle emrine amadeyimKımmış beni susturacak
Duysun be dağlar taşlar
Çok seviyorum demişmiydimSarılırım, sarılırım
Birakmam çağırırım
Çağırırım
Daha da sensiz yatmamKendimi kaptırmış bir yandan masayı kurup bir yandan şarkıyı diyip dans ediyordum bir el beni kendine çevirince Yıldırım olduğunu bildiğim için hiç tepki vermeden şarkıya eşlik ederek dans etmeye başladık öyle kaptırdık ki kendimizi çayın suyu taşmasıyla kendimize gelebildik dans bitmiş falat gülmeye devam ediyorduk nede güzel gülüyor kalbi güzel adam*
-Zaten işte yeterince de yorulucaz ne gerek vardi bu kadar şeye aşkım kendini yormandan nefret ediyorum dedi Yıldırım ama bilmiyor kı onun için yaptiğim hiçbir şey den yorulmam ben
-konu sensen yorulmam ben merak etme maviş dedim gözleri gökyüzü kadar maviydi sarışın mavi gözlü bir kocam var yan yana gelince biraz zıt duruyoruz açıkçası kumral tenli yeşil gözlü bir kadındım bende ikimizin boyuna idael uzunluktaydı saçlarımın rengine gelirsek her ay başka birşey oluyor sıkıldıkça boyuyor şuan siyah gri balyajlı bir saçım var
-hadi canavarim kalk gidelim artık dedi gülerken lise zamanlarım da hiç uslu bir kız değildim hep kavga ederdim o zamanda beri bana lakap olarak canavar der pek sevmesem de
-Ama artık bana canavar deme, canavarlık dönemi bitti dedim dudaklarına hiçte masum olmayan bir öpücük bırakırken tam gidecekken belimden tutmuş ve oda öpmüştü dudakları dudaklarimdayken konuştu
-Yanılıyorsun yatakta hala bir canavarsin dedi ve daha sert öpmeye başladı karşılık verince birden havada olduğumu fark ettim ayaklarimi beline doladım bir yandan kalçalarımı sıkıyordu koltuğa yatırdı beni nazik bir şekil de tam kravatın dan çekip öpecekken telefonu caldi bolca küfür edip telefonu acti peki efendim geliyoruz diyip telefonu kapattı
-Yok hayır yani anlıyorlar sanki bırakın bir kocamla aşk yaşıyım arkadaş doya doya öpeyim ama yok illa araya girin derken ayağımı sehpaya vurmuştum hay anına koyayım diye küfür etmemle Yıldıray gülmeye başladı kötü kötü bakış atıp ayağa kalktım yok hayır ne gülüyon sanki
-bak işte sana bu yüzden canavar diyorum sinirlenince canavar gibi oluyorsun ve ben bu halini fazla seksi buluyorum dedi sapıkça gülümserken
-Ben san bir canavar halimi göstericem görücen sen diyip sırtına atladım cantamı alıp Yıldıray hiç zorlamadan arabaya kadar gitti araba binince eskiye gitti aklım ve düşünmeye başladım belki de bana yakışan en güzel lakaplı Canavar, sinirlerime hakim olamamak gibi bir sıkıntım vardı.
Lise dönemin de birçok kere doktora gitmiş tedaviye başlamıştım ama hala değişen bir şey yoktu okulda o yüzden canavar derlerdi bana o zaman takmazdim hatta hoşuma bile gitti zamanlar olurdu ama şimdi düşündükçe, aslın da hayatımı değiştiren nokta hastaneye yatmam olmuştu hastane derken sinir ve ruh sağlığı yani bizim dilimiz de deli hastanesi tek farkı daha lüks ve daha az delinin olduğu yerde İstanbul da bakirköyde yatmıştım oradaki hastanenin yanında küçük bir klinik var orda pek iç açıcı günler olduğu söylenemez orda bana sardılan bile olmuştu kocamı sen aldın diye ne kadar garip hafızası için şok tedavisi gören mazot içen erkek delisi olan daha saymakla bitiremem en hafifi benmişim gibi geliyordu bana, ordan çıkınca biraz daha olsun düzeldim en azından eskisi kadar sinirlenmiyorum, sinir krizlerim ah her hafta geçirirdim şimdi iki ayda bir oda belki, ilaç onlari bir daha ağzına sürmem ilaçlardan nefer ederim
Beni düşüncelerden kurtaran sevdiğim adam olmuştu
-Yine eskiye giti anlıyorum ama yapma lütfen geçmiş geçmişte kaldı güzelim bugüne bakalım olmaz mı derken arabayı park etmişti araban inip iş yerine doğru yürümeye başladık aynı şirketteydik ama farklı yatlar işimiz mi ne? İkimiz de yat kaptanlığı yapıyoruz herşeyimiz gibi bu da aynı...
Lütfen yorum yapıp beğenelim buna çok ihtiyacım var okundukca daha çok yazıcam daha istekli olucam ilk kitabım hatalarım varsa ve olursa özür dilerim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZUM OL #Wattys2017
Teen FictionBirbirine delicesine aşık olan bir çift, ve kadına aşık olan kötü kalplı bir adam... -Naparsan yap senin olmayacağım bunu anla artık Karan! O kötü kalbin de ben yokum benim kalbimin ise zaten bir sahibi var, diye bağırdım tek nefeste ama anlamaya n...