6-O Adam

22 7 2
                                    

-BU TÜRKÜYÜ LÜTFEN DİNLEYİN -YAVUZ BİNGÖL TURNALARA TUTUN DA GEL

Gene lanet hastane yolların da kaldık aslın da bura da değil babamın yanın da olmam gerekir di ama gene benim hastalığım bana göz kırptı ve bende merhaba demek zorun da kaldım tam bitti derken tekrar kırız geçirmem yıldırı mı fazlasıyla korkutmuş yüzünden bunu anlayabiliyorum şimdi ise arabaya binmiş köye babama gidiyorduk bugün sondu çünkü akşam eve dönüş vakti evet erken ama babam da bunu isterdi eminim bir süre işe gitmeyeceğim benim için en doğrusu bu olur ama eve gitmem gerek yoksa hiç gidemem babamı bırakmak bu kadar zorken bir gün daha bura da kalırsam artık köye yaşamaya başlardım akşam için biletler alınmıştı

Hastane bahçesin de otururken o adamı gördüm gibi geldi o gün kavga günü gelip arkadaşını alan adam onun gözlerine çok benziyordu koyu adeta dipsiz bir kuyu gibi öyle net siyah bir göz daha görmemiştim ama onun bura da bizimle aynı hastane de ne işi olabilir ki ? yanlış gördüğüme eminim ve hayatım boyunca o dibi olmayan gözleri görmek istemiyorum beni çok ama çok korkutuyor o adamı görmemek için dua bile edebilirim benden ve eşimden uzak dursun da bana yeter o adam da garip bir şey var ama buna eminim kafamı sallayıp kendime geldim yıldırıma bakınca dalgın olduğunu gördüm evet biliyorum benim için korkuyordu

Kolay zamanlar değildi ki ben bile korkarken yıldırım nasıl korkmasın ? Lise ikiye gidiyordum ve intahar ettim ailevi sorunlar değildi ailem her zaman beni el üstün de tutmuştur psıkolojık bir durumdu benim ki  ikinci intahar dan sonra doktor hastahane yatırmaya karar verdim yanı deli hastahanesine benim için ölüm gibi gecen bir ay çok ama çok zordu en yakın arkadaşım şizofreni hastasıydı hala orda ve İstanbul'a her gittiğim de ziyaretine giderim benim için o kadar zor geçmişken diğer hastaları düşünemiyorum bile . Hastalığım Anksiyete bozukluğu aslın da her beş insan dan  birine bu teşhis konur ama benim hastalık üst düzey Anksiyete benim için sadece pskolojık sorun olsa da doktorlar böyle net ve kısa açıklamalar yapmıyorlar doktorun söyledikleri hala dün gibi aklım da * Anksiyete endişe, korku , kaygı ,gerilim , sıkıntı halidir nedeni belli değildir . Bazı doktorlar ise farklı yorumlar Anksiyete insanın iç çatışma sonucudur demişti* İç çatışmayı sorduğum zaman bir nevi çift kişilik bir yanın benim iyiyim derken diğer yanın ise hayır sen kötüsün ve bunun için en iyi ol ölmek der demişti intahar etme sebebi mi buna bağlamıştı doktor

Ve çözüm ise hastaneye yatmaktı iki kere beynime şok verdiler beyne verilen şokun sebebi ise bazı şeyleri unutturmaktır kafanın iki bölümü kazıtılır ve oraya makineler bağlanır ağzına bir odun gibi bir şey koyulur bağırmamak için ve bu işlem canlı canlı yapılır o acılar o sancılar hiç aklımdan vücudum dan hele ki ruhumdan hiç çıkmaz olay böyle olunca Yıldırımın böyle korkması çok normal ,en az bende yıldırım kadar çok korkuyorum kırız başlangıcı nu yüzden bizi korkutuyor dua ediyorum hastalığım bana merhaba demesin o zaman çok sinirli ve asabı oluyorum çekilmez bir insan yanı

-Afra iyimi' sın ? geldik ve beş dakikadır sana sesleniyorum dedi ne zaman gelmiştik cevap vermeden arabadan indim

-Sen eve git yıldırım ben babama gideceğim babamla yalnız kalmak istiyorum dedim ve yola koyuldum yavaş adımlarla yürümeye başladım mezarlığa gelince sessiz bir nefes aldım ,babam dedim titreyen bir sesle cevap gelmedi gelmezdi biliyorum ama bu sessizlik ağır geliyor insana

Babam hatırlıyor musun ? Bana ilk bağlama çalmayı öğrettiğin zaman sana kaldı bağlama çalmak niye dalga geçerdin sen böyle yaptıkca daha da hırs yapmıştım ve sonun da çalmaya başladığım da bana öyle şefkatli bakıyordun kı benle gurur duyduğunu o zaman anlamıştım, o bağlama odamın en güzel yerin de yerin de duruyor babam sen olsan da ben çalsam sen söylesen babam, ilk türkü mü tabiki de hatırlıyorum babam Yavuz Bingölun türküsü çok severdin on kere söyletmiştın bana olmadi bir daha söyle olmadi bir daha söyle diye en son çalıp söylediğim de gözün den akan o damlaları hiç unutmam baba, biliyorum burda söylenmez ama senin için sonkes bu türküyü söylemek istiyorum babam bu son daha da dilime alamam kı söylemem belki de daha hiç bağlama calamam kızma bana babam her seferin de seni hatırlarsam nasil toparlarım ben?
Sessiz bir şekil de türküyü söylemeye başladım

Uçup gittin buralardan, canımın canı nerdesin 

Uçup gittin buralardan, gözümün nuru nerdesin 

Gittiğin yol çokmu uzak, dönülmeyen yerdemisin

Gel yağmur ol gel, gel rüzgâr ol gel 

Bulutlar yoldaşın olsun, allahım seni korusun 

Yolun açık aydın olsun, turnalara tutunda gel 

Gel yağmur ol gel, gel rüzgâr ol gel 

Bulutlar yoldaşın olsun, allahım seni korusun 

Yolun açık aydın olsun, turnalara tutunda gel

Sessizce ağlamam titreyerek sarılarak ağlamaya dönüştü arkam da bir el hissedince dönüpte bakmadım yıldırım olduğuna eminim çünkü onun gibi şefkatli dokunan bir babam birde yıldırım vardır babam gitti sadece o kaldi ellerim de yanima gelip önüme oturdu göz yaşlarimi silmeye calişti ama o sıldıkce daha çok artıyordu sankı sıkı sıkı sarıldı bana o nefis kokusu doldu burnuma şimdi daha çok ağlıyordum yavaşça beni kuçağina aldi ve eve doğru taşıma başladı eve girince herkes sessizdi arada alınan derince nefesler burun çekme sesinden başka yıldırım bişey demeden beni babamın odasına götürür ve yatırdı, alnıma öpücük bırakıp gitti yanımda birinin yattığını farkettim Büşra benim gibi buraya sığınmıştı nede masum bir güzelliği vardi, babama çok benzerdi Büşra ben sadece gözlerimi babamdan almıştım renklıydı ten rengim sac rengim aynı annemdi ama Büşra'm gözlerinin rengi saçının teninin rengini bile babamdan almıştı arkasına yatıp sıkıca sarıldım ona benim olduğumu biliyor gibi Sıkıca tuttu elimi kokulu bir öpücük bıraktım saclarina sonrası kardeşimle beraber derince bir uykuydu

Uykumu bölen Yıldırımın sesi oldu saat kaçti acaba kaç saattır uyuyorum kı ben?

-Hadi kalk sevdiğim gitme vakti dedi bu anın geleceğini biliyordum ama babamı birakip gitmek çok zor düşündüğümden de zor yanıma bakınca Büşra hala uyuyordu onu uyandırmaya kıyamam ama feda etmeden gidersem alınır çok nayif ve kırılgan bir kardeşim vardır tıpkı babam

Büşra'ya dönüp bir öpücük kondurdum yanağına uykulu gözlerle bana baktı nede tatlıydı kedilere benziyor şuan

-Ablacım hadi kalk da feda edelim biz gidiyoruz dedim dolu dolu gözlerle

-ne demek gidiyorum abla... Bu kadar erken mi lütfen gitme biraz daha kal hem babam seni özler gitme abla lütfen dedi

-Yapma ablacım şimdi gidemezsem daha gidemem bunu sende biliyorsun lütfen yapma hadi kalkta sarıl bana istersen sende gel senin için daha iyi olur ne dersin? Ya da gelmek istemezsen sıkılınca gelirsin ha olmaz mı ama şimdi sarıl bana da gidebiliyim ben dedim tek nefeste hatta nefes almadan

-Tamam abla ama ben şimdi gelmem daha sonra söz gelicem dedi ve sıkı sıkı sarıldı bana beş dakika öyle durduktan sonra yola cıkmak için evdekilerle vedalaştik en son anneme sarıldım sıkı sıkı hiç bırakmam istemiyordum ama iyiliğim için bunu yapmam gerek yıldırım da annemin elini öpüp veda ettikten sonra yola cıktık

Ve sonun da uçağa binip yola cıkmış tık hiç bu kadar yorgun bir ruh halim olmamıştı ama yıldırım için yıkılmamam gerek

Bölüm kısa oldu evet farkındayım ama bu bölümleri kısa tutup asıl mevzulara kitabın olayına başlamak istiyorum lütfen anlayışla karşılayın, beğeni ve yorumu da unutmayalım lütfen 😊👌

SONSUZUM OL #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin