6.BÖLÜM (KAN)

144 12 5
                                    

Yeni ve bomba gibi bir bölümle karşınızdayım :)

Multimedya da Alaz var *

Keyifli okumalar :)

***

Elimi sağ bileğimdeki morlukta gezdirdim. Üzerindeki silik iki çizgi şimdi biraz daha belirginleşmişti.
Annem bir elementi temsil edeceğimi söylemişti.Henüz tam olarak ne olduğumu anlayamasam da hızlı duygu değişimlerim ve vücudumdaki  anormal darbe izlerinden ,değiştiğimi iliklerime kadar hissediyordum.Çok kısa zamanda gerçekleşen bu olayları nasıl hazmedecektim bilmiyorum ama en kısa zamanda kendime gelip yerimde saymak yerine doğru kararlar verip bu adamın elinden kurtulmalıydım. Ve bu element tamamlanıp beni Kızıl Cadı yapacaksa eğer çok çabuk gerçekleşmeliydi. Yoksa sonumu tahmin etmek çokta zor değildi.
O bir Düşmüş Melekti . Beyaz kanatları bulunan kara melek..
Beni babasına sunacağını biliyordum. Küçük cehennemine alınmak için bir aracıydım onun için..
Nasıl tanımadığı birinin hayatını kendi hayatına tercih edecek kadar bencil olabiliyordu.
Bir kez daha. Bir kez daha nefret ettim ondan .

Dün gece ormanda bana söylediği her kelime nefret kokuyordu. Kurduğu her cümlenin sonuna ünlem koyması sessizleşmeme neden olmuştu. Sabahlamak için beni bir kayalığın önüne getirdiğinde, küçük bir mağarada kalacağımızı tahmin etmiştim ama bu mağaranın içinde yatak, dolap, masa ve insanın birkaç haftasını rahat geçirecek kadar yiyecek olacağını tahmin etmem imkansızdı.
Belliydi.. Her şey planlanmıştı.
Kurduğu kusursuz plandaki tek kusur bendim .
Benim de onun gibi bir duygudan güç almam gerekiyordu. Onun güç kaynağı nefretken benim en derin sığınağımın umut olması onunla aramızdaki uçurumları daha da açıyordu.
Omzumdaki küçük umutları silkeleyip önümdeki karanlık yolda ilerlemem imkansızdı. Umut.. Ona ihtiyacım vardı.

"Al şunu"

Gözlerimi daldığım noktadan çekip onun gözlerinde sabitledim.
Elindeki tabakta yemek olduğunu üzerindeki hafif hafif havaya karışan buhardan anlamıştım. Cevap vermeden gözlerinin içine bakıyordum. Ben gözlerimi ondan kaçırmadıkça o da aynı netlikte karşılık veriyordu bana.  Sertçe yemeği yere bırakıp arkasını dönüp ilerledi.

"Bana ne yapacaksın"

Arkasını dönmeden cevap verdi.

"Soru sormak önceliğin olduğuna göre  aç değilsin. "

Verdiği cevaba mı yoksa bana cevap vermesine mi şaşırdım anlamamıştım.
Tam cevap verecekken hızlıca önümdeki tabağı alarak odadan çıktı.
Kapının eşiğine geldiğinde midemdeki guruldama sessizliği bozdu.
Olduğu yerde durdu. Kafasını arkaya doğru çevirip gözlerime baktı ama bu sefer farklıydı . Dudakları alayla kıvrıldı. Buna, kısılan sinsi bakışları eşlik etti. Aynı hızda arkasına dönüp çıktı.
Nasıl olurdu? Aç olduğumu bile bile bunu nasıl yapardı?
Birkaç dakika bakışlarım sabit kaldı . Tamam insan değildik, acıma duygumuz olmayabilirdi ama  merhamet.. Merhamet, yeryüzündeki nefes alan tüm canlılara bahşedilen bir duyguydu.
Halının altında biriktirdiği tozlu, kirli geçmişin izleri ya onu kurtaracaktı ya da kendi karanlığında boğacaktı.
Karanlığında boğulması dileğiyle, ağırlaşan göz kapaklarıma uyuması için izin verdim . Artık arda kalan duygularında bir önemi yoktu zaten..

KIZIL CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin