Geceleri sayıyorum, ıssız bir karanlığın içinde. Yıldızların ışığıyla parıldayan deniz suları, hafiften yosun kokuları, ve bir bardak çay. Alıyorum elime kalemimi ve başlıyorum kağıtlara dökmeyi derdimi...
Herkesin derdi bir elin beş parmağını geçmese, hayallerimiz ufuklar kadar uçsuz bucaksız olsa, yanaklarımız hiç ağırmasa gülmekten, mutluluktan ağlasak sadece... Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Evet. Işte ara sıra böyle düşünüp kötü fikirleri kenara atmak lazım. Sadece ümit... Ümidin bittiği yerde çaresizlik başlar. Ben bu yolu tercih etmiyorum, etmemek için elinden geleni de yapıyorum. Çaresizlik bir insanın tahammül edemeyeceği durumlardan bir tanesi. Ya sonucu intihar olur ya da bambaşka yollar... Ama kimsenin de aklına gelmez, ellerini her gün semaya kaldırıp rabbine dua etmesi. Başkaları bilmesin senin çaresizliğini sadece rabbin ve sen. Belki tam ümidiğini kaybedeceğin sırada duaların kabul olacak. Bilemezsin.
O zaman bir Necip Fazıl Kısakürek sözlüyle de bitirelim;
Allah’ım!
Senden ne gelecekse gelsin.
Sen ki Rahmetinle de kahrınla da güzelsin..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZLUĞA YOLCULUK
SpiritualSay ki öldün; Yalvardın, yakardın Sana 1 gün daha verildi. Bugünü o gün bil ve öyle yaşa...