Size ölümcül bir hastalık teşhisi konulduğunda ;
RAPMONSTER ; O muhtemelen senin hareket ve tavırlarından kötü bir hastalığının olabileceğini tahmin etmiş ve seni son zamanlarda sürekli hastaneye götürmüş olurdu. Fakat sen ona evde koltuktan otururken gerçeği söylediğinde bildiği yükün ağırlığı suratına tokat gibi çarpmış olurdu. Onu öfkelendiren tek şey elinden bir şey gelmiyor oluşu olurdu. Her zaman senin yanında olup,gerekli testleri bir çok hastaneye inatla yaptırırdı. Sana iyi bakmak için organik besinler alır,üşümemen için sürekli çoraplar giydirirdi. Çoğu zaman seni ince giyindiğin için azarlardı fakat bu azarlama kısa olurdu.Çünkü azarladığında hastalığın aklına gelirdi ve beline sarılıp göz yaşlarını tutamayarak ağlardı.
JİN ; O muhtelemen buna inanmamayı seçerdi.Sen onu hastalığın sebebiyle kendinden uzaklaştırmayı seçtiğinde kendisini senden ayrı düşünemezdi. Onun aramalarını cevaplamadığında onu kapında bulurdun. Saatlerce kapında bekler sana -iyileşeceksin.Bize bir zarar gelmeyecek bebeğim,sana yaptığım yemekler bizi kurtaracak.-gibi sözler söylerken hıçkırıklara boğulurdu.Ona dayanamayıp kapıyı açtığında oldukça çökmüş,moraran göz altları ve yaşlı gözleriyle sana bakan Jin'e koşarak sarılırdın. O kollarını güçsüzce sana doladığında hıçkırıkları kaçardı ağzından.
SUGA ; O da tıpkı Namjoon gibi geleceği fark edebilen bir tip olurdu. Fakat o gerçek her aklına geldiğinde kendisini rahatsız hissedecekti. Sonunda sen ona söylediğinde o hiç bir şey söylemezdi. Başını sallar ve bir süre sonra bir şeye ihtiyacın olduğunda kendisine haber vermeni öğütlerdi duygusuzca. Herşeyi içinde tutardı ve genel olarak düşünürken kendisini çıkmazda bulurdu. Karşında güçlü görünmek için bir kaya gibi durur ve göz yaşlarını tutardı. Güçlü kalırsa ona her zaman güvenebileceğini bilirdi.Bu yüzden senin karşında güçlü görünüm sergilemeye çalışırdı.
J-HOPE ; O ağlayacak ilk kişi olurdu şüphesiz. Buna inanmak istemezdi ama inkar etmenin bir çözüm olmadığını da bilirdi. Ona söylediğin ilk anda yüzündeki eşsiz gülümseme aniden silinirdi ve yerini endişeli bir yüz ifadesi alırdı. Ona bunun gerçek olduğunu gösterip elindeki test kapıtlarını uzattığında hızlıca onları alır ve gözünden bir yaş akardı. Kafasını kaldırıp sana gözleri dolu bir şekilde bakarken konuşmak için ağzını açacağı sırada sertçe yutkunurdu. Kendisine geldiğinde -seni bırakmak istemiyorum. - der ve kağıtlar yatağa,elleri ise çaresizce iki yana düşerdi. Onun bu haline dayanamayıp ağlamaya başladığında kollarını sıkıca ona dolardın. O ise her hıçkırışında sırtı sertçe sallanırdı ve o kendisini durduramazdı. Sana sıkıca sarılır ve sürekli -beni bırakma-diyerek yalvarışlarda bulunurdu.
JİMİN ; O senin ne söyleyeceğini tahmin ettiği için seni susturmaya çalışırdı. Sanki sustuğunda sağlığına kavuşabilecekmişsin gibi... Tam karşına geçip oturduğunda ellerini sıkıca kavradıktan sonra başını iki yana sallardı. -Yapma.- sesi boğuk ve güçsüz çıkardı. Ardından -yapamazsın- derdi. Senin onu bırakıp gitme düşüncesine içinden lanetler okurken dudaklarından haykırışlar dökülürdü. Bağırıp çağıramazdı ama sesi de çıkmazdı. Çünkü ağzını açsa kendisini kaybedene kadar ağlayacağını biliyordu. Sonuna dek senin yanında olur ve bir kez bile yanında göz yaşı dökmezdi. Fakat ne zaman yalnız kalsa inci taneleri o mükemmel yüzünden aşağıya süzülürdü.
V ; Ona söylerken ağlamamaya çalışacaktır. Gözleri sana yalvarırken kendisini sıkardı. Bu söylediğinin her zaman şakalaştığınız gibi kötü bir şaka olduğunu düşünmek istese de ona gösterdiğin test sonuçları bunu yalanlıyordu. Sürekli yanınızda olur siz uyuyana kadar sizi bırakmazdı. Siz uyuduğunuzda uyumaz,uyanana kadar sizi baş ucunuzda beklerdi. Zamanla sizin için son günlerinizi iyi geçirebileceğiniz planlar yapardı. Mutlu gülümsemenizi daha çok görebilmek için yapmadığı haylazlıklar kalmazdı. Ve bunlar gece tek kaldığı zaman hıçkırıklara dönüşürdü. Sizin son günlerinizi fotoğraflayıp bir albüm yapardı ve gece bu hastalığın neden sizi bulduğuna dair lanetler savururdu.
JUNGKOOK ; Ağlayacak bir diğer kişi olurdu. Haberi duyduğu anda kendisini suçlu hissedecekti. Sana az vakit ayırdığı,seninle ilgilenemediği diğer tüm günlerin pişmanlığını yaşayacaktı.Ve buna rağmen en olgun tepki gösterecek bir diğer üye olurdu. Ani bir kararla işi bırakır ve son günüze kadar peşinizde olurdu. Sizi asla yalnız bırakmazdı. Evin içinde sana şarkılar yazar ve komik danslarıyla sizi güldürürdü. Kendi elleriyle yemek yapmada kötü olduğu için annesine her gün gider ve taze yemekler yaptırıp size getirirdi. Dışarıya çıkmanıza pek izin vermezdi. Dışarıdaki kötü havanın sizi tetikleyeceğini düşünürdü. Her şeyde pimpirikli olurdu. Onunla yatağa yattığınızda sizi kolları arasına alır ve saçlarınızın arasına minik buseler bırakırdı. Kafasında kurduğu evlilik hayalleri aklına geldiğinde gözlerinden yaşlar düşerdi ve size göstermemek için kendisini banyoya kilitler ve ağzını kapatarak sessizce ağlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KPOP REACTİONS ✅
AléatoireK-POP reaction ve imagines tarzı hikayeler için bir göz atmalısınız!