"Şşşt sakin ol! Bak bence yaşadığınız şey o kadarda abartılacak birşey değil barışacağınıza eminim"sonra elounor'a peçete verdim.gürrültülü bir şekilde burnunu çektikten sonra yüzmümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum.Bana baktığını fark edip yeniden yapmacık bir şekilde gülümsedim ve teselli cümlelerine başladım.
Size şöyle açıklayabilirim bu kız louis'in sevgilisi ve sanırım çok kötü kavga etmişler o ise kendini dışarı atmış daha sonra ne yapacağını bilemeyerek beni aramış otelede gidebileceğini söyledi ama ben ısrar ettim.Ne iyi biriyim değil mi?
"Bak anlamıyorsun çok ,çok kötüydü yani ben gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum" başımı saladım ve ona bir tane daha peçete uzattım.Aslında buraya gelmesi belki zayn'i birdaha görmek ile ilgili birşey aklımdan getirtimişti.Ama niye bunu düşündüğümü bilmiyorum.Ahhh karmaşık duygulardan nefret ediyorum.
Elounor daha fazla ağlamaya başladı.Bende sustum.Çünkü söyleyecek birşey kalmamıştı.Ona ne söylersem söyleyeyim teselli olmuyordu.Belki haklıydıda.Üzülüyordum ama açıkcası ben pek teselli insanı değilim yani ona ne söyleyeceğim hakkında doğru kelimeleri bir türlü bulamıyordum.En azından peçeteler vardı.
En sonunda elounora yatmasını gerektiğini söyleyip yarın daha iyi olması gerektiğini belirttim.Ve misafir odasını ona verdim.Daha sonra bende yatağa kendimi attım.Aslında bugün için düşünecek fazlaca şey vardı ama çok yorgundum yarını bekleyebilirlerdi.
Sabah kalktığımda saat 10'a geliyordu lanet olsun erken kalkmıştım bugün bir işim yoktu.Tabii siz şaşırdınız 10 benim için erken bir saat . En azından boş olduğum günler için.Ama sonra dünü hatırladım ve aklım başıma geldi.Bir misafirim vardı.
Bunu hatırladığımda yerimden doğruldum ve pijamalarımla mutfağa giderken beni dehşete uğratacak kişiyle karşılaştım.Zayn! Onun burada ne işi vardı ?
"Senin burada ne işin var?" diye sakince sordum.O ise sanki bana başka bir dilde konuşuyormuşum gibi bakıyordu."En sonunda bunun nedenini anlamam uzun sürmedi beni burada görmeyi beklemiyordu anlaşılan."Ben ,yemin ederim senin burada olduğunu bilmiyordum elounor bir arkadaşında kaldığını söyledi.Sen olduğunu düşünmedim"Hah küstaha bakın!
Sessizce salonda üçümüz oturuyorduk.Bu artık sinirimi bozmaya başlamıştı.Çünkü ben elounor'a zayn bana elounor ise her ikimize bakıp duruyordu.Tıp oynuyor gibiydik.En sonunda buna bir son vermem gerektiğni hissettim.
"Elounor niye zayn'e burada kaldığını söyledin yada o nasıl öğrendi" ezici bakışlarım ikisi arasında giderken ilk konuşan sinir bozucu yaratık oldu."Aslında ben o kadar ısrarla aradım ki " elounor da konuşmaya başlamıştı."Yani dayanamadım" dedi elounor.Tabii louis'in arattığı kesindi de neyse.Elounor'da bunu biliyor gibiydi.Ama sesini çıkarmadı.
Hareketlenip ayağa kalktım ve kahvaltı hazırlayacağımı söyledim elounor başıyla onayladı yardım etmek istedi ama ben engelledim.Zayn mi? O tamamen kendi evinde gibi rahat etmişti televizyonu açmış oturuyordu .Kesin acaba hangi haberde daha yakışıklı çıkmışım karşılaştırması yapıyordu.Sonuçta haftasonu magazin kanalları önemli.Egoist manyak.
İçerde birşeyler çıkarmaya başlamışken.Üst rafa yetişememiştim ve zıplıyordum neredeyse alacaktım ki arkamdan gelen kahkaha bütün dikkatimi dağıttı."Kendimi geri çekerken arkadan gelen biri bunu engelleyip elimin üstünden rafa uzanmıştı.Kokusu burnuma dolarken kimin bu kadar sinir bozucu kahkaha atacağını ve böyle kokacağını düşünerek bunun zayn olduğunu düşündüm.Ve ta daa arkamı döndüğümde keyifle sırıtan bir yüz vardı.Cidden çocuk gibiydi.
"Ne istiyorsun?"
"Bilmem mesela bir teşekkür olabilir"Hah yanılıyor.
Birşey söylemeden ona arkamı dönerek işime geri döndüm.O ise keyifle tezgaha beni izliyordu.Ve benim böyle dikkatimi dağılıyordu.Bu çok sinirbozucuydu.
"Baksana senin işin falan yok mu?"
"Aslında yok"
"O zaman belki bir işe yarayıp bana yardımı edersin "
"Ne yapmamı istiyorsun?"
"Masayı hazırlayabilirsin"
Bana garip bir şekilde baktıktan sonra işe koyuldu.Güzel en azından bir işe yaradı
Kahvaltıyı hazırladıktan hemen sonra yemiştik.Ama aramızdaki gerginlik hemen farkedilir biçimdeydi El ise ortamı yumuşatmak için konuşturmaya çalışıyordu bizi.Bu saçmalıktı hemde baştan sona .
Zayn el'e lou ile ilgili gerçekleri anlatıp lou'nun pişman olduğunu söylemeye başladı ve el ise neredeyse lou ' nun yanına koşacaktı.Hemde hızlı adımlaral onu çok özlediği her halinden belli oluyordu.Cidden bu kadar kolay mıydı affetmek ?Öyleyse ben niye yapamıyordum?
Bütün bu konuşmalar, açıklamalardan sonra el nihayet ikna olmuştu.Şimdi ise beni ikna etme çabalarındaydı.Neymiş benle bir akşam yemeği yemeliymişiz hemde çocuklarla birlikte.Aslında onları özlemiştim ama ne bileyim , rahatsız olduğum kişi tam karşımda otururken bu biraz zordu.
En sonunda kabul ettim.Evet yine başarısız ben.
"Evet el gelicem ben, ne , ne demek zayn beni alacak hayır ben-" ve kesilen telefonun bip bip sesi ne acı değil mi? Bunun olduğuna inanamıyorum Neden ben?
Kapı çaldığında bu düşünceleren çıkıp kapıya doğru yürüdüm elbisem uzun değildi ama neredeyse giderken halıya takılıyordum.Kapıyı açtığımda karşımda zayn'i buldum.Çok yakışıklı olmuştu falan filan..Detay yok.
O da bana bakıyordu en sonunda elini saçlarının arasından geçirdi, daha sonra dudağını ısırdı ve "Şey çok güzel olmuşsun" diye mırıldandı. Aynı naziklikle karşılık vermak istedim ama o bana böyle bakarken imkansızdı bu yüzden mal gibi başımı salladım.
Bu yaptığıma kıkırdayıp, "İstersen gidelim?" dedi.Aynı şekilde karşılık verirken aklımı kaçırmış olabileceğimi düşünmemesini diledim.
Arabaya doğru yürürken bile aynı mallığımı korudum nazikçe kapımı açana kadar tabii.Ne ara bu noktaya gelmiştik anlamadım.
Yolculuk boyunca hiç konuşmadan ilerledik.Geldiğimizde buranın çok lüks biryer olduğunu farkettim.Niye böyle biryer seçmişlerdi ki altı üstü basit bir yemekti sanki zaynle ben randevuya çıkıyorduk.Hah işte buna gülerim.
İçeri girdiğimizde bizim dışımızda çok az insanın olduğunu fark ettim.Garipti, ama kalabalık yerleri bende sevmezdim."Diğerleri nerede?" diye sordum zayn'e bakarak gergin gibiydi ve birşey söylemek istiyor gibi.Anlayamıyordum."Aslında ben seninle birşey konuşmak istiyorum zoe" dedi zayn.Merak etmiştim."Seni dinliyorum" dedim."Çocuklar gelmeyecek " dediği an ağzımdaki su onun suratında güzel dururdu.Ama yapmadım."Sakin kalıyorum ve sana soruyorum zayn bu ne demek" dedim."Sana söyleyecektim ama ben bilemedim. Bak, zoe konuşmamız gereken o kadar çok şey var ki" "Ne konuşacağız zayn beni buraya getiriyorsun ve çocukların gelmeyeceğini söylüyorsun ben lanet olası oyunun birinde miyim?"sinir kat sayım artıyordu.
"Sana anlatmam gereken şeyler var eğer beni dinlersen biraz"
"Pekala. başla"
"Sen beni ve perrie'yi öyle gördüğünde ben seni bekliyordum ve emin ol bu sana oynanan bir oyun değildi.Ama sonra perrie geldi ne olduğunu anlamadan flaşlar patladı ve perrie ile yakınlaştık.Aslında bir ilişkimiz vardı, ama tamamen şirket için gerekli olan birşeydi.Sonraları perrie ile iyi anlaşmaya başlayınca gerçekten çıktık.Ama senden sonra inan perrie'yi tamamen unutmuştum .Çünkü aklımı başımdan almıştın.Ve bu ilişkiyi o kadar çabuk bitiremeyeceğim için sadece bir günlüğüne herşeyi boş vermek istedim seni hiç kırmak istemedim .Beni seni seviyordum sen çok farklıydın ve istesen de istemesen de biz birbirimize aittik.Gittiğinden beri her gün seni düşünüyorum hep aklımdasın hep. Sadece bana bir şans ver zoe ikimizide bundan kurtar ve biz olmamız için bana şans tanı ,çünkü ben seni o kadar istiyorum ki"
Farklı hissediyordum ama hayatımın akışının şu andan itibaren değiştiğini hissediyordum.Çünkü burada şu anda söyleyeceğim şey beni ,yaşantımı bütün kararlarımı etkilerdi.Affetmeli miydim? süründürmeli mi? Aşk mıydı ? Mantık mı? Peki ben şimdi ne yapacaktım?
Evettt yine hüzünlü, seçimli. şaşırtmacalı bir bölümün sonuna geldik görüşlerinizi lütfen bildirin zoe ne yapmalı? Ve zayn sizce zoe 'yu hak ediyor mu? Yorum ve votelarınızı eksik etmeyin Çokkk öptümm .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Designer
FanfictionYollarının kesişmesi, biraz aşk birazda acı.Bazen birbirlerinden nefret edecekler bazen ise birbirlerinden kopamayacaklar.Bazen intikam almak isteyecek bir taraf,bazense herşeyden vazgeçmek .İşte ,bu sadece bir fanfiction değil .Bu benim duygularım...