DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

25 4 0
                                    

Çok çok özür dilerim. Uzun bir zamandır bölüm yayimlamadigim için. Umarım bu bölüm beklediğinize değer Gölgelerim.

Neyi öğrenmem gerekiyordu bilmiyordum ama önceliğim burdan kurtulmaktı. Bu davet burdan kurtulmam için iyi bir fırsat olabilirdi o yüzden çok dikkatli olmalıydım. Ayağa kalkıp odadaki gardırobun kapaklarını açtım: içinde birşeyler bulmak umuduyla ama bomboştu. Hazırlan derken "kaçış planları yap" mı demek istemişti acaba? Yatağa oturup katilimin gelmesini bekledim. Yaklaşık beş on dakika içerisinde' gölge gözlü katilim' elindeki iki üç paketle odaya girdi "Sana birkaç şey aldım, akşamki davet için. Şimdi; yarım saatin var, hazırlan çıkıyoruz. " hadi kızım Mina az kaldı, kurtulacaksın, sadece bir kaç saat daha.

Aldıklarını giyebilmek için üzerimdeki herşeyi çıkardım ve  odadaki boy aynasının karşısına geçtim.

Karanlık gölgelerin arasında kalmış yorgun ruhum, gecenin karanlığına karışan sessiz çığlıklar, umutlarıma takılan zincirlerin yansıması; bileklerimdeki morluklar, beynimdeki kördüğümün sebebi :sol tarafımdan gizlice akan siyah mürekkep, gözlerimin altında yılların biriktirdiği çaresizlikler torbası ve en önemlisi herşeyi yıllardır bir film gibi sessizce izleyen, gün geçtikçe derinleşen kuyum, buğulu bi camın ardındaki 16 yılım; gözlerim...

Benliğimin üzerine çekilen bir perde gibi siyah mini elbiseyi üzerime geçirdim, siyah topukluları ayağıma geçirip kemerini bileğime bağladım, saçlarımı acıtan tokayı çıkarıp saçlarımın özgürlüğüne göz yumdum ve katilimi görebilmek için kapıyı açıp emin adımlarla aşşağıya indim.

***

Yol boyunca ne onun nede benim dudaklarımdan tek kelime çıkmadı. Sessizliğimiz büyük bir kasırganın habercisi gibiydi. Sanki birimizin ağzından tek kelime dökülse kasırga ruhularımızı erken karşılayacaktı ve biz sonsuz bi boşlukta eriyip kaybolucaktık.
Boğazımdaki kördüğümün üzerindeki kelebek gölgesinden ayrılıp kalbime konduğunda başımı cama yaslama gereği duydum. Dışarıda hafif yağan yağmur geceyle uyum içindeydi. Aşık olduğum yağmurun kasvetli havası âdeta beynimi hipnoz etmişti. Öyleki geldiğimizi bile Gölge Gözlü Katilim'in arabanın kapısını sertçe kapamasıyla anladım. Arabadan inip üç-dört adım önümde beni bekleyen katilimin yanına gittim. Yavaş adımlarla önünde görevlilerin beklediği  büyük kapıdan içeri girdik. İçerde çok dikkatli olmalıydım. Gölge Gözlü Katilim'den kurtulabilmek için her anı değerlendirmeliydim.

Etrafı incelemeye başladım. Oldukca şık bir yerdi. Çok kalabalık bir ortamdı. Boş bir masaya geçtik. Ben etrafı izlerken yanımıza birçok kişi gelip gidiyordu, en sonunda "Ben birilerine selam vermeye gidiyorum sakın yanlış bi hareketini görmiyim. Burdan bir yere ayrılma,"dedi ve yanımdan ayrıldı. " Bu gece uzun olucağa benziyor," diye mırıldandım kendi kendime. Bir süre sonra yanıma birinin yaklaştığını fark ettim.Kafamı kaldırıp baktığımda yanıma yaklaşanın bir yabancı olduğunu fark etmem uzun sürmedi. "Ne kadar güzelsin, yazık olucak sana..." o konuşurken vücudunu inceledim; benden biraz uzun bi kızdı, sarı neredeyse beline gelen uzun saçları vardı, küçük ve şekilli burnu yüzüne ayrı bir güzellik katmıştı."Ruhunun gerçekleri kaldırabilicek  kadar güçlü olduğunu sanmıyorum. Çok yazık olucak sana." bu kimdi acaba ve ben hangi gerçekleri öğrenicektim "Kimsin?" güldü "Öğreniceksin güzelim.Sabret öğreneceksin." dedi ve saçlarını savurarak yanımdan ayrıldı. Artık öğrenmem gereken bir şeyler olduğu kesindi. Oturduğum masadan kalkıp katilimi aramaya başladım. Bir-iki metre ilerimde ki masada birkaç kızla konuşuyordu: pis sapık ne olucak. Yanına yaklaştım ve kulağına "Eğer flörtleşmen bittiyse öğrenmem gereken şeyler var."fısıldadım. Dudağının kenarı yukarı kıvrıldı. Tek kelime etmeden kolumdan tutarak beni peşinde sürüklemeye başladı.
      Hayatım boyunca da hep böyle olmamış mıydı zaten?Birileri giderdi ve benide peşinde sürüklerdi. Onlar teknelerini istedikleri yere sürüklerken ben peşlerinde dalgalara mahkum yaşardım. Kulaçlarım tek çizgiydi ve bu çizginin çizeri ben olamamıştım hiçbir zaman. Kalabalıktan ayrılıp merdivenlerden aşşağıya indik. Yürüdüğümüz yol ilerledikçe karanlığa bürünüyordu. Demir bir kapının kilidini açtı. Önümüze serilen uzun koridorda yürümeye devam ettik. Koridorda bir sürü kapı vardı. En sonunda bir tanesini açıp benide peşinden içeriye sürükledi.
" Mina..." ilerdeki büyük koltuğa oturdu ve banada duvarın dibinde ki tekli koltuğa oturmamı işaret etti."Gerçekleri öğrenmek mi istiyorsun? Senden bugüne kadar saklanan herşeyi öğrendiğinde hiçbirşey eskisi gibi olmayacak." kafamı salladım hafifçe "Sonucu her ne olursa olsun benden bugüne kadar saklanan herşeyi tek tek öğrenmek istiyorum. "

YANSIMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin