ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

30 5 1
                                    

İkinci bölümde multide bi sorun oluştuğu ve multideki fotoğraf gözükmediği için bu bölümde yayımladım.
O degilde  427 kelime yazmışım.

Yaklaşık yarım saattir limanda bekliyordum ama ne gelen vardı ne de giden. Arabamın üstünde bağdaş kurmaktan uyuşmuş bacaklarımla iskeleye doğru ilerledim, tam ucuna geldiğimde ayakta beklemeye başladım.

Yaklaşık beş dakika sonra sırtımda hissettiğim acıyla kendimi suda bulmam bir oldu. Ciğerlerime su dolarken bilincimi kaybetmeye başlamıştım. 

En son hatırladığım şey denize atlayan bir gölgeydi...

                        ★★★

Kafamdaki koca filin ağırlığıyla gözlerimi araladım. Etraf karanlıktı, ben ise yatak olduğunu tahmin ettiğim yumuşak birşeyin üzerinde haraketsiz yatıyordum. Birkaç ayak sesi duyduktan sonra bi kapının açıldığına dair çıkan anahtar sesleri ve birden yanımda biten şeytani gözler...

"Demek prensesimiz uyanmış. İyi uyuyabildin mi güzelim ? "korkuyla sıçradım ve yataktan kalktım. Ben geri adım arttıkça o bana bir adım daha yaklaşıyordu. " Sen kimsin ve benden ne istiyorsun? " diye var gücümle bağırdım ama bu onu sadece güldürdü "Seninle bi sorunum yok! Sen sadece bi piyonsun..."
Ne saçmalıyordu bu? Bu oyunun veziri kimdi?  " Beni hangi vezir için kullanıyosun?" söylediklerine kulak kesildim "Bende bir zamanlar o çok sevgili babanın köpek gibi davrandığı korumalarındandım. Benden kendi annemi öldürmemi istediğinde ona karşı çıktım. Sırf kendi annemin ölümüne karşı çıktım diye gözlerimin önünde annemin feryatlarına, çığlıklarına rağmen onu tam kalbinden vurdu..." bana bir adım daha yaklaştığında onunla duvar arasında sıkışıp kalmıştım ve dudaklarımızın arasında sadece bir iki santim vardı
" Beni anlıyor musun Mina?"diye
fısıldadı kulağıma. Kekeleyerek sadece "a-a-anlıyorum" diyebildim çünkü şuan beni tamamen etkisi altına almıştı. Ona ne cevap verebiliyordum ne de onu itebiliyordum. Aniden beni yatağa itip "Sen beni nasıl anlayabilirsin ki ?! Annenin gözlerinin önünde öldürülmesini hiç izledin mi,o orda yavaş yavaş ölürken hiçbir şey yapamamak nasıl bi duygu hissettin mi? " diye kükredi ve kapıya yaklaştı tam çıkıcakken fısıldayarak şu sözleri söylediğini duydum  "sen nasıl bilebilirsin ki?Annen hâlâ yaşıyoken..." daha sonrasında ne dediğini duymadım aklım sadece bir yere takılmıştı; "ANNEN HÂLÂ YAŞIYOKEN ..."
    
                                  ★★★

Sabaha kadar ya annem gerçekten yaşıyorsa o zaman ne yaparım karşıma çıktığında ona ne yapmalı nasıl davranmalıyım diye düşündüm. Fakat hâlâ bir sonuca varamadım.  Ama şuan asıl önemli olan şuan kimin elinde,nerdeydim ve burdan nasıl kurtulucaktım. Kapının açılma sesini duyduğumda kafamı kapıya çevirdim. İçeriye daha adını bile bilmediğim muhtemelen de eğer kaçamazsam katilim olucak pisikopatım girdi. Kahve gözlerine karanlığının gölgesi çökmüştü sanki ve o karanlığın gölgesinde kalmış küçük bi yıldız gibiydi fakat karanlıkla gittikçe bütünleşiyordu...
" Bugün nasılsın güzelim? Hazırlanmak için bi saatin var akşam çok önemli bir davete katılıcaz ve orda bütün gerçekleri öğreneceksin." dedi ve birşey söylememe izin vermeden çekip gitti.

Sizce Mina neyi öğrenecek?
Burdan kurtulabilicek mi?
Eski hayatına geri donebilicek mi?

YANSIMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin