Artan sesle kendime geldim.
Queen-We will rock you çalıyordu. Ne demek istediğini şimdi anlamıştım, o da bana cesaret verircesine ellerini iki kere tezgaha vuruyor sonra çırpıyordu. Ama o ve ben dışında sanırım kimse müzikle bile ilgilenmiyordu.
Ben de onunla birlikte hafif hafif tezgaha vurmaya başladığımda umutla çevreme bakindim ama dikkat çekmemistik.
Adam ellerini vurmayı kesti ve "kaybettin" anlamında baş parmağını aşagiya çevirdi. Oysa Freddie Mercury ilk nakaratı daha ancak bitirmişti. Kaybetmemiştim.
Birami tamamen basima dikip tezgahtaki her şeyi sağa sola ittim ve son kez düşündüm -belki şimdi yapamazdim ama- sarhoşluğumun da verdiği cesaretle tabureme çıktım. Kimsenin bakmadigina emin olduğumda tezgaha adımımı atıp yavaş yavaş sallanmaya ve kendi etrafimda dönmeye başladım.
Adamla göz göze geldiğimizde tek kaşını kaldırmış sorgularcasina bana bakıyordu. Işimi kolaylaştırmak adına tekrar ritim tutmaya başladı. Ben de ayağımı iki kere tezgaha vuruyor sonra başımın ustunden ellerimi çırpıyordum. Barmen de elindeki boş şişeleri havaya kaldırıp birbirine vurmaya başladıginda gereken cesareti topladım ve şarkıya bağırarak eşlik etmeye çalıştım. Yine de müzik sesimi bastırıyordu.
Insanlar ritmime henüz destek olmasalar da en azından bana bakıyordu. Arka masadaki bir grup genc -yaklaşık 8-10 kisi- de ellerini vurarak bana uyduğunda iyice kapılıp tezgahta yürümeye ve avazim ciktiginca bağırmaya başladım, altımdan gelen sese baktığımda adamın da bana baktığını gördüm. Etkilenmiscesine, gülüyor, şarkıya eşlik ediyor arası bir sey yapıyordu. Ve insanlarin da en az yarısı parmaklarıyla, ayaklarıni, yumruklarını vurarak ritim tutuyordu. Kendimi iyi hissediyordum.
Şarkı bittiğinde barmen beni tezgahtan tutarak indirip elime bira sıkıştırdı. Basimla onaylarcasina teşekkür ettim ve tekrar tabureme oturdum. Adam hala taburesini bana cevirmemisti ama omzunun üzerinden bana bakıyordu.
-Güzel danstı, dedi başını tekrar televizyona doğru çevirirken.
Sadece güldüm. Konuşmak istemiyordum, başlangıcı beni rahatsız etmişti ve söyleyecek bir şeyim de yoktu. Tuvalete gitmek için kalktığımda dikkat çekmemek için başımı aşağı egdim, hoş, kimse de zahmet edip bakmadı.
Lavaboya doğru eğilip kirmizi yanaklarima ve boynuma soğuk su degdirdim. Gözlerimin kizarikligi nasıl da belliydi. Artık aglamaktan mahvolmuslardi ve bunu en dikkat çekici biçimde kizararak dile getiriyorlardı.
Bir kağıtla yüzümü ve boynumu kurayarak tuvetten çıktım. Yerimde bir peçete ve kalem duruyordu. Peçete boştu, arkasini çevirip kontrol ettim ama temizdi. Adam çerezlerindeki fistiklari ayirmakla meşguldu, geldiğimi fark etmemişti belli ki. Çantamı omzuma asip montumu elime aldım.
Kasaya gidip kapıya doğru yonelecekken hızlı adımlarla oturduğum yere doğru yön değiştirip peçeteye "bahse girerim beni bir daha bulamayacaksın" yazdım. Ona doğru itip, okumasını beklemeden hızla bardan çıktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bahse Varım
Romance"Bahse varım" dedim yüzümü yüzüne iyice yaklastırdığımda, biletimi elimde sallıyordum. "Benimle gelmeye cesaret edemezsin." Dudakları kıvrılmış yine eğlenen ifadesini yüzüne takmıştı. Elimden bileti aldı ve bir an durdu. -Roma mı? -Bir gün kaybedec...