Rakı

82 5 0
                                    

-Aslında sayende çok da içebildiğim söylenemezdi, dedim beni aptal eden sorusundan sıyrılmak için.

-Söylemeyeceğim diyorsun yani.

-Neyi?

-Öyle olsun, güldü.

Aslında gülmesi beni rahatlatıyordu çünkü fazla gergindim. Bir de gülüşü gerçekten güzeldi, önce yukarı bakıyor sonra kalın kükrer gibi kısa bir ses çıkarıyordu. Bense sadece kıkırdar gibi garip şeyler yapıyordum.

-Buralarda mı yaşıyorsun?

-Çok yakın degil yani 20 dakika falan.

-O zaman neden göztepe'yi seçtin?

-Senin evinin karşıda olduğunu tahmin ettim. Aslında gerçeği söylemek gerekirse nispeten uzak bi yeri pek bilmeyeceğini umdum.

-Yani yok hayır çok bilmiyorum da, neden?

Gülümseyerek başını eğdi.

-Ben karar verebileyim diye olabilir.

-Yani balığa çoktan karar vermiştin.

-Yakaladın beni, ellerini kaldırıp teslim olur gibi yaptı.

Denize doğru bakmaya başladım. Çok da önemli değildi ama neden ipleri elinde tutmak için böyle garip bir sey düşünürdü ki insan.

-Tamam bak tuhaf göründüğünü farkındayım ama bildiğim bir yerde daha rahat oluyorum. Arkadaşlarımın evine de pek gitmem örneğin. Deplasmana gitmek gibi yani.

Futbol konusunda iyi bir tespit yapmış olduğumu düşündüm.

-Utangaç mısın yoksa?

-Hayır, yani, biranı çalan bendim değil mi?

-Çaldığını kabul ettin yani?

-Beni sürekli köşeye sıkıştırdığın için cevaplamayı reddediyorum.

-O zaman bunu gol kabul ediyorum.

-Hemen gol mü oldu yani, hangi takımlısın sen?

Aslında takım tutmuyordum. Yani her maç iki takımdan birini tutup onu destekliyordum. Çok sevmiyor da değildim futbolu ama benim için sadece spor olduğu için net bir seçim yapmak gereği duymamıştım.

-Tahmin et, sarı...

-Kırmızıdan başka bi şeyle tamamlamam bunu, dedi, demek galatasaraylıydı hem de fanatik görünüyordu.

-Ben laciverti tercih ederdim, dedim kızdırmak için.

Alayla güldü.

-Neyse ki geldik.

Denize doğru açılmış, iskele üstüne kurulmuş bir restauranttı. Masalar dışarıdaydı ama üstünü ve yanlarin bir kısmını kapatarak ısıtıcılardan yayılan sıcağı içeride tutmayı başarmışlardı. Çok lüks bir hali yoktu ama dandik bir yer de değildi. Kıyafetim konusunda yanılmamıştım ki bi beni büyük ölçüde rahatlatmıştı.

Içeri girdiğimizde kapıda duran garson,

-Engin, nerelerdesin abi, dedi.

-Iş güç falan, sen naptın.

-Iyi, görüyosun ışte, kıyafetını gösterdi, deniz kenarına alalım sizi.

Engin başıyla onaylayıp bana döndü ve elini yine önden geçmem için uzattı. Bir yandan tam bir erkek bir yandansa kibar bir beyefendiydi. Hangisinin ne anda ortaya çıkacağı da belli olmuyordu. Önceki gün turşumu parmaklıyor sonraki gün çiçek gönderiyordu örneğin. Masaya bir kaç adım kala önüme geçip sandalyemi çekti, sonra karşı tarafa yürüdü ve ben montumu çıkarıp, asıp oturana kadar ayakta bekledi.

Bahse VarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin