İhanet

224 30 13
                                    

Minji~

Mesajı aldığımda kan beynime sıçradı ve mesaj atmakla zaman kaybetmeden Jimin'i aradım.

"Alo?"

"Bir anda hiçbir şey söylemeden kaybolup kafana estiğinde ortaya çıkabileceğini mi sanıyorsun?"

"Ö-özür dilerim ama gerçekten konuşmamız gerek. Sana her şeyi açıklayacağım."

"Şu anda neredesin?" dedim sesimi yumuşatarak. Ne olduğunu merak ediyordum.

"Evde. Sana adresi atacağım. Seni bekliyorum." dedi ve kapattı.

Alelacele mesajla gelen adrese gittim ve kapıyı çaldım. Kapının ardında haftalardır görmediğim o çok özlediğim yüz beni bekliyordu. Nihayet kapıyı açtığında çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Beni içeri davet etti ve bir süre birbirimize baktıktan sonra sarıldık. Onu gerçektem çok özlemiştim. Daha sonra koltuğa geçtik ve konuşmaya başladık.

"Renginin daha da beyaz olabileceğini bilmiyordum. Çok solgun gözüküyorsun." dedim endişeli bir şekilde ve devam ettim.

"Kaç aydır kan içmiyorsun?"

Cevap veremedi ve sadece yüzüme bakmakla yetindi. Sorularıma cevap verilmediğinde çok sinirleniyordum.

"Kaç aydır kan içmiyorsun?!" dedim bu sefer sinirli bir şekilde.

"11."

"11 mi? Sen deli misin? Ölmek mi istiyorsun? Hemen sana kan bulmamız gerek.. b-benimki olmaz mı?" kendi kanımı teklif etmiştim. Onun için her şeyi yapabileceğimi biliyordum.

"Hayır. Kanını içersem ölürsün."

"İçmezsen de sen öleceksin."

"Hayır diyorum! Kapat şu konuyu. Seni neden çağırdım, bunca süredir neredeydim bilmek istemiyor musun?"

"Aishh tamam tamam anlat."

Anlatmaya başladığında delirdiğini düşünmüştüm. Gerçekten kafasını bir yere vurmuş olmalıydı. Benim ailem? Vampir avcıları? Mümkün değildi. Annemin vampir kitabını istiyordu. Ona inanmak için en küçük bir nedenim bile yoktu ama kitabı ona vermemde de bi sakınca olamaz diye düşündüm.

"Kitabı getireceğim. Ama bu sana inandığım anlamına gelmiyor. Sana verdiğim değerin hatrına yapacağım bunu Jimin."

"Teşekkür ederim." dedi rahatlamış bir yüz ifadesiyle.

"Minji?"

"Evet?" Elleriyle yüzümü yüzüne çevirdi.

"Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum." dedim yüzüm utançtan kıpkırmızı olmuştu. Hemen oturduğum yerden kalktım ve kapıya doğru koştum.

"İstediğin kitabı getireceğim." dedim ve dışarı cıktım.

Hava ne kadar bulutlu olursa olsum benim için günlük güneşlikti. Sevdiğiniz kişinin de sizi sevdiğini bilmek bu dünyada alınabilecek en güzel hediyeydi. Yüzümdeki salak ifadeyi silip saate baktım. Ssiktir!! Saat neredeyse akşam 7 olmuştu ve annemi aramamıştım. Hemen bir dolmuşa atladım ve eve döndüm.

Eve geldiğimde kapıyı çalmaya tereddüt ettim. Jimin'in söyledikleri son derece saçmaydı ama içime bir kuşku doğurmuyor değildi. Zile bastım ve bir süre bekledim. Daha sonra annem kapıyı açtı.

"Hoşgeldin." Hoşgeldin? Azarlama yok muydu? Eve saat akşam 7'de sana haber vermeden geldim ve sen sakin misin kadın?

İçeri girip ayakkabılarımı çıkardım. Babam evde yoktu annem de aşırı sakindi. Ne olduğunu ya da babamın nerede olduğunu sorma riskini almadan odama çıktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 03, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PURE × Park Jimin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin