Bölüm 39

3K 387 34
                                    

Filistin | el-Halil - Haziran  2016

Duvarın önüne dizdiği votka şişelerini süzdü bir kez daha. Operasyon gününe daha bir hafta olmasına rağmen Nasser işini her zaman sağlama alırdı. Ona verilen görev, baskın yapılacak karakolun girişine ve açık pencere bulabilirse içeriye fırlatacağı molotof kokteylleriyle askerlerin panik olmasını sağlamaktı. İçeri girecek olan ekip esas görevi, bir aydır tutuklu olan esirleri kaçırmayı başardığında ise önceden hazırladığı düzeneği karakola yerleştirip ortalığı biraz dağıtacaktı. Hiçbir zaman düzenli biri olmamıştı zaten.

Operasyon için ona verilen görev sadece bu kadardı. Diğer mücahidler gözlem ve giriş ekibi olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Bu ekipler içerisinde kimler olduğunu ise bilmiyordu. Ona sadece Ahmed'in de internet üzerinden güvenlik kameralarına bağlanıp gözlem ekibine yardım edeceği bildirilmişti. Operasyonu yönetecek olan Ebu Muaz'ın yerini Ebu Mukatil almıştı. İsimler gizli tutulduğu için komutanların kimliği hakkında da bir bilgileri yoktu. Bu operasyona sadece kendisinin de içinde bulunduğu Ebu İbrahim'in grubundan mücahidler değil, farklı gruplardan da kişiler katılacağı için arkadaşlarının görev alıp almadıklarını bilmiyordu. Yalnızca Ahmed Danimarka'da güvende olduğu için onun ismini gizlemeye gerek duymamışlardı. Zaten onun için İsrail tarafından tutuklama emri çoktan verilmişti, bir suç daha işlemesinde sakınca görmüyor olmalıydılar.

Onunla Filistin'den ayrıldığından beri internet üzerinden birkaç kez görüşmüşlerdi. Ahmed'in "En güvenli iletişim sitesi, kimse merak edip de ne konuşulduğunu araştırmaz" tezini savunduğu bir evlilik sitesi üzerinden görüşüyorlardı. Ahmed'in ismi Siyah Klavye'ydi. Japon animelerinin karizmatik karakterlerinden seçtiği resimlerle kendini kamufle ediyordu. Nasser için ise Çöl Prensesi ismini uygun görmüş, kırmızı güller ve tatlılıktan kilometrelerce uzak olan ama -nedenini bilinmemekle birlikte- kızların bayıldığı mavi gözlü bebeklerden koymuştu profiline.
Nasser kız rolünü oynadığı bu plandan hiç hoşlanmasa da işin erbâbı Ahmed'di. Şifresini defalarca değiştirip o bebek fotoğraflarını kaldırmaya teşebbüs etse de Ahmed şifreyi kırıp bebekleri yeniden hortlatıyordu. Danimarka'da yeterince sıkılıyor olmalıydı ki Nasser'le uğraşmak gibi hobiler edinmişti kendine.

Komünistlerin içine düşmüş olmak yetmezmiş gibi bir de iki kızla aynı evde kalmak zorunda kaldığını yazmış ve yaklaşık bir buçuk saat bu durumdan şikayet eden mesajlarla Nasser'i taciz etmişti. İki ülke arasındaki saat farkı ise işleri daha da çekilmez hâle getiriyordu. En son gecenin bir yarısı "Molotofları ikinci kapının bitişiğindeki pencereden fırlat. İçerideki komutan sürekli sigara içtiği için pencereyi açık tutuyor" yazmıştı. 

Bu site her ne kadar basit bir evlilik sitesi olsa da Ahmed siteyi ele geçirmiş, güvenlik sistemini baştan düzenlemişti. "Neredeyse tüm yazılımı silip baştan yazdım. Özel hayata hiç saygı yok, acemi bir hacker bile kolayca siteye erişip insanların mahrem konuşmalarını okuyabilir" diyerek ne kadar önemli bir iş yaptığını ifade ediyordu her fırsatta. 

Nasser'in kendisine, ikizlerin babası anlamına gelen Ebu Taw'em lakabını taktığı Danny de bazı zamanlar Nasser'in hesabına girip Ahmed'le konuşuyordu. Gazze'den döndüklerinden beri Danny'nin "Acaba iyi bir baba olabilecek miyim?" kaprisleri yetmezmiş gibi bir de Ahmed'in komik dayılık hayallerine şahit oluyordu. 

"Biliyor musun, Tasnîm bugün dünkünden iki defa fazla kustu! Bu ikizler bizi epey zorlayacak gibi görünüyor."
"Ne dersin Ahmed, Ömer ve Vasim gibi birini Kassam'a diğerini Kudüs Seriyyeleri'ne mi göndersek?" Sanki amatör futbol takımına çocuk yazdırıyordu. 

"Bu kadar sorumluluğu taşıyabilecek miyim, bilmiyorum" diye sızlanması da insanı çileden çıkartmıyor değildi. Hamile olan Tasnîm değil de Danny gibiydi. O kadar heyecanlı ve stresliydi ki Nasser onun operasyona katılacaklar arasında olmamasını umdu. Bu kafayla destekten çok köstek olurdu çünkü. 

Cennet Rüzgarı ريح الجنةHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin