Merhabalar!İlk kitabımla karşınızdayım.Güzel bir kitap olacağına inanıyorum.İnşallah beğenirsiniz.💕
Bölüm şarkısı = Take Me To Church( Demi Lovato Cover) -Tüm bölümü bu şarkıyı dinleyerek yazdım.Muhteşem şarkının muhteşem cover'ı💕( dinleyip dinlememek size bağlı, ben multimedya ya koydum)
Genç kız,iç karartıcı şekilde puslu bir güne,hafif bir sallantıyla uyandı.Havanın kapalı olduğunu,denizciliğin verdiği tecrübe ile iliklerine kadar hissediyordu.
Denizde 81.günde olduğunu kamarasının duvarına attığı 81. çizikten anladı.Elbette dış dünyada takvim,cep telefonu gibi aletlerin olduğunu biliyordu.Lakin farklılık yaratmak,onun hoşuna gidiyordu.
Pijamalarını çıkardı ve katladı,neredeyse tüm eşyalarını sığdırdığı portatif dolaba özenlice yerleştirdi.Kamarasındaki küçük lavobada rutin işlerini halletti.Her zaman askıda duran üniformasını beyaz gömlek ve siyah kot pantalonuyla tamamladı.Gemisinde çoğunlukla üniformasını giyerdi lakin ara sıra günlük hayattaki gibi giyindiği de olurdu.Dalgalı kahverengi saçlarının görüntüsünü beğenmediği için at kuyruğu yaptı.
Son kez annesinden ve arkadaşlarından gelen mektupların köşeye iliştirilmiş olduğu aynaya baktı.Elini mektuplara uzattı ve üzerinde dolaştırdı.Yüreğinin diplerinde bir sızı hissettiğine kalıbını basabilirdi.Ne kadar denizde yaşamayı çok sevse de ailesini ve arkadaşlarını özlemiyor değildi.
Bir süre olduğu yerde durup yukarıda olup biteni dinledi.İşitme ve görme duyusu epey bir gelişmişti.Küçüklüğünden beri bunun Tanrı vergisi olduğunu düşünürdü.En yakın arkadaşı ve aynı zamanda da yardımcı kaptanı olan Jack'in sesli gülüşlerini duyabiliyordu.
Her zaman çok neşeli bir insan olmuştu Jack.Gemide tanışıp kısa süre içinde kaynaşmışlardı.Çok serüvenler atlatmışlardı birlikte.
Genç kız elini çok sevdiği gemisi "Phoenix" in üstünde dolaştırarak güverteye çıktı.Güvertedeki Jack'in yanına gittiğinde, Jack kolunu en sevdiği arkadaşının omzuna attı.
"Uyanmış mı benim kaptanım"dedi.Genç kız buna hafif bir tebessümle karşılık verdi.Kız gülerek onu selamlayan mürettebatına el salladı.Dillerine bir şarkı dolamışlar, harıl harıl çalışıyorlardı.Pasifik ve Atlantik Okyanuslarından sonra şimdi de Hint Okyanusunda sefere çıkmışlardı.Yıllardır korsan gemiler ve fırtınalar tarafından yağmalanmışlar,lakin akıl birliğiyle bu zorlukları atlatmış ve bugüne gelmişlerdi.
Çok yakın bir zamanda olduğunu tahmin ettiği bir olayı anımsadı genç kız.Gemisi sığlıkta karaya oturmak üzereydi.Büyük bir fırtına ile bir uçtan bir uca savruluyorlardı.O sırada kendisi ve Jack'in aklına dahiyane bir fikir gelmişti.Üst yelkenlerden birini keserek rüzgar akışının yönünü değiştirdiler.Böylelikle gemi devrilmekten kurtulmasının yanı sıra sığlık bir alandan da başarılı bir sekilde geçmişti.Başardıkları an yaşadıkları duygunun tarifi olmadığını düşünüyorlardı.
Genç kızın yapmayı sevdiği şeylerden biri de gittiği yerlerin resmini ve haritasını çıkarmaktı.Arkadaşı Jack bu konuda çok başarılı olmadığı için,bu bölüme hiç burnunu sokmayıp,arkadaşına olan hayranlık ve güvenini belli ediyordu.Genç kız ile mürettabatı arasında gerçekten dillere şayan bir ilişki vardı.Birbirleriyle bir abi kardeş gibiydiler.
Çoğu zaman olumsuz tepkiler alan kız,bunlara rağmen yılmamıştı ve hayallerinin peşinden gitmişti.Küçüklüğünden beri okyanuslarla iç içe olmayı çok seviyordu.Hatta ailesi ile ufak tefek tartışmalar yaşadığında direk sahil kenarına yürür,bir süre denizi izleyip sakinleşirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS
FantasyMasallar...Bize anlatılan,sonu iyi biten nadir şeyler...Küçüklüğümüzün kahramanlarının,zarif prenseslerinin,beyaz atlı prenslerinin gerçek olduğunu ummak mıdır gerçek kılan onları? Koskocaman Dünya'yı talan etsek,bulur muyuz efsanevi hikayelerden...