Selamlar herkese.Tekrar yeni bir bölümle karşınızdayım.Bazı şeylerden bahsetmek istiyorum.İlk bölümümüzde düzenlemeler yapmayı düşünüyorum.İlk bölümün acemiliğiyle diyalogları çok sıkışık yazmışım.Bir okuyucumun uyarısı ile,2.bölümden itibaren diyalogları boşluklu yazdım ki zaten böylesi daha güzel oldu.Unutmadan bölüm şarkınız da:Beyoncè-Halo
Güzel yorumlarınız,eleştirileriniz,votelarınız için hepinize çook teşekkür ederim 💕.Umarım daha da çok okuyucuya ulaşabiliriz.William hakkında görüşlerinize gerçekten şaşırdım.William'ın sert,Jack'in ise renkli bir karakter olduğunu bölümlerde belirtmiştim.Bakalım belki görüş değişikliği falan olur ...Bu kadar uzun bir giriş ile sıkmak istemezdim sizi.Sanırım bazılarınız okumadan geçti bile.Her neyse -bekletmeden- işte bölümünüzz:
Yazarın Ağzından
"Eve dönüyoruz" cümlesi belki de Arietta'nın o günlerde duyduğu en güzel şeydi.
İçindeki heyecan, durmaksızın akan bir nehir gibiydi.Tekrardan İngiltere'ye döneceğini düşünmek,içlerinde bir yerlerde tanıdık bir duygu oluşturuyordu.
Londra,onun için her şeyin başladığı yerdi.Belki de başlangıç sandığı,başlayacak şeylerin bir ön fragmanıydı.
Arietta küçük bir adım atıp kayığa bindi.Üçünün o küçücük kayığa sığıp sığmayacağını kestiremiyordu.Jack'i ve William'i süzünce,bunun muhtemel bir seçenek olduğuna karar verdi.
Jack hızlı bir adımla Arietta'nın yanına oturdu.Çıkarken sendelediğini sadece Arietta görmüştü.Jack ona dönüp gülmeye başladı.Arietta da gülmesine engel olamamamıştı.
William kendine elini uzatan adamı umursamayıp bir çırpıda kayığa çıktı.
"Çok kibarsın"diye geçirdi Arietta içinden.Ne kadar uğraşsa da gözlerini devirmesine engel olamamıştı.Adam,William'ın da binmesi ile kürekleri çekmeye başladı.
*****
Yaklaşık iki saattir kimse birbiriyle iletişim kurmamıştı.Arietta başını uyuyan Jack'in omzuna yaslamıştı.Bir elini de çok özlediği okyanus suyuna sürüyordu.Arietta sıkıldığını belli etmeye çalışarak ofladı.İkisinden hayır olmadığını gördüğünde,
"Belki de yeni kişilerle tanışmalıyım" diye düşünen Arietta,oturduğu yerde rahatsızca kıprandı.Ellerini bir yabancıya selam verir gibi salladı.Adamın dikkatini çekebildiğinde elini öne doğru uzattı.
"Merhaba ben Arietta.Arietta Summers.Adınızı öğrenebilir miyim bayım?"
Adam Arietta'nın yüzüne bakmaya devam etti.
"Bayım?"
William,Arietta'nın ne yaptığına bakıp,şakaklarını ovuşturmaya devam etti.Uzun süredir uykusuz olduğu,yorgun bakan,altları kızarık gözlerinden anlaşılıyordu.Arietta onun kesinlikle uyuması gerektiğini düşünüyordu.Buna rağmen,mavi gözleri güzelliğini kaybetmemişti.
Bıkkınlıkla ofladı.Arietta dilinin ucuna gelen cümleleri her seferinde geri yutuyordu.Bir şey söylemek istemiyordu.Adam cevap vermeyince de vazgeçip arkasına yaslanmıştı.
Ne kadar yollarının kaldığını merak ediyordu açıkcası.Londra'da liman olmadığı için büyük ihtimal Manchester Limanı'ndan giriş yapacaklardı.Manchester'dan Londra'ya gitmenin yolunu bulmaları gerekiyordu.Bir şey dikkatini çekmiş gibi doğruldu."Bir dakika!" dedi gözlerini kısarak.Uzaklarda bir yere bakıyormuş gibiydi.O tarafa doğru bir şey yaklaşıyordu.Jack, uyku sersemliğiyle gözlerini ovuşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS
FantasyMasallar...Bize anlatılan,sonu iyi biten nadir şeyler...Küçüklüğümüzün kahramanlarının,zarif prenseslerinin,beyaz atlı prenslerinin gerçek olduğunu ummak mıdır gerçek kılan onları? Koskocaman Dünya'yı talan etsek,bulur muyuz efsanevi hikayelerden...