Selamlar!Yeni bölüm geldi.Nice heyecanlı bölümlere diyip direk giriyim ben.
Bölüm şarkısı:Zendaya-Neverland.
Yayınlanalı oldu bayağı ama yeni keşfeden kim bilin bakalım!Başarılı olmuş bence.Neyse işte bölümünüz:
Arietta'nın Ağzından:
Su...
Ne?!Bir dakika su mu?
Diye düşündüm içimden.
Jack de aynısını düşünmüş olacak ki şaşkınlıktan beni sertçe yere bıraktığında ben de şaşkınlığımı anca atabilmiştim üstümden.Bu sefer de kaşlarım olabilircesine çatıldı.
"Atsaydın bi de"
diye homurdandım.Gerçi,atmıştı zaten.
Jack kendini silkeledi ve bana havalı bir gülüş attı.
Sinir olduğum.bir konu daha ortaya çıkmıştı böylece.
Gerçekten,inanamıyordum.Ben bu gülüşü ayna karşısında ne kadar çalışmıştım haberi var mıydı?Kollarımı kavuşturup ayağımla ritim tutmaya başladım.
William düşünceli gözüküyordu.Kaşları çatılmıştı ve ciddi bir ifadeyle 'kurtuluşumuza' bakıyordu.
Şu sessizliği bozanın karnımın gurultusu olmasını kim isterdi ki?
Ah,hadi ama...
İkisinin de yüzlerine baktım mahçup bir şekilde.Yüzlerinde anlam veremez bir ifade vardı.
Ortamın ciddiliğini bozacak ikinci şeyi de yaptım:Kahkahalarla gülmeye başladım.
Gülmekten kırışan gözlerimden yaşlar gelmişti.Öne doğru eğilip ağrıyan karnımı tuttum.
Biraz sonra doğrulup gözümdeki yaşları silmek için her zaman cebimde bulunan adım üstünde işli olan mendilimi çıkardım.Fırtınadan sağ çıkabildiğine şaşırmıştım doğrusu.
Üstündeki A.S. harfleri annem tarafından özenle işlenmişti.
İkisinin bende olan gözlerini oymak istiyordum.
"Ne o?Hiç mi gülen görmediniz?"
Dedim.Ters ters bakmayı -daha doğrusu bakmaya çalışmayı- da ihmal etmemiştim.
William bu sözüme kalmadan önüne dönmüştü zaten.Bu hareketiyle"Seni takmıyorum" mesajı vermek istiyordu sanırım.
Mesaj,gerekli yere iletilmiştir!
Arkasından bakarken gözlerimi amaçsızca devirmeme engel olamamıştım.Jack'e baktığımda bana baktığını gördüm.Büyük ihtimal göz devirişimi görmüştü.
"Yukarı çıkacağız."
Gelen ses ile gözlerimi Jack'ten ayırıp William'a çevirdim.Gözlerim ona çevrildiğinde hala aralık yere bakıyordu.Yukarı çıkınca ne olduğunu bilmeden nası böyle konuşuyordu?
"Yikiri çikiciğiz".
Hadi canım oradan,ciddi misin?
"Önden buyur."
William yerden sivri bir cisim alıp yumuşak kumun sertleşmiş hali olan aralığı kazmaya başladı.Kumlar yavaşça yere dökülüyordu ama içeri su dolmuyordu!
"İçeri su dolmuyor"
Diye geçirdim içimden kafamı kaşırken.Bu işe cidden anlam verememiştim.Kendimi sorgulamaya devam ederken;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS
FantasyMasallar...Bize anlatılan,sonu iyi biten nadir şeyler...Küçüklüğümüzün kahramanlarının,zarif prenseslerinin,beyaz atlı prenslerinin gerçek olduğunu ummak mıdır gerçek kılan onları? Koskocaman Dünya'yı talan etsek,bulur muyuz efsanevi hikayelerden...