Hayat;
uçsuz bucaksız bir okyanusta süzülen bir kayık...Yavaş yavaş ilerliyoruz, an geliyor küçük ufak bir dalgayla sarsılıyoruz.
Sonra toparlanıyor, süzülmeye devam ediyoruz.
Sanki her zaman böyle yavaş sakin ilerleyecekmişiz, sanki tehlikeler bizi bulmaz, kötülük bize teğet geçmezmiş gibi...Ama bilsek güçsüz anlarımız, aslında en mutlu olduğumuz anlar olduğunu.
Bir çocuk mahsumiyetinde olduğumuz an...Bilâkis bu yüzden kötülük en mutlu anda gelir çarpar yüreğimizin kepenklerine.
O yüzdendir ki güçlülüğü sadece mutsuzluk anında değil, mutluluk anımızda da damarlarımızda hissetmeliyiz ki, gelen büyük fırtınalı dalgalara heran tetikte olup, ayakta dim dik duran ama bir o kadar güçlü ve karekterli ruhlar yaratmalıyız ki tüm hücre ve benliğimizde,
yıkılmayalım kırılgan yüreğimizin karşısında, bir sonbahar yaprağı gibi...
🍂🍁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşanmışlığın Paslı Kaleminden
Short Story~Hala bazı güzel şeylerin yokluğu sığıyorken ceplerine bazı çocukların, o çocuklardan çalınmış şeyler adına... ~Yüreğimin paslı kelamından düşen sözcükler bunlar... ~Bazı acıların tarifi yok, olmamalı da zaten.