Oturacağımız eve geleli bir saat olmuştu. Ama hala eşyalarımız gelmemişti. Babam bir saattir telefonda hararetli hararetli eşyaların neden gelmediği hakkında bilgi almaya çalışıyorken annem ise şimdiden yeni komşularıyla kaynaşmaya başlamıştı. Beni sorarsanız elimde telefon sosyal medyada takılıyordum. Kızlar Giresun'un nasıl bir yer olduğunu sorup sorup duruyorlardı. Onlara cevap vermekte güçlük çekiyordum. Sonunda dayanamayan Zeynep beni aramıştı. "Alo ?" demişti sesinden meraklı olduğu anlaşılan bir tonda.
"Efendim " diyerek yanıtlamıştım onu. Rutin bir selamlaşmadan sonra beklenen soruyu daha doğrusu soruları sormaya başladı.
"Giresun nasıl bir yer ? Güzel mi ? Oturduğunuz ev nasıl ? Her gün yağmur yağıyor mu ? Yakışıklı çocu... ""Zeynep Allah aşkına bir nefes al. " diye haykırarak sonu gelmeyen sorularını kesmiştim. "Lütfen saçmalamayı keser misin ? Daha geleli 2 saat olmadı. " Arkadan "Irmak kızım " diye seslenen babamın sesini duyunca Zeynep'e "Hoşçakal sonra konuşuruz. " deyip cevabını beklemeden telefonu kapattım. "Efendim baba ?" diyerek cevapladım babamı. Babam:
"Eşyalarımız malesef bugün gelemeyecekmiş bundan dolayı geceyi amcanlarda geçireceğiz. Annene de söyle hazırlandıktan sonra çıkalım. " Başımı sevinçle sallayarak babamı onaylamıştım. Anneme durumu anlatıp yanıma bir kaç eşya aldıktan sonra hep beraber amcamlara gitmek üzere yola koyulduk.
Arabanın içindeyken Giresun'u izlemek için çok zamanım oldu. İzmir'e göre daha fazla yeşilin tonlarına hakim olan bir şehirdi. Karadeniz'in o müthiş görüntüsü Ege Denizine göre daha ürkütücüydü. Yolda ilerlerken aklıma birden Gamze geldi. O geceden sonra bir daha konuşabilme fırsatı bulamamıştık.
Acaba hala çikolata,dondurma ve dram üçlüsüyle mi kafayı buluyordu ? Bunu düşünerek kendi kendime gülerken annemin "İyi misin Irmak ?" diyen alaycı sesiyle kendime geldim. "İyiyim. " diyerek önüme dönüp Gamze'ye mesaj attım.
"Kız Dörtgöz İzmir de çikolata bıraktın mı ? Orada bittiyse burada var. İstersen yollayabilirim. :) " deyip gönderdim. Aradan 10 dakika geçmesine rağmen hala cevap gelmeyince filme dalmış olduğunu anladım..
Arabanın yavaşlamasından amcamların evine yetiştiğimizi anlamak pek zor olmamıştı. Arabadan inince bizi evin önünde duran amcam karşıladı. Amcamların evi 5 katlı bir binadan oluşup büyük ve şatafatlı bir bahçeye sahipti. Amcamlar bu 5 katlı binanın 4.katında oturmaktaydılar. Evin içinde ise siyah ve beyaz ayrıca modern tarzda döşenmiş olduğu anlaşılan mobilyalar salona hoş bir hava katıyordu. Sağda bulunan duvarda aile fotoğrafları asılıydı. Sol tarafta duran biblolar ise fazla göze batmıyordu. Tüm aile fertleriyle selamlaşıp sarıldıktan sonra bir süre hep beraber biraz sohbet ettik. Daha sonra Yasemin beni kolumdan tutup odasına götürdü. Orada da onla uzun uzun birbirimize sarıldıktan sonra kendimizi yatağın üzerine attık.
Uzun süre hakim olan sessizliği Yasemin bozmuştu. "Eee anlat bakalım " demişti meraklı olduğu anlaşılan kocaman gözlerini gözlerime dikerek.
"Ne anlatayım ?" diye sorarak yanıtlamıştım onu. "Anlat işte bir şeyler hayatında hiç mi ilginç bir şeyler yok. " Sanırım şimdi ne dediğini daha doğrusu neyden bahsettiğini anlamıştım. Hayır dercesine başımı iki yana sallayarak onu tatmin etmeye çalıştım. Beklediği cevabı alamayan kuzenim pekte takmışa benzemiyordu.
"O zaman ben anlatıyorum sende dinliyorsun kuzen. " demişti emir verici bir ses tonuyla. Yanıtımı beklemeden de devam etti. "Hayatımda biri var. Aslında henüz yeni sayılırız ama.. Kuzen ben onu çok seviyorum. Bu kısa süre zaman içinde hayatım oldu. Adı da "Can". " Bunların hepsini tek nefeste söylediğinden kendimi tutamayıp gülmüştüm.
"Yasemin biraz sakin.. Ben daha buradayım yavaş yavaş anlat. " demiştim yüzümdeki gülümsemeyi daha da genişleterek. Yüzünde oluşan kızarıklık,gözlerinde parlama ve nefes alışının artmasından çok heyecanlı olduğu belliydi. Tam yeni bir şeyler söylemek üzereydi ki kapının çalınması üzerine duraksadı. Kapıyı çalan yengemdi. Beni ve Yasemin'i yemeğe çağırmak için gelmişti.Sofrada otururken birden benim hangi okula gideceğim konusu açıldı. Yasemin onunla aynı okulda olmamı istiyordu. Aslında bende çok istiyordum onunla aynı okulda okumayı. Ama benim seviyem onun seviyesinden daha yüksek olduğundan bu fikir pek iyi olarak görünmüyordu. Zaten ben istesem de babam izin vermezdi. Üstelik sofrada konuşurken de pek onaylamadığını gösteren tavırlar sergilemişti. Yasemin ile birlikte masanın toplanmasına yardım edip yukarıya çıktık.
"Irmak babanı ikna edip bizim okula gel kuzen. Bak kısmetinde açılabilir,yakışıklı erkek falan filan " deyip göz kırptı. Tam cevap verecekken Yasemin'in telefonun titremesiyle lafım ağzımda kaldı. Yasemin'in yataktan fırlayıp çekmecenin üzerindeki telefonuna sanki çocuğuymuş gibi sarılması bir oldu.
"Kız Irmak benim ki mesajıma cevap vermiş. " dedi.
"Ne yazdın ki ? " diye merakla sordum.
"Yarın beni okula bırakır mısın dedim olmaz yazmış. " demesiyle Yasemin'in yüzünün asılması bir oldu."Belki işi vardır üzülme canım ya " dedim.
"Beraber olduğumuzdan belli doğru düzgün ne arıyor ne de mesaj atıyor. Artık beni sevmediği düşüncesine kapılmaya başladım. " diyerek düşünceye daldı. Cevap vermeme müsade etmeden "Neyse ya hadi yatalım gelmezse gelmesin. " dedi ama sesindeki sıkıntıyı,kızgınlığı,hüzünü fark etmemek mümkün değildi.
"Tamam canım iyi geceler tatlı rüyalar. " dedim.
"İyi geceler " dedi ve pijama takımlarımızı giyip yerlerimize geçip uyuduk.
Acaba yarın neler olacaktı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRILSIKLAM AŞK (ASKIYA ALINDI)
RandomDiğer insanlar gibi normal sorunlarımın olduğu ve benim o sorunlara üzüldüğüm günler çoktan geride kalmıştı. Çok sert bir kayaya çarptığımı canımın her an yanmasından anlayabiliyordum. Birden bire gelip hayatımın merkezinde kendisine kocaman bir yer...