Bölüm 5

67 11 3
                                    

Sabah lanet olasıca alarmın sesiyle uyanıp ayağa kalktığımda kendimi üzerimden tır geçmişcesine yorgun hissediyordum. Ayaklarımı bir kaç adım atmaya zorlayıp aynanın karşısına geçtiğimde o anki halimi görmektense kör olmayı dilerdim. Aynanın karşısındaki yaratık cidden de ben miydim yani ?
Olamazdı. Kabarmış saçlar,şişen gözler,solgun bir yüz ve kararmış dudaklarımla zombilere taş çıkarıyordum resmen. Bu iğrenç görüntüye daha fazla bakabileceğimi sanmadığımdan koşar adımlarla banyoya girip 10 dakika içinde duşumu alıp banyodan çıktım. Odama gidip hızlıca saçımı kurutup elbiselerimi de giyip tekrardan aynanın karşısına geçip hala şişik bir vaziyette olan gözlerimi de çok hafif bir makyajla düzelttikten sonra kendi kendime "Evrime kafa attın kızım resmen." deyip gülümsedim.

Çantamı hazırlayıp aşağıya indiğimde kurutma makinesinin sesine uyandığını düşündüğüm babam "Bir kaç dakikaya hazır olurum,bekle." dediğinde "Sanada günaydın babacım ama gerek yok. Biz otobüsle gidicez Özgür ile." dememle birlikte kaldırdığı sağ kaşıyla "Özgür ?" diye soru sorar bir ses tonuyla meraklı gözlerini gözlerime dikti.
"Şey Özgür bizim sınıftan biri,oda burada oturuyor. Dün onun sayesinde geldim eve."
"Olmaz öyle. Seni ben bırakırım. İstersen yine otobüsle gelirsin. İtiraz istemiyorum. Özgür'e gelince eğer görürsek onu da bırakırız okula hemde teşekkür etmiş oluruz."
"Tamam babacım." dedim sanki başka bir şey deme şansım varmış gibi.

Babam aşağıya indiğinde beraber evden çıkıp arabaya bindik. Durağın önüne geldiğimizde çömez olduklarını düşündüğüm 2-3 öğrenciden başka kimse yoktu. Rahat bir nefes aldım diyebilirim çünkü babamın Özgür'ü görmesi pek hoş olmayabilirdi. Yani nasıl desem Özgür biraz mal bir kişiliğe sahip ve babam ondan kesin hoşlanmayacak ayrıca onunla pek yakın olmamam konusunda beni sürekli uyaracaktı.

Yol boyunca babamdan da benden de hiç ses çıkmadı. Sanırım dün babama karşı çok katı davrandığımdan oda bana kırılmıştı. Tüm sevimliliğimi toplayarak "Baba ?" diye seslendim.
"Hıı ?" Hıı nedir abi ya babam bazen kekolaşıyor resmen.
"Şey... Ben aslında dün için çok üzgünüm. Kusura bakma bir daha böyle bir şey olmayacağına söz veriyorum."
"Önemli değil."
"Affettin mi ?"
"Affettim."
"Barıştık mı ?"
"Barıştık."
"Cidden mi ?"
"Beş kardeş istiyor musun ?"
"Hayırrr." dediğim zaman ikimizde gülmeye başladık.

Araba durunca okulun önüne geldiğimizden babamı öptükten sonra arabadan inip içeri girdim. Bugün öğlen arasında bile dışarıya çıkmama kararı almıştım dün gece boş boş tavanı izlediğim sırada. Dışarı çıkmayacaktım çünkü onla karşılaşmak istemiyordum. Ona bir teşekkür borçluyum ve şuan buna hiç hazır değilim hemde hiç hazır değilim. Hızlı hızlı adımlarla sınıfa doğru çıktığımda başım önümde eğik yürüdüğümden birden bire birine çarptım. Çarpışmanın etkisiyle yere savrulduğumda eliyle kolumdan tutup düşmemi engellediği sırada ben içimden "Lütfen o olmasın. Allah'm lütfen lütfen lütfen.." diye dua ederken kulaklarım onun sesiyle doldu.
"Heyy burada mısın ?"
Yok neptündeyim de bu benim klonum gerizekalı diyesim geldi ama kendimi frenlemeyi başardım. Gözlerimi açıpta kafamı kaldırdığımda içimden "Ohh be." derken çattığım kaşlarım normal hallerini aldı. Çarptığım kişi Emir değildi. Emir değildi ama sürekli onun yanında gördüğüm çocuktu.
Bu arada Emir'in yanındaki çocuk nedir ya ? Çok uzun bir isim. Artık gerçek adını öğrenmeliydim. Hadi Irmak iş başına...

"Kusura bakma biraz dalgındım da."
"Sen şu yeni gelen kızsın değil mi,hani şu İzmir'den gelen ?"
"Evet ve yine evet."
"Yeni gelen kız sence de uzun bir isim değil mi ?"
Ünüm bayağı bi hızlı yayılmış ikinci günden hemde. Ayrıca bu çocuğun yöntemleri de çok kötü. Adımı öğrenmeye çalıştığı çok belli. Yalnız anlayamadığım İzmir'den geldiğimi bile biliyor ama adımı bilmiyor sizce de şüpheli değil mi ? Yeşil gözlerini gözlerime dikmiş cevap vermemi beklerken bende onu gözlemliyordum. Beyaz teni,biçimli dudakları ve yeşil hafiften de çekik gözleri vardı. Bunun yanında gayet de uzundu. 1.80 falan vardır herhalde diye düşünürken çocuk bir anda "Emir, heyy bekle geliyorum." diye bağırınca arkamı döndüğümde koridorun başında kaşları çatık bir şekilde duran Emir'i görmem bir oldu. Gözlerinden ateş fışkırıyordu resmen. Acaba neden diye düşünürken, o çocuk "Sonra konuşsak olur değil mi ?" diye sorduğunda gözlerimi Emir'den ayırmayarak daha doğrusu ayıramayarak ona benim bile zor duyduğum bir sesle "Olur." dedikten sonra yanımdan yıldırım hızıyla ayrılıp Emir'in yanına koştu. O ikisinin ardından bakar bir vaziyette dururken merdivenlerden Ayşegül'ün geldiğini gördüm. O da beni görmüş ve gülümsemişti. Birbirimize selam verip,günaydınlaştıktan sonra da sınıfa çıktık.

SIRILSIKLAM AŞK (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin