Jessie'den ayrıldıktan sonra eve geri döndüm. Bugün fazlasıyla yorulduğumdan dolayı odama çıkıp üzerimi değiştirdim ve yatağıma girdim. Tam uykuya dalıcakken telefonum çaldı. Hemen yatağımdan kalkıp arayana baktım. Bilinmedik numaraydı. Açmakla açmamak arasında gidip geliyordum. En sonunda dayanamayıp açtım.
- Alo, kimsiniz?
+ Merhaba Lara, ben Jason.
- Ah merhaba Jason. Nasılsın?
+ İyiyim sen?
- Bende iyiyim. Neden aradın?
+ Şey, müsaitsen cafeye gidelim mi? Diye sorucaktım.
- Ah, çok üzgünüm Jason ama bugün fazlasıyla yoruldum. Yarına sözüm olsun?
+ Olur. Yarın görüşürüz o zamansa.
- Görüşürüz.
Jason telefonu kapattıktan sonra yatağıma uzandım. Son zamanlarda neden bu çocuğa hiç hayır diyemiyorum ki ben? Of, onu kafamdan atmak için güzel bir uyku çekmem lazım.
...
Sabah uyandığımda üzerimi değiştirip aşağıya indim. Anneme bir arkadaşla cafeye gideceğimizi söyledim ve evden çıktım. Jason beni kapının önünde bekliyordu.
- Günaydın.
Bir şey demeden bana ön koltuğu açtı. Ben ön koltukta onun yanında oturmak istemediğimden dolayı tam arka kapıya yöneliyordum ki...
+ Ben senin şoförün değilim. Ön kapıya bin.
O kadar katı çıkmıştı ki sesi. Dün telefondaki Jason nerde bu nerde. Bende bir şey söylemeden öne geçtim. Gıcık. Ben demiştim size bu ukala diye. Şuna bak, bon sonon şoforon doğolom. Sinirim bozuldu sabah sabah onun yüzünden. Cafeye vardığımızda arabadan indiğim gibi onu beklemeden içeri geçtim ve bir masaya oturdum. Oda arkamdan gelip masaya oturdu. Sonra garson masamıza gelip.
+ Nasıl yardımcı olabilirim?
- Bana bir milkshake lütfen.
+ Bana da bir Nescafe.
İkimizde siparişlerimizi verdikten sonra sessizce oturduk. Bende o sessizliği fırsat bilip Jason'ı süzmeye başladım. Çok yakışıklı görünüyordu. Gülünce belli olan gamzeleri, kızdığında gerilen yüz hatları, siyah gözleri ve siyah saçlarıyla mükemmeldi. Onun böyle görünce nedense üzülmüştüm. Acaba ailesiyle mi sorunları vardı? İç sesimin daha fazla böyle konuşmasına izin vermedim ve sessizliği ilk bozan ben oldum.
- Nasılsın?
Cevap gelmeyince önüme döndüm. Sanırım çok kötü bir şey yapmıştım. Neden böyle bir hataya düştüm ki ben. Ben neden son zamanlarda böyle davranıyordum? Acaba bu olabilir mi? Aşk. Yok canım neden olsun ki? Dimi? Olamaz yani bence. Bir tedirgin olmaya başlamıştım. Nasıl olabilirdi? Neyse ki iç sesimle aramdaki savaşın bitmesine garsonun siparişleri getirmesi son verdirdi. Siparişlerimiz gelmişti ama Jason hala tek bir kelime etmemişti. Bende bir şey çaktırmadan içeceğimi içmeye başladım. O da benim yaptığımı yapıp içeceğini içmeye başladı. Bir süre içeceğimi içtikten sonra son yudumlarım olduğunu fark ettim. Son yudumlarımı aldıktan sonra içeceğimi bitti ve garsonu çağırıp kendi hesabımı ödedim ve cafenin çıkışına doğru ilerlemeye başladım. O sırada Jason
+ İstersen ben bırakabilirim seni?
Onun bana yaptığı gibi bende ona cevap vermedim.
+ Biliyorum bana kızgınsın ama hadi gel seni en azından evine bırakayım.
Yine cevap vermedim ve karşıdan geçen taksiyi durdurdum. Taksiye binip evin adresini verdim. Aptal işte, bakalım sen konuşupta sana cevap verilmemesi nasıl bir hismiş öğren. Eve vardığımda taksiciye parasını ödedim ve taksiden indim. Kapıyı annem açtı.
+ Ee, nasıldı bakalım görüşmeniz?
- İyiydi anne.
Anneme bir şey çaktırmamam lazımdı. Odama çıktığım gibi üstümü değiştirdim ve saate baktım. 9'a geliyordu. Sonra yatağıma oturup Jessie'yi aradım. İlk çalışta açtı.
+ Alo nasılsın canım? Tamda seni arıyacaktım.
- İyiyim canım. Sen?
+ İyi bende. Hani şu bizim Tom varya yarın o gelicekmiş.
- Aaa, çok sevindim.
Tom bizim küçüklük arkadaşımızdır. Babasının işi nedeniyle taşınmak zorunda kalmışlardı. Yarın gelmesi hepimiz için çok güzel olucak. Daha sonra Jessie'ye bugün olan herşeyi anlattım ve onunda yorumunu aldım. Telefonu kapadıktan sonra yatağıma bir güzel yayıldım ve bugün olanları düşündüm. Bugün bütün günüm onunla geçmişti ama aramızda hiçbir konuşma olmamıştı. Bugün çok yorulduğum için göz kapaklarımı erkenden kapattım. Güzel bir uyku gerekliydi benim için.
*JASON'UN AĞZINDAN*
Lara beni orda bırakıp gittikten sonra orda öylece kalakalmıştım. Ne büyük eşeklik yapmıştım ben ona böyle. İşlerimdeki aksaklıkları ona yansıtmıştım ve belliki kalbini çok kırmıştım. Bana cevap vermeden öylece taksiye binip gitmesi bende çok büyük bir etki yaratmıştı. Arabama atlayıp en yakın bara sürdüm. Bara vardığımda arabamdan inip doğruca içeri girdim ve bir yere geçtim. Bir kaç kadeh içtikten sonra kalktım. Çünkü normalde çok sarhoş olan bir insan değilim. Bu yüzden içsemde kafamı dağıtmam pek mümkün olmuyor. Arabaya atlayıp eve doğru sürdüm. Eve vardığımda kapıyı açıp direk odama çıktım ve üzerimi değiştirip yatağıma girdim. Bir süre bugün yaptığım şeyleri düşündüm ve fazla vakit kaybetmeden uykuya daldım.
*LARA'NIN AĞZINDAN*
Sabah uyandığımda mutfaktan sesler geliyordu. Saate baktığımda 11'di. Üstümde pijamalarımla mutfağa indim ve karşımda o Tom. Koşarak boynuna atladım ne kadarda özlemiştim onu. Benden 2 yaş büyüktü.
+ Nasılsın bakalım ufaklık?
- İyidir sen. Bakıyorum hala ufaklık lafından vazgeçmemişiz.
+ Ya, ne sadın yıllar ilerledikçe laflarımızda mı değişicek?
- Yok, canım.
+ Ee, söyle bakalım ne var ne yok?
- Ne olsun be. Sen ne kadar kalcan onu söyle.
+ Bir ay kadar başındayım ufaklık.
- Daha iyi işte.
Tomla abuk subuk konuşmalarımızdan biride bittikten sonra ikimizde kahvaltı masasına oturduk. Biz birbirimizi küçüklükten beri severdik. Ben onu abim gibi görürdüm o da beni kardeşi gibi. İkimizinde kahvaltısı bittikten sonra ben odama çıkıp üzerimi değiştirdim ve Tomla birlikte dışarı çıktık. Jessie'ye sürpriz yapıcaktık. Jessielerin evinin önüne varınca kapıyı çaldık. İkinci tıklatışta açtı. Tom'u görünce birden çığlık attı ve Tom'un boynuna atladı. Geleceğini biliyordu ama bu kadar tepki vermesi biraz garip oldu demicem çünkü oda Tom'u en az benim kadar çok seviyor. Jessie bizi içeri davet ettikten sonra ikimize de ne çiceğimizi sordum. İkimizde Nescafe diyince oda yapmaya gitti. O sırada Jessie'nin annesi geldi.
+ Nasılsınız canlarım?
- İyiyiz Lily anne sen nasılsın?
+ Bende iyiyim canlarım ben bir markete gidip gelicem. Görüşürüz.
- Görüşürüz. Lily anne.
Küçüklüğümüzden beri Lily anne diye hitap ederiz ona. Çünkü o kendisine öyle hitap etmemiz gerektiğini söylemişti. Lily anne gittikten sonra Jessie elinde Nescafelerle içeri girdi. Nescafelerimizi içerken bir yandan da havadan sudan konuşuyorduk. Tom eğer buradaki işi uzarsa birkaç ay daha kalabilirmiş. Biz Jessie'le bu habere üzülsek mi sevinsek mi bilemedik. Çünkü burada kalırsa bizimle daha fazla vakit geçirmiş olur ama bir yandan da işleri uzadığı için yorulurdu. Bir saat boyunca Jessieler'de oturduktan sonra kalktık. Tomla yolda yürürken telefonuma mesaj geldi.
Gönderen: BİLİNMEYEN
Akşam müsaitsen bir yere gidip bir şeyler içelim mi?
Gönderilen: BİLİNMEYEN
Müsait değilim. Sağ ol.
Kimdi ki acaba? Acaba Jason mı? Akşama hiçbir yere gidicek halim yok. Daha sonra telefonuma tekrardan mesaj geldi.
Gönderen: BİLİNMEYEN
Başka zaman olur mu?
Gönderen: BİLİNMEYEN
İstemez.
Cevabımı da verdikten sonra telefonumu kapadım ve çantama koydum. Tomla eve vardığımızda saat 8'e geliyordu. Ben de o gün çok yorulduğumdan dolayı erkenden odama çıkıp uyudum.TOM