- Ben sadece çok güzel bir akşam geçirdiğimizi söyleyecektim.
+ Ben de çok sağ ol.
- Ne demek!!
Kapıyı açıp eve girdim. Annem koltukta oturmuş dizi izliyordu.
- Nasıl geçti gezmeniz?
+ İyiydi.
- Seni getiren çocuk kimdi?
+ O mu? Hani varya Jason o.
- Hmm. Tamam iyi.
+ Ben yarın için çantamı hazırlamaya gidiyorum.
- Tamam kuşum.
Anneme öpücük attıktan sonra yukarı odama çıktım. Yarın okul başlıyordu o yüzden çantamı hazırlamalıydım.... Çantamı hazırladıktan sonra pijamalarımı giydim ve yatağa geçtim. Yarın erken kalmak için erkenden yatmam gerekiyordu.
Sabah
Sabah alarmın sesiyle uyandım ve kalkıp dişlerimi fırçaladım. Hızlıca okul kıyafetlerimi giyip çantamı aldım ve okula doğru yola çıktım. Okula giderken etek giyenlerden değildim. Pantolon giymeyi onun yerine tercih ederim. Okula vardığımda ise hemen sınıfıma girdim 12B. Jessieyle aynı sınıftaydık. İkimizde sözelciyiz. Matematikte çok kötü sayılmam amann işte neyse çok konuştum. Sınıfa girip direk yerime yani arka sıraya oturdum. Kapıdan biri içeriye girdi. Siyah saçlı mavi gözlü biriydi. Okul tişörtü yerine kendi tişörtlerinden bir tanesini giymişti. Altına da siyah bir pantolon. Oldukça yakışıklıydı. Bütün kızların-ben de dahil- ona baktığına yemin edebilirdim. O ismini bilmediğim erkek ne yaptı peki? Gelip yanıma
- Otura bilir miyim. Diye sordu.
+ Tabi buyur.
Deyip kenara kaydım. Aslında yanımda Jessie oturuyordu ama şimdi onuda kıramazdım.
- Selam
+ Selam
- Adın nedir?
Bana adımı sordu. ADIMI.
+ Lara seninkisi?
- Imm. Lara çok güzel bir isimmiş. Benimkide Edward.
+ T-teşekkürler Edward.
Ne oluyor bana birden bire kekelemeler. Hayatım boyunca bir kere bile kekelememiş insanım ben. O da benim kekelememe sadece sırıtarak cevap verdi. Sınıfa hoca girince hep beraber ayağa kalktık. İçimden hocaya bin kere teşekkür ettim beni bu durumdan kurtardığı için. Ve bahse varım şu anda yanaklarım kırmızıdır çünkü yandıklarını hissedebiliyorum. Hoca oturmamızı söylediğinde hep beraber yerlerimize oturduk ve ben yüzümü görmemesi için direniyordum. Bu dersi önemsemediğim için başımı masaya yasladım ve gözlerimi kapattım... Tanıdık bir ses
- Lara hadi uyan ders bitti.
Edward. Bir hızla gözlerimi açtım ve ona döndüm.
- Bütün ders boyunca uyudun. Zil çaldı uyandırayım dedim hemde...
+ Hemde?
- Beraber kantine inip bir şeyler yeriz diye düşündüm.
+ Olur.
Edwardla beraber kantine indik. Ben ona paramı vermeye çalışsamda almadı ve bunun ondan bana bir hediye olmasını istediğini söyledi. Tostlarla beraber sınıfa çıkarken bilin bakalım kiminle karşılaştım. JASON! Her gittiğim yerde onu görmek zorunda mıydım? Her seferinde karşılaşıyorduk.
- Selam Lara.
+ Selam.
Yanından tam geçecekken kolumdan tutup beni kendine çekti. Ne olduğunu anlayamamıştım.
- Ne yapıyorsun sen be!!
Diye bağırdım daha doğrusu cırladım.
+ Bir sorun mu var Lara?
- Yok Edward sadece bir arkadaş.
+ Merhaba ben Jason.
Edward'ta elini uzatıp
- Ben de Edward. Lara seni şurada bekliyor olcağım.
Deyip gülümseyerek yanımdan gitti.
+ Beni arkadaşla tanıştırmayacaksın zannetim.
- Senin gibi gereksiz biriyle tanışmasını istemiyordum.
+ Ayıp oluyor ama.
- Olursa olsun bıktım artık. Beni istediğin gibi kolumdan tutup bir yerlere sürükleyemezsin. Seni ilk gördüğüm andan beri senden nefret ediyorum ve artık peşimi bırakmanı istiyorum.
Çok mu ağır konuştum acaba? Hayır ne ağırı az bile ettin.
+ Tamam o zamansa sen isteyene kadar karşına çıkmayacağım.
Çok kırmıştım onu tam gidecekken bende onun bana yaptığı gibi kolundan tuttum ve kendime çevirdim. Tabi o da bana yardım etmişti yoksa ben böyle bir şeyi yapamazdım. Bana döndüğü gibi sarılıp
- Özür dilerim öyle demek istememiştim.
+ Önemli değil.
Deyip o da bana sarıldı. Ama ben direk kollarından çıkıp
- Görüşürüz.
+ Görüşürüz.
Koşarak Edward'ın yanına gittim. Beraber merdivenlerden çıkarken
- Sevgilin mi?
+ Ne? Hayır sadece bir arkadaş.
- Hımm tamam sadece sarılınca bir an öyle zannettim.
Sınıfa çıkınca sıralarımıza oturduk ve tostlarımızı bitirdik. Zaten o sırada zil çaldı ve hoca sınıfa girdi. Hep beraber ayağa kalktık ve hocayı selamladık ve yerlerimize oturduk... Sonunda kurtarıcı zilim çaldı ve okul bitti. Edward
- Akşam yemeğe çıkalım mı?
+ Olur.
Edwardla vedalaştıktan sonra evin yolunu tuttum ve yürümeye başladım. Eve vardığımda kapıyı annem açtı.
- Nasılsın sultanım?
+ İyiyim kuşum sen?
- İyi bende.
+ Günün nasıldı?
- İyi. Hazırlanmam lazım annem odama çıkıyorum ben.
+ Nereye?
- Bir arkadaşla yemeğe çıkacağız.
+ Tamam kuşum.
Odama çıktım ve altıma siyah bir pantolon ve üzerime beyaz bol göbeği açık bir tişört giydim. Saçlarımı saldım ve kirpiklerime mascara sürdüm. Şahane olmuştum. Saate baktığımda altıya geliyordu. Cüzdanım ve telefonumu alıp aşağıya indim ve Edward'a mesaj attım. Ben beyaz converslerimi giyerken o çoktan gelmişti bile. Annemi yanaklarından öptüm ve arabaya bindim.
- Selam.
+ Selam.
Edward gideceğimiz yere doğru sürmeye başladı. Bir on-on beş dakika sonra vardık. Burası gerçekten çok tatlı bir restauranttı. Beraber içeri girdik ve bir masaya oturduk. Garson gelip ne istediğimiz sordu ve siparişlerimizi verdikten sonra gitti. Edwardla oturup yiyecekleri beklemeye başladık. Yemeklerimiz gelene kadar hiç konuşmamıştık. Yemeklerim bittikten sonra beraber lunaparka gitme kararı almıştık. Buraya en son geldiğimde Jasonla beraberdim. O neden aklıma geldi ki şimdi benim?