Gözlerini gözlerime kilitledi. Kahvenin en güzel tonunu taşıyan gözleri bana en güzel haliyle bakıyordu. Keskin yüz hatları onun en dikkat çekici yanıydı. Ama ben bu özelliklerinden dolayı sevmiyordum onu, bunlar geçiciydi. Ben onu Rabb'imin rızası için seviyordum. Benim için en hayırlısı olduğu için, kalbinin güzelliği için seviyordum. Bizi biz yapanda buydu. Birbirimizi Rabb'imizin rızası için seviyorduk.
"Bir ömür boyu gözlerine bakarak yaşayabilirim." derken sesi buğulu çıkmıştı.
"İnşAllah." deyip gülümsedim bende.
"Seni hiçbir zaman bilerek üzmek asla istemedim, biliyorsun bunu değil mi?"
"Biliyorum tabiki. Sen benim her zaman dualarımda oldun, ve olmaya da devam edeceksin."
"Bir daha üzmeyeceğim seni, söz." dedi ve alnımdan öptü.
Gülümsedikten sonra konuşmaya başladım.
"Benim eczaneye gitmem gerekiyor, geç kalacağım yoksa." deyip kıkırdadım. Yukarı çıkmak için ayaklandım. Mavi ayıcıklı pijamalarıma karşı hep bir haz duymuşumdur. Üzülerek pijamaları çıkarıp pantolonumu giydim. Üzerime de cilbabımı geçirip, başörtümü taktım. Siyah bir kuğu gibi giyinmiştim. Evet evet, kendime bu ismi vermiştim.
Aşağı indiğimde Berat kahvaltı masasını topluyordu.
"Ben çıkıyorum, çıkışta annemlere uğrayacağım beni merak etme." dedim masanın üzerinden eşyalarımı alırken.
"Tamam canım, ben de birazdan holdinge gideceğim. Kesin çok fazla iş birikmiştir." deyip yüzünü buruşturdu.
"Allah iş rastlığı versin inşAllah." Yanağına da bir öpücük kondurup dışarı çıktım. Arabaya bindiğimde bir ilahi açtım. Olan biteni düşünmeye başladım. Herşey çok hızlı gelişmişti. Ama ben bunun Allah'ın yardımı olduğunu düşünüyorum, herşey Allah'ın yardımıyla olmuyormuydu zaten?
Düşüncelerimle boğuşurken eczaneye gelmiştim. Beril erken gelip açmıştı dükkanı.
"Hayırlı sabahlar kuzum!" diyerek içeri girdim.
"Hayırlı sabahlar bitanem, çok mutlusun bakıyorum da?" Daha kimseye barıştığımızı söylememiştim.
"Dualarım kabul oldu Beril! Berat o illeti bırakıyor!" Adını ağzıma almaya bile utanıyordum.
"Ciddi misin sen!? Ya bu çok güzel bir haber!" Sarılıp mutluluk dansımızı yaptık.
"Anlatsana bir neler oldu?"
Özür dilediği geceden başlayıp bu sabaha kadar anlattım olan biteni. Gözlerinden mutluluk fışkırıyordu. Beril her zaman benim yanımda olmuştu. Ağlasam, gülsem, kızsam... Beni hiçbir zaman yalnız bırakmamıştı. Asla kaybetmek istemediğim insanlardandı o.
"Rabb'im daim etsin inşAllah, çok mutlu oldum senin adına kuzum."
"Sağolasın, inşAllah."
Normal bir iş gününüde atlatıp annemin evinin yolunu tuttum, özlemiştim onuda. Oda bilmiyordu barıştığımızı ama eminim çok mutlu olacaktı.
Kapıyı çalıp açmasını bekledim.
"Kim o!?"
"Benim anneciğim!"
"Hoşgeldin kızım, gir içeri."
İçeri geçip üzerimi çıkardım ve sarıldım biriciğime.
"Mutlu gördüm seni, böyle devam etsin mutluluğun inşAllah."
"Annem, Berat özür diledi ve illeti bırakacağını söyledi."
Onada en başından başlayarak güzel bir özet geçtim. Mutluluktan ağlamaya başlamıştı, dayanamadım ben de ağlamaya başladım.
"Bak gördün mü duydu sesimizi Rabb'im. Gelip özür dileyeceğini söylemiştim sana." dedi ve sarıldı.
Bu acıya en çok onun için dayanmıştım, bir evlat acısını daha kaldıramazdı, hem de ardından baba demeye utandığım o adam onu terketmişken. Evet 2 sene önce abimi kaybetmiştik, ve sonrasında da o adam ikimizide terketmişti. Benden başka kimsesi yok annemin, banada birşey olsa kahrından dayanamazdı, bunu çok iyi biliyorum.
"Mis gibide börek yapmıştım, senin nasibinmiş. Gel otur hadi masaya."
"Tamam annem."
"Sen ye. Bir kutuya da Berat'a koyacağım böreklerden."
Ağzım dolu olduğu için bir şey diyemeden mutfağa gitti. Geldiğinde böreklerin olduğu dondurma kabını çantama koydu. Börekleri bitirdiğim de tabağı alıp mutfağa götürdüm. Bir Türk kahvesi yaparak anneme götürdüm. Karşısındaki koltuğa oturup, kahvemi yudumladım.
"2. seans ne zaman olacakmış?"
"Perşembe günüymüş annem."
"İşe başladı mı tekrardan peki?"
"Evet, bugün gitti holdinge."
"İyi iyi, çabuk atlacaktır Allah'ın izniyle."
"İnşAllah."
Kahveler bittiğinde fincanları mutfağa götürüp duruladım. Saate baktığımda yediyi çoktan geçmiş ve hava kararmıştı.
"Ben artık gideyim annem, kendine iyi bak. Allah'a emanet ol." deyip yanağına bir öpücük kondurdum.
"Tamam kuzum, sizde Allah'a emanet olun."
Ayakkabılarımı giyip kapıyı örttüm. Bugün herşey yolunda gitmişti, şükürler olsun ki. Bismillah çekerek arabaya bindim, derin bir nefes çektim. Huzurluydum, en azından vicdanım sızlamıyordu.
Eve geldiğimde mutfağın ışıkları açıktı.
"Berat! Ben geldim!" dedim anahtarları masanın üzerine bırakırken.
"Berat!" Cevap vermiyordu. Mutfağa yavaş adımlarla ilerledim. Birşey mi olmuştu acaba? İçimi bir korku sardığında derin bir nefes aldım ve içeri girdim.
Heyecanlı bir yerde bırakayım dedim. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Vote'larınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin! Kendinize iyi bakın, hayırlı günler!😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennette İnecek Var!
General Fiction'Sabrın sonu selamettir.' demiş atalarımız. Gerçekten selametmiydi Defne'nin sabrının sonu? Bu imtihandan alnının akıyla çıkabilecekmiydi? Herşeye rağmen mutluluğuna ulaşabilecek mi? Harama karışmadan cennete gidebilecekmiydi? Bunları hepberaber gö...