Cennette İnecek Var~6. Bölüm

86 17 4
                                    

Gözlerimi araladığımda hiç sevmediğim bir kokuyla karşı karşıya geldim. Bana kötü anıları tekrardan yaşatan bu koku...

"Uyanıyor!" diye bağıran sesi çıkarmıştım. Beril'di bu. Neden uyanmayacaktım ki?

"Annem, aç hadi gözlerini, konuş bizimle." dedi annem endişeli ve ağlamaklı ses tonuyla.

"Anne, gel biraz otur, kontrollerini yapsınlar." Berat'ı tanımamak benim için ne mümkün.

"Hanımefendi, bir dakika. Kontrollerini yapmamız gerekiyor." diyen sesi tanımıyordum, ama kadındı. Doktordu herhalde.

Gözlerime ve kulaklarıma bakıp elindeki kağıda birşeyler yazdı.

Zoraki bir halde konuşmaya çalıştım.

"Noldu bana?" Sadece bu iki kelimeyi kullandığımda bile çeneme bir ağrı saplanmıştı. Göğüsümün etrafındaki acıyı düşünmek bile istemiyordum.

"Evinizde bıçaklı bir saldırıya maruz kalmışsınız, kalbinizi sıyırıp geçen bir bıçak yaranız var. Bu yüzden 6 saatlik riskli bir ameliyata girdiniz ve çıktığınızdan beri yani dünden beri uyuyordunuz." derken annemin ağladığını, Beril ve Berat'ın onu sakinleştirmeye çalıştığını duydum. Ayrıca bu kadar saattir uyuyormuydum? Hiçbirşey hissetmememde bunun cabasıydı.

Doktor gittikten sonra annem lavaboya gitmek istedi. Beril koluna girerek ağır adımlarla götürdü.

Berat yanıma gelip elimi tuttuğunda yavaşça kafamı ona doğru çevirdim.

"İyi olacaksın Allah'ın izniyle."

"Hırsız yakalandı mı?"

"Hayır, daha arıyorlar. Ama uyandığına göre, polisler gelip robot resim isteyeceklerdir."

"Sen mi buldun beni?"

"Evet ama o anı aklıma getirmek istemiyorum." deyip yüzünü sıvazladı ve elini saçından geçirdi. Koyu kahve saçları dağılıp yüzüne düştü. Başını öne eğerek yere bakmaya başladı.

"O adamı sen zannederek girmiştim mutfağa, gerisini hatırlayamıyorum."

"Tamam canım, senin bir suçun yok, şimdi dinlen. Toparla kendini." deyip alnımdan öptü.

Kendimi bitkin hissettiğim için hayır diyemedim. Acılarımdan uyuyamıyordum ama dinlenmek istiyordum. Gözlerim kendiliğinden kapandığında düşüncelerimde boğulmaya başladım yine.

O adam niye bizim evimizdeydi? Hırsızdı sanırım ve beni görünce paniklemişti. O kadar Berat diye seslenmeme rağmen duymamışmıydı beni?

Bıçak kalbime çok yakın bir yere saplanmış, Allah korumuş ki uyanabildim. Şu halime şükretmeliyim. Kalbime çok yakın bir yerden bıçak yarası alıp, 6 saatlik bir ameliyatta kaldıktan sonra yaklaşık 18 saat sonra uyanabildim. Şükürler olsun. Uyanamayabilirdim değilmi?

Odadan sesler gelmeye başladığında gözlerimi açtım yavaşça. Ağrılarımın hafifleyip biraz daha kendime gelmeye başladığıma mutlu olmuştum.

Yatakta kendimi zorlayarak biraz daha doğrulmaya çalıştım.

"Dur kuzum, yatağı doğrultalım. Kıpırdama sen." diyen Beril'e kafamı aşağı yukarı sallayarak cevap verdim.

Yavaş bir şekilde yatak yukarı doğru çıkmaya başladı. Böyle çok daha iyiydi. En azından odadakilerin yüzü görünüyordu. Annem koltukta uyuyakalmış, Berat telefonu çaldığı için dışarı çıkmak zorunda kalmıştı. Onun telefonun sesine kalkmıştım zaten, ama sorun değildi, yatmak istemiyordum çünkü.

"Annem hiç uyumadımı?"

"Uyanırsın veya birşey olur diye dünden beri ne uyudu, ne de odadan ayrıldı. Allah onu başından eksik etmesin." dedi yüzündeki hüznü belli etmemeye çalışarak.
12 yaşında kaybetmişti annesini. Onun özlemi vardı hep içinde.

"Benim annem senin annen, Allah onu başımızdan eksik etmesin." dedim elimi elinin üstüne koyarak.

Gülümsedi. O güzel yüzüne sadece gülümsemek yakışıyordu. Ne ağlamak, ne üzülmek, sadece gülümsemek...

Berat içeri girip yanımda ki sandalyeye oturdu. Ne olmuştu acaba?

"Birşey mi olmuş?"

"Yok hayır, akasya şirketiyle beraber bir toplantımız vardı. Onu iptal ettirdim."

"Keşke iptal ettirmeseydin, iyiyim ben şuan."

"Hiçbir şey senden önemli değil. Burada kalıyorum." dedi emin bir sesle. Ne desem gitmeyecekti, daha fazla ısrar etmeden gülümsedim sadece.

"Ne zaman taburcu olacağım ben? Bir sürü namaz kaçtı."

"3-4 gün daha burdaymışsın. Doktor haklı bence de, bir çizik veya zehirlenme falan değil ki sonuçta bu. Kalbine bu kadar yakından bıçak yarası almışken hemen çıkmayı mı planlıyorsun?" deyip güldü Beril.

"Ama ne bileyim? İnsanın başına gelince öyle olmuyormuş." dedim sıkılgan bir sesle.

"Ben sana biraz yemek getireyim, acıkmışsındır sen. 2 gündür yemiyorsun birşey." dedi Berat sandalyeden kalkıp.

"Acıktım vallahi, ne yalan söyleyeyim."

Berat odadan çıktığında konuşmaya başladım.

"Evde bir kayıp varmıymış?"

"Çekmecede altınlarınız varmış, onları almış diye biliyorum sadece."

"Hadi ya. Berat'a demiştim bankaya yatıralım diye ama dinlemedi ki."

"Olsun kuzum, en azından sen şuan iyisin."

"Ayrıca mutfakta ne arıyordu anlamadım, altın çatal falan mı acaba?" Beril küçük çaplı bir kahkaha atınca annem kıpırdandı ama tekrar daldı. İşaret parmağını dudağına götürüp sessizlik işaretini yaptı kıkırdayarak.

Berat içeri elinde koca bir tepsi ile girdi. Açız dedikte hepsinide yiyebilecek kadar değil ki.

"Hepsini nasıl yiyeceğim ben bunların ama."

"Olsun olsun, beslenmen gerek. Vitamin al biraz." dedi ağzıma turşuyu doluştururken. Ekşi olduğu için biran yüzümü ekşittim. Çenemin ağrısı geçmişti, bu yüzden rahatlıkla yiyebilmenin ve konuşabilmenin tadını çıkarttım. Biraz çorba, biraz makarna, biraz da ıspanak.. Haftalık yiyeceğim şeyleri bir günde yemiştim. Gelsin kilolar.

Tepsidekiler bitince bir ağırlık çökmüştü üzerime. Uyumak istiyordum, ama rahat bırakırlar mı? Polisler kapıyı tıklatıp içeri girdi.

"Merhaba, sanığın eşgali için robot resim çizdirmeniz gerekiyor. Merak etmeyin çok fazla oyalamayacağız. Kerim, hanımefendiden eşgali al."

"Başüstüne."

Beril yerinden kalkıp polis çocuğun oturmasına izin verdi.

"Yüzünde maske olduğu için pek birşey göremedim o yüzden. Sadece gözleri ve kaşları görünüyordu. Kaşları hafif kalın gibiydi. Üzerinde kahverengi deri bir mont vardı. Eline yine deri bir eldiven takmıştı. Bu kadarını hatırlıyorum." Anlattıklarıma göre bir yaptı, ve dosya tutucuyu kapattı.

"Tamam, teşekkürler. Sizide yorduk, kusura bakmayın."

"Önemli değil." dedim ve çıkıp gittiler. Üzerime çöken ağırlığa yenik düşerek gözlerimi kapattım. Daha iyi olmalıydım, annem, Beril ve Berat için...

Selâmünaleyküm! Hatırladığınız üzere diğer bölümü heyecanlı bir yerde bırakmıştım. Merak eden arkadaşlarıma buradan selamlarımı iletiyorum.:) Lütfen yazım tarzımda veya başka birşey de bir hatam varsa yorumlarda belirtin. Vote vermeyi eksik etmeyin nolursunuz, çünkü ben bunlardan güç alarak yazıyorum hikayemi. Umarım beni anlayışla karşılarsınız. Allah'a emanet olun!:)

Cennette İnecek Var!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin