5.Bölüm

1K 68 14
                                    

O sırada Andrew kolumdan çekti ve kendine yaklaştırdı. Benjamin Daniel’in kıyafetinden tutup Daniel’i havaya kaldırdı.

"Ne yapıyorsunuz?” diye tısladım.

 Sinirle Andrew‘i ittirdim. Sonra Benjamin’in elinden Daniel’i aldım. “ Uzaklaş buradan Daniel” diye tısladım. “Hayır” “Git” diye bağırdım. Daniel söylenerek giderken Benjamin’e vurmaya başladım.

 Her vuruşumda düşmemek için direniyor ve geriye ilerliyordu. “Ne yaptığının farkında mısın sen? Arkadaş olduğumuzu sanma diyen sen değil miydin? Beni oynatıp sırtınızı dönen siz değil miydiniz? Arkanızı dönüp gittiğinizde benim ne halde olduğumu farkettmediniz bile. Şimdi karşıma geçmiş beni düşünüyormuş gibi davranma. Davranmayın.”

Beklemediği anda ona sertçe vurdum ve duvara çarptı. “ Karışma hayatıma anladın mı. Çık git gelme, bakma, izleme ve takip etme. Anladın mı k-kırıyorsun beni. Hepiniz. Yalnız kalmaktan bıktım. Bırakın bari de arkadaşım var diye sevinmeyeyim. A-anladınız mı.” Yere çöktüm ve ağlamaya başladım.

Herkes beni bırakmıyor muydu zaten? Yalnız değil miydim hep? Annem, babam bile yanımda değildi. Hatta kardeşim bile sırtını döndü bana.

 Frank omzuma dokundu. Hemen ittirdim ve ayağa kalktım. Andrew ve Benjamin şaşkınlıkla bana bakıyorlardı. “Acımayın bana. Anladınız mı? İstemiyorum. Hiç birinizi istemiyorum.”

 Koşarak evin yolunu tuttum. Eve girdim. Hızlıca yukarı çıktım. Ben nasıl olurda onları bu kadar önemserim. Özellikle Benjamin. Neden bu kadar çok acı çekiyrodum. Yalnız kalmaya neden alışamıyordum.

Eşyalarımı banyoya koydum ve banyoya girdim. En sıcağa getirdim. Yanmak, haşlanmak istiyordum. Buz gibi olan bedenim ısınsın istiyorum. Ama ısınmıyor. Anne, baba keşke yanımda olsanız. Yardım etseniz, akıl verseniz. Lütfen. Anne lütfen. Baba lütfen. Lütfen yardım edin bana. Ölüyorum. Yaşayamıyorum. Canım yanıyor. Anne canım çok yanıyor. Duyuyor musun sesimi? Yardım et anne. Ne olursun yardım et. Kurtar beni bu yalnızlıktan. Dinle beni. Dinlemesen de olur. Sadece sarıl bana. Lütfen. Baba canım çok yanıyor. Duyuyor musun sesimi? Yardım et baba. Ne olursun. Sarıl bana. " Kim üzdü seni söyle alayım canlarını birtanem" de. Güven dolu kollarının arasında hıçkırıklarla ağlarken şevkatle bak bana. "Söz veriyorum. Seni ağlatanları ağlatacağım" de kararlılıkla. "Hayır sen sadece sarıl bana" diyeyim. Sadece sarıl bana. Lütfen.

Hızlıca banyodan çıktım. İç çamaşırlarımı giydim. Saçımı taradım. O sırada banyonun kapısı açıl- Benjamin. Onun bursa ne işi var. Üstelik etim tamamen kırmızı olmuş bir haldeyken. Yüzümü ifadesizleştirdim. “Ne var. Daha da mı kırmak istiyorsun beni? Beni üzmek gibi bir hobi mi edindin? Beni üzmek hoşuna mı gidiyor?”

 Benjamin’e doğru döndüm ve hey nerde bu. O sırada arkamdan bir- Benjamin sarıldı. İyice şaşırtıyor bu beni. Kafasını boynuma gömdü. Onun orda ki varlığını bilmek. Beni mutlu ediyor. Aynı zamanda midemi bulandırıp beni heyecanlandırıyor. Aman tanrım. Sanırım ben. Yok canım. Ben Benjamin’e aşık mı olmuştum. O yüzden mi sözleri canımı çok yakıyordu?

 Beni kendine çevirdi ve alnını alnıma yasladı. Tam ağzını açtı ki karnım guruldadı. “Birileri acıkmış” dedi gülerek. Rezillik ya. Daha fazla rezil olabilir miyim yani. “ Hadi gel bir şeyler yiyelim” dedim.

Kapıya uzandığım sırada Benjamin’in peşimden gelmediğini fark ettim. “Grace, sanırım bazı şeyleri giymeyi unuttun” dedi Benjamin gülerek. Aman tanrım. Hayır ya. Daha fazla rezil olabilir miyim demiştim ya. Oldum. Sakince “ Haklısın” dedim ve uzun tişörtümü üzerime geçirdim. “ Evet şimdi gidebiliriz” dedi Benjamin. Kapıyı açıp elini uzattı “Önden lütfen.” dedi. “Teşekkürler” diye mırıldandım.

Merdivenlerden aşağı indim. Evde kimse yoktu. Mutfağa gittim. Buzdolabının üzerinde bir not buldum. “ Bardaklarınızı hazırladım. Kardeşinle ikimiz diğer evdeyiz. Biraz kibar ol ve gülümse. Başarılar.

                       —Büyükannen “

Acaba büyükannem de büyücü mü? Buzdolabını açtım. Of nasılda güzel gözüküyor. Kokusu da mis.

Bardakları salona götürdüm. Benjamin koltuğa yayılmış etrafına bakıyordu. “Beğendin mi?” diye gülümseyerek sorduğumda bana döndü. “Evet, bizim ev kadar olmasa da” dedi gülümseyerek. “Egoist” dedim kahkaha atarak ve içecekleri orta sehpaya yerleştirdim.

İki büyük yudum aldığımda Benjamin bir küçük yudum aldı. “Bak ben ıh nasıl başlanır bilemiyorum” diye mırıldandı. “İçinden gelenleri söyle” dedim. “Aslında seninle arkadaş değiliz dememin sebebi senin çok güçlü olman. Sana zarar gelmesinden korktum. Eğer bizimle takılırsan sana zarar gelir diye düşünüyordum. Ama öyle olmadığını farkettim. Peşinden gelmemin sebebi senden özür dilemekti. Ama sen bugün sabah o kadar çok odaklanmıştın ki benim konuşmama izin vermedin. Ben çok özür dilerim Grace. ” Kollarını bana uzattı. Ona sarıldım. Biliyordum. En başından beri benden özür dilese anında onu affetteceğimi biliyordum. İhtiyacım olan güven kokan kollar Benjamin'e aitti. Ona sarılmak iyice uykumu getirmişti. Mayışmış bir şekilde mırıldanarak gözlerimi kapattım.

Özür dilerim. Fazla gecikti. Sınav haftasından hemen önce yayınlamak istedim. 4. bölüm 79 okuma almış. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Daha önceki bölümlerde 50 bile zor alıyordu. Çok teşkkürler okuyan vote veren herkese :D :D :D <3  Dış bağlantılar bölümünde tatlı bir gifimiz var bu arada

Melez VampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin