Güneş ufukta durmuş kırmızı kızıl rengi ile beni selamlıyordu.Yatağımda doğrulup kollarımı iki yana açarak gerindim.
Üzerimdeki beyaz yorganı çekip okul için hazırlanmaya başladım.
Okul benim için şu an en son sorumluluğumdu ancak olan biteni kimsenin anlamaması için günlük hayatıma devam edecektim.
Gözaltlarım yaşadığım şeylerden dolayı kızarmış ve hafiften morarmıştı.
Fondoten ile gözaltlarımı kapattıktan sonra evden çıkıp okuluma yürümeye başladım.
Etrafımda olup bitenler bana o kadar çok garip geliyordu ki. Sanki bi kabusun içinde tıkılı kalmıştım. Aslında gerçekten de bi kabusun içinde tıkılı kalmıştım.
Uyurken yaşadığım şeyler vücudumu çok etkiliyordu. Pek fazla şey yapmasam bile sanki sırtımda yük taşıyor gibi hissediyordum.Dersimin olduğu sınıfa geldiğimde birden başım dönmeye başladı. İlk başta pek bi etkilemese de biraz yürüdüğüm de şiddetlendi.
O kadar çok dönüyordu ki yer sanki ayaklarımın altından kayıyor gibi hissediyordum.
Dizlerimin üzerine çöküp başımı tuttum. Etraftaki sesler bana büyük bi çınlama olarak geri dönüyordu. Herkes başıma toplanmıştı ve ben ortada acı içinde kıvranıyordum.
Bedenim bu şeye daha fazla dayanamadı. Olduğum yerde gözlerimi kapatıp bayılmayı bekledim.
Büyük ihtimalle Elsa beni çağırıyordu. Neden bilmiyorum ama önemli bir şey olmalıydı. Bana gitmeden önce beni çağırmak için böyle bir yöntem uygulayacağını söylemişti. Bu kadar acı verici olduğunu bilmediğim için de kabul etmiştim malesef.
Bu tempoya ayak uydurmak düşündüğümden çok daha zor olacaktı. Normal hayatımı feda etmek zorundayım. En azından bir süreliğine.
En sonunda acım dinmişti ve bu dünyadan kopmuş bi şekilde karanlık bi boşlukta aşağı düşüyormuş gibi hissediyordum.
Sırtım sert bi zemine çarptığında gözlerimi hızla açıp olduğum yerde doğruldum.
Ağaçların sık ve uzun olduğu bir ormandaydım.
Her yerim çamura bulanmıştı. Galiba yağmur yağmıştı.
Ayağa kalkıp yürümeye başladım.
Burası Kabus ormanı olmalıydı ve Elsa'nın dediğine göre burdaki ağaçlar bizim korkularımızı kullanarak beyaz taşın olduğu o ağaca ulaşmamızı engelliyordu.
Her şeye hazırlıklı olamam lazımdı. Gördüğüm her şey halüsinasyondu ve bunu kendime hatırlata hatırlata ilerliyordum.
O ağaca yaklaşdığım zaman halüsinasyonlar artacak ve ben bu şekilde anlayacaktım.
Şu ana kadar hiç bir şey olmamıştı.
Boş boş ormanda dolaşırken Elsa'nın neden beni çağırdığını merak ediyordum. Kendisi ortaklıklar da yoktu. Büyük ihtimalle bir an önce ilk taşı bulmamı istiyordu.
Derin bi nefes alıp çamura bata çıka ilerlemeye devam ettim.
Yakınlarda bir yerde konuşma seslerini duyunca olduğum yerde durdum.
Bu sesler çok tanıdık geliyordu.
Olduğum yerde durmuş kim olduğunu anlamaya çalıştığım kişilerin ne konuştuklarını dinliyordum.
Anladığım tek şey birbirine girmiş kelimelerdi.
Korkmaya başlamıştım ve nedense başıma kötü bir şeyin geleceğini hissediyordum.
Hemen kolyemi sımsıkı tutup Sally ' nin gelmesini bekledim.
Önümde belirdiği zaman yüzünü buruşturup "Bu halin ne ?" dedi.
"Halimi boş ver ileride birileri var. Kim bakar mısın ?"
Kafasını olumlu anlamda sallayıp tekrar küçük haline döndü ve ince kanatlarını çırpa çırpa uzaklaştı.
Biraz bekledikten sonra daha deminkinin aksine endişeli ve hızlı bir şekilde yanıma geldi.
Avcumu açtığım da içine konup anlatmaya başladı.
"O konuşanlar tilki ikizleri. Fazla tehlikeli değiller ama sakın dedikleri tek bir şeye dahi inanma. Eğer inanırsan işte o zaman tehlikeli olurlar."
"Tamam sakin ol. Şimdi sen içeri gir ben aramaya devam edeceğim."
Kolyemin içine girdiğinde gittiğim yönde ilerlemeye devam ettim.
Sally 'nin dediği ikizleri görebiliyordum. Bir ağacın arkasına saklanıp onları izlemeye koyuldum.
Kucakların da birer yavru tilki tutmuş , biri sarı diğer kızıl renk saçlı iki kız çocuğu vardı.
Sanki kavga ediyor gibiydiler fakat dediklerinden yine bir şey anlamıyordum.Onlara görünmeden ağaçların arasından geçmeye çalıştım. Her adımımı dikkatlice atıyordum.
Onların hizasına geldiğim de benim anlayabildiğim bir şekilde "Kız kardeşim galiba biri bizim gibi oyunlar oynuyor." dedi.
Kafamı onların tarafına çevirdiğim de ikisinin de bana baktıklatını gördüm.
Olduğum yere çakılırken yılan gibi olan gözleri ile bana yaklaşmalarını izledim.
Önüme geldiklerinde kızıl saçlı kız "Burada ne işin var ? " dedi.
Boğazımı temizleyip "Bir ağaç arıyorum. " dedim.
İkisi birden gülmeye başladıkların da korkmam gerektiğini anladım.
Belki de burada durmak yerine arkama bakmadan kaçmaktı.
Ancak hiç bir şey düşündüğüm gibi olmadı ve beklemediğim bir anda sabahki gibi başım dönmeye kulaklarım uğuldamaya başladı.
Olduğum yere yığılınca ikizler kucaklarında ki yavru tilkileri bırakıp benimle ilgilenmeye başladılar.
Çok değil kısa süre sonra bayılmıştım. Gözlerimi açtığım da bir arabanın içinde olduğumu fark ettim.
Galiba beni hastaneye götürüyorlardı. Sesimi çıkartmayıp gözlerimi usulca kapattım.
Bu iş tahmin ettiğimden de zor olacaktı.
***
Bölüm sonu !
Umarım okurken zevk almışsınızdır.
Artık bölümler daha sık gelmeye başlayacak merak etmeyin ! Görüşmek üzere ! :) :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyamdaki Dünya
FantasyHer gece aynı rüyayı gören bir kız. Korkutucu bir ormanda ona doğru yaklaşan siyah pelerinli ve kırmızı gözlü onun tabiri ile bir yaratık. Son gördüğü rüyadan sonra artık işler değişmişti. Uyuduğu zaman başka bir dünyaya gidiyor ve orada yaşıyordu...