Yasını tuttuğumuz bir geçmişin kaybolmuş çocuklarıydık sanıyorum.
Hep maveralarda kaldı kararlarımız.
Büyürken bile hep çocuk kalırcasına her acıya hiç yaşamamış gibi yeniden şaşırmamız bundan herhalde.
Suçluluk psikolojisinin aşılanıp, inadına komplekslerimizden arınmış gizil bir özgüvenimiz vardı ki hiçbir zaman olması gereken yerde değildi.
Eh aşk da vardı tabi, hem de hiç işi gücü yokmuş gibi soluğu durup durup yüreğimizde alıyordu.
Utangaç kelimelerimizi bir türlü barıştırıp aşk şarkıları söyleyemiyorduk işte bu nedenle.
Görüşlerimiz hep farklıydı zaten ;e ailelerimiz gibi düşünmek zorundaydık zaten.
Takım fanatiği gibi düşünce fanatiği olmuştuk hem de hiç düşünemeden. Zaten düşünmek bizim neyimize ;daha yaşımız kaç başımız kaç.
Hele bir de doğuştan bizimle gelen mezheplerimiz vardı ki ....
O konularda konuşulmazdı bile ; aman ne tehlikeli durum di mi ama ...
Velhasılı ne düşünmeyi bilecek yaştaydık ne de sevmeyi. ... zaten her şey de ayıptı ; ayıplar her şeyden önemli ve fazlaydı.
Biz ancak zorunlu yaşantımızın hep gizliden eksik kalan çocukları ,ne çok hatalıydık. Ne de çok fazlaydık.
Biz kim düşünmek kim
Biz kim sevmek kim
Biz kim insan gibi yaşamak kim değil mi ?N.t.y.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bohem Şair
PoetryBüyüyor içimde gürültülü sessizlik kadar sesin, Biliyorsun, ömrümü damlanın fırtınada saklı kısmında Sen hapsettin. Ve bittim.