Multi de Can Köksal
İyi okumalar :)
CAN'IN AĞZINDAN
"Duru..."Duru mu? Hangi Duru lan bu? Bi dakika Yekta birini mi seviyordu? Hadi seviyordu anladım da niye benden gizlemişti?
"Hani gardaştık yazıklar olsun!"diye bağırıp Yektayı bilmem kaç şiddetin de sarstım
. "Noluyo lan?"dimesiyle tırssam da kararlıydım hesap soracaktım yani inşallah. Yataktan fırlayıp karşıma dikilmişti bi de.
"Kim lan o?" diyip kaşlarımı çattım. Benden gizlemesi fena koymuştu.
"Kim kim lan"?" diyip oda kaşlarını çattı. Kabul ediyorum o daha ürkütücü duruyordu.
"Duru denen kız!" bi anda yutkundu .
"Ne Durusu?" bi Türk klasiği soruya soruyla cevap vermek. Yanlız az önce ki boğa gitmiş yerine kedicik gelmişti.
"Ben desana onu soruyorum kardeşim ne Durusu? Rüyalarına girecek kadar önemli biri belli ki!" diyip esas olayı meydana çıkardım. Sonun da anlamıştı yeni herhalde anlamıştı. Bi an duraksadı ve konuşacağa da benzemiyordu. Ben tekrar lafa girdim ciddi ciddi bozulmuştum.
"Lan kime diyorum ben ! Hadi onu da geçtim niye benden saklıyon?" dememle soğukca cevap verdi sonunda.
"Kusura bakma kardeşim rüyalarım da ne bok yediğime ben karar veremiyorum!" demişti ama bu kadar kolay değildi . Yalan söylüyodu . Tanıyodum onu bütün çocukluğum onunla geçmişti.
"Ne diye yalan söylüyon ki! Elin de sonun da gelip bana anlatacaksın! Ne diye bu ısrar yani?" Bana bi boku da çakmasan olmaz der gibi bakmıştı yani inşallah çünkü çok pis bakıyodu.
"Lan bi siktir git sabah sabah dayak isteme benden!" demesiyle gözüm duvarda ki siyah saate kaydı
"Oha lan ne sabağı saat 12" diyip Yektaya döndüm o da saate bakıp bana döndü
"Benim için daha sabahın körü" konuyu saptırmaya çalışıyordu ama o biraz sıkar Yekta efendiii sen gelirken biz dönüyoduk.
"Konuyu saptırma lan" dememle susunca
"Dıt dıt dıt ulaşılamıyor kardeşim"dedim. Anlamamış gibi suratıma baktı aynı sizin şu an baktığınız gibi.
"Neye?" diye sordu.
"Kıvırmak için kafan da kuramadığın kelimelere Yekta bey. Hiç boşa kafanızı yormayın bu konu burada bitmez anlatacaksın!" dememle laf sokkak için öyle dediğimi anlamıştı sonunda ve göz devirmişti. Hala bişey demiyordu bu da sinirimi bozmaya başlamıştı.
"Salon da bekliyorum. Üstünü giy gel bu konu bu gün konuşulacak!"
........................................
Yaklaşık yarım saattir Yektayı bekliyorum hala inipte gelmedi . Gidip odasını basardım da üşeniyordum şimdi kim kalkıpta adım atacaktı dimi ama? Hem elin de sonun da gelecekti kaçış yoktu. Daha düşüncem yeni bitmişti ki Yekta da sonun da gelebilmişti. Koltuğa oturur oturmaz put gibi durmaya başladı. İki dakikadır o boş duvara bakıp düşünen adam heykeline kafa tutarken bende mal gibi anlatmasını bekliyordum. Daha fazla dayanamayıp
"Anlat lan artık" diye bağırdım. Evde kimse olmadığı için rahattım yoksa böyle bağıramazdım. Sonuçta burada kalıyor olsakta Yektagilin eviydi. Neyse..sonunda lafa girmek için ağzını açabilmişti.
"Aslında...."
YEKTANIN AĞZINDAN
"Aslında Duru senin de çok yakından tanıdığın biri" dememle Can heyecanla beni dinliyordu ve Durunun hangi duru olduğunu tahmin etmeye çalışır bi hali vardı.
"Aslında Duru bizim sınıfta ki Duru Aksoy" dememle gözleri fal taşı gibi ağzıda mağra gibi açıldı.
"Ney ney ney hani şu makyaj yapmayan ismi gibi duru olan!" dedi ama bi başkası bunu dalardım sonuçta onu ilgilendirmezdi makyaj yapmadığı falan demi ama? ona ne yani? Neyse.
"Evet Can oldu mu rahatladın mı?" dedim başka soru sormasını ummayarak. Ama soracaktı belli ki.
"Hayır rahatlamadım. Siz ne ara konuştunuz da ne ara sen onu sevdin!"
"Ne sevmesi lan! Sadece dikkatimi çekiyor sadeleği yanım da olanlara hiç benzemidiği için belki de"dedim . Evet sadece farklı geliyordu yoksa ne sevmesi.
"De siktir lo . Bal gibi seviyosun işte!" demesiyle sinirim bozulmuştu. Sevgi denen şey zaaflıktı ve ben bu gibi bi saçma sapan şeye kalkışacak biri değildim.
"Can saçmalama kardeşim benim böyle saçmalıklara ayıracak vaktim yok anlıyormusun?"
"Yaw he he" demesiyle sirimi kontrol etmeye çalışıyordum. Ben sevemezdim.
.......................................
DURUNUN AĞZINDAN
Kaç saatir çalışıyorduk bilmiyorum ama her tarafım ağrıyordu. Azranın da benden farkı yoktu. Saate baktığım de 12:30 u gösteriyordu. Bu salonda ki herkezin nereye gittiğini tahmin ettirtiyordu. Herkez yemek yemek için ayrılmış olmalıydı salondan. Salon da tek tük kişi vardı bizimle beraber . Azrayla yorgunluktan yere uzandık. Öylece tavanı izliyorduk. İkimizden de ses çıkmıyordu. Adeta sessizliği dinliyorduk... Yani ben em azından öyle yapıyordum. Yarını iple çekiyordum ama bi türlü gelmiyordu sanki. Acaba Yekta beni görünce ne tepki verecekti? Kafamı Azradan tarafa çevirip
"Sence beğenir mi?" diye sordum. O da kafasını banö doğru döndürüp.
"Bence seni tanımayacak . Ve yaptığo öküzlüklere bin pişman olacak." diyip sırıttı. Ben de güldüm . Evet tam bi öküzdü 3 senedir beni fark etmeyen kör bi öküz. Onun yüzünden bir kişiyle dahi çıkmamıştım. Herkez eski sevgilisinin kokusundan , saçının yumuşaklığından , yanın da ki huzurdan bahsederken ben sadece onları dinliyordum. Ben kokusunu dahi bilmiyordum ki. Sarılınca oluşan şeyi. Ben aşık Yekta nasıl olur onu bile bilmiyordum ki . Ben hep onu yanın da her gün başka bi kız olan zampara Yekta olarak biliyordum. Başka bi Yekta da gözümde canlanmıyordu. Yerden kalkıp Azraya elimi uzattım ve kalkmasına yardımcı oldum gitmeliydik artık. Çok yorulmuştuk. Üzerimizi değiştirmek için kabine girdim. Ve üzerimi değiştirip dışarı çıktım çıkmasına da Alevin burda olması şaşırtmıştı beni. Beni görünce tanımamış olmalı ki dikkatlice süzdü. Bende görmemiş gibi yapıp ayna da makyajımı tazelemeye koyuldum. Azra da yanıma gelmeye başladı ve o da şaşırmıştı. Ara da bi gelirdim buraya Azra ise sürekli gelirdi ve hiç Alevin buraya geldiğini söylediğini hatırlamıyordum. Alevin tiz sesi kulağıma dolunca yüzüm kamaştı.
"Ayy Azracığım sende mi buraya geliyorsun?"diye sordu sanki buraya sürekli gelen biriymiş gibi.
"Bu soruyu benim sana sormam lazım Alev! Yeni başladın herhalde! " demesiyle bozulmuştu. Azranın her hafta sonu buraya geldiğini bilmiyordu belli ki. Bozuntuya vermeyerek
"Ay evet canım. Spor şart ne de olsa" diyip maymunlara meydan okuyan gülüşünü bahşetti . Bi an da kulağımı kapatma isteğiyle dolup taştım ama yapmadım tabii. Sanırım beni tanımamıştı eğer tanısaydı mutlaka laf atardı. Azra
"Yah şart bi ara beyin egzersizine de gitmeni tavsiye ederim." diyip kapak edince anlından öpmek istedim de yapmadım şımartmayım şimdi durduk yere. Alev öylece bakakalmıştı. Biz isi çıkışa doğru ilerlemeye başladık. Dışarı çıkıp arabaya bindik. Ben içerde atamadığım kahkahamı atmıştım Azra da bana eşlik etmişti. Arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Bende bi müzik açtım. Sancak üşüyorum aldırma çalmaya başlamıştı. Bu şarkı tam anlamıyla beni anlatıyordu. Ayaklarımı arabanın koltuğunun üzerine çıkarıp kendime doğru çektim ve kafamı koyup dinlemeye devam ettim. Ne yapacaktım yarın bilmiyordum. Allah'ım sen yardım et...
.....................
Yarım saatlik yolun ardından bizim eve gelmiştik. Yol da Azra bişey yemen lazım dese de istemedim. Zorla eve sürdürtmüştüm. Azranın yanağından öpüp kulağına fısıldadım.
"İyi ki varsın be" sadece gülümsemişti sıcıcık bi gülümsemesi vardı. Arabadan inip evin kapısının ziline basacaktım ki Nermin sultan kapıyı birden açınca korkmuştum.
"Hoş geldin kuzum" diyip gülümsedi.
"Hoş buldum Nermin sultan." diyip içeri girdim.
"Hemen ellerini yıka gel sofra hazır"demişti. Ama benim hiç yiyesim yoktu o yüzden ufacık bi yalan söyledim.
"Ay çok isterdim Nermin sultan ama Azrayla yemiştik biz daha sonra inşallah" diyip odama ilerledim. Odama girip yatağa attım kendimi . Bi süre tavanla bakıştıktan sonra yarın ne giyeceğime karar vermek için kalktım yataktan. Okulum özel bi lise olduğu için pek karışmıyorlardı kıyafetlere. O yüzden bende yeni halime uyacak kıyafet kombini yapmaya koyuldum.
Yaklaşık beş dakikadır kombin yapmaya çalışıyordum ama pek başarılı olduğum söylenemez. Kapı çalınınca pek takmayarak
"Giir" dememle ablamın sesi doldu kulağıma.
"Geç kaldın cevap için girdim bile de sen ne yapıyorsun bu eşyaları yere fırlat diye değil giy diye para ödedik." demesiyle yaptığım şahesere baktım. Hakıydı her yerde bi eşyam vardı.
"Çok komik! Anlamıyorum ya bu işlerden düştüm dilinize!" dememle ne yapmaya çalıştığımı çözmüş olcak ki eşlalara baktı ve gözüne kestirdiği bi siyah dar paça pantolan , siyah bi gömlek ve son olarak siyah bir ceket seçti. Aslın da bayağı kolay bi kombindi ama bi o kadar da şık. Ablama şu an minnettardım fakat bunu bilmesine gerek yoktu tabi.
"Tamam artık gidebilirsin" dememle ablamdan kafama atılan şaplakla neye uğradığımı şaşırmıştım. Ne ağır eli vardı yahu kafama ağrı girdi. Ablam kafama şaplağı yapıştırır yapıştırmaz çıkıp gitmişti odadan. Öcünü almıştı tabii niye dursun ki.
..................
On dakikadır deştiğim eşyalarımı toparlıyordum. Nermin sultan odamı öyle görseydi kalp krizi geçirirdi mazallah. Hava kararmıştı. Odamdan çıkıp yemek masasına ilerledim. Bizim aile tam kadro masadaydı. Ben de yerime geçerken
"İyi akşamlar ve afiyet olsun" demeyi ihmal etmedim. Masada her zaman ki gibi bi sessizlik vardı. Bir iki bişey atıştırmıştım zorlukla. Biraz daha bişey yemeseydim bayılma ihtimalim yüksekti. Yemeğimi yedikten sonra masadan kalkıp odama gittim. Bişey aklıma gelmişti İnstagramım da hep eski fotoğraflarım vardı facebookta da öyle tabi. Hemen onları kaldırıp yeni halimin olduğu bir iki fotoğraf paylaştım . Artık tam anlamıyla hazırdım. Pijamalarımı giyip yatağıma girdim. Uyumak için hazırlanırken her gece her saniye aklım da olan Yektayı düşünmeden duramadım. Gözlerimi kapatıp göz kapaklarıma sakladığım adamı çıkardım ortaya. .....
...........................
Sabah güneşinin ışıklarını yüzüm de hissedince huysuzca kalktım yataktan saat 07:30 du okul saatine bir saat kalmıştı. Hemen banyoya girip bi duş aldım . Banyodan çıkar çıkmaz akşam hazırladığım kıyafetleri giydim ve saçlarımı taramaya koyldum. Saçlarımı taramayı bitirince dağınık bi yandan örgü yaptım ve sağ omzumun üstüne yerleştirdim . Cekedimi de alıp çıktım odamdan.DURUNUN BU GÜN Kİ HALİ ŞAPKA HARİÇ.
Aşağıda kahvaltı masasın da oturan aileme
"Bu gün kahvaltımı sahil kenarın da yapacağım size afiyet olsun" diyip çıktım evden. Yeni arabama binip sahil kenarına sürmeye başladım. Sahili görür görmez arabayı park ettim ve inip kilitledim. Yoldaki simit satan abiden bi simit aldım ve sahilin kenarında ki kayalıkların üstüne oturup simidimi yemeye başladım. Burası çok güzeldi hele ki sabahları ayrı bi güzel. Sessiz sakin. Burada bütün gün durabilirdim ama gitmem lazımdı. O büyük güne sonun da ulaşmıştım ve bunu kaçıramazdım. Yektanın surat tipini merak ediyordum.
................................
Okua varınca arabamı hızla park edip anahtarı cebime tıktım. Okulun bahçesindekiler kim olduğumu tartışıyorlardı . Bağzısı yeni öğrenci olduğumu sanıyorları. Ama değildim . Sınıfıma girince bütün gözler bana döndü. Kendi sırama ilerlerken Alevi bu sınıfta görmek şaşırtmıştı çünkü zil çalmıştı ve onuh kendi sınıfın da olması gerekiyordu. Yerime geçip oturdum. Yektanın sırasına gözüm kaymıştı öylece boş bi yere gözü dalmış bakıyordu. Fark etmemişti geldiğimi. Can'ın sesiyle Yektanın yanında ki sıraya baktım .
"Sanırım yenisin okulda ?" diyip sırıttı . Cevap vermeyip kafamı iki yana salladım. Çünkü cevap verirsem sesimden tanırlardı. Azranın sınıfa girmesiyle Can ona bakmayı seçti. Sanırım Can da Azradan hoşlanıyordu ama ikiside bunun farkında değildi. Hocanın girmesiyle hepimiz ayağı kalktık.
"Oturun" demesiyle oturduk ve yoklamanın alınmasını bekledik.
"Yekta Sağlam" demişti hoca Yekta ise elini kaldırmakla yetinmişti. Sıra bana gelmişti.
"Duru Aksoy"demesiyle
"Burda"dememle bütün gözler bana döndü. Yekta da dahil.....
BÖLÜM SONU. :)
OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ BEN
Teen FictionDeğişim için , intikam için , onun için geç bile kalmıştı... Ve Daha da geç kalacaktı... ~Mutsuz Son~