Multi de Alev Önder
İYİ OKUMALAR :)
Hayat ne garip değil mi? , oyununa benziyor aslında. Bir hamle de yenilip ya da yenebiliyordun. Ve ben şüh mat etmeye hazırlanıyordum.
"Duru Aksoy" demesiyle hoca
"Burda" dememle bütün gözler bana döndü. Yekta da dahil. Üzerim de ki gözlere aldırış etmeden kafamı elimde ki telefona çevirdim. Ama hissediyorum bağzı gözlerin bana hala baktığını. Bağzıları ise kendi araların da benden bahsetmeye başlamıştı. Sırıtmakla yetindim. Alevin baktığını hissedince kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Sinir olması için pis pis sırıtmaya başladım. Ha bu arada Alev kaydını bizim sınıfa aldırmış o yüzden geldiğim de sıraya yayılmış oturuyordu. Onun buraya gelmesi bi bakımdan iyi olmuştu. Yakın da çok eğleneceğiz belli ki. Ondan gözlirimi çekip telefonuma dönecektim ki Yektanın gözlerini üstam de hissedince ona baktım. Çok garip bakıyordu. Gözlerin de hayal kırıklığı vardı sanki ya da bana öyle geliyordu. Derste olduğumuzu fark edince önüme dönüp dinlemeye çalıştım. Ve sadece dinlemeye çalışabiliyordum çünkü Yektanın bakışlarını hala yan profilim de hissediyordum. Niye bakıyordu ki? Sınıfa girdiğim de fark etmemişti bile . Ama şimdi üzerimden çekmiyordu gözlerini. Tenefüs zilinin çalmasıyla Can bana dönüp
"Vay be Duru sen neymişsin öyle? " diyip sırıtınca ben de güldüm. Canla fazla sohbetimiz olmazdı. O ara da bi laf atardı ben de ya gülüp geçerdim ya da ben de ona laf atardım. İyi biriydi aslında tıpkı Azra gibi. Aslında çıksalar çok tatlı bi çift olurlardı. Bu konu hakkın da sonra düşünecektim.
"Allah vergisi ne diyim" diyip gülmemle birlikte Yektanın arkaya dönüp Canın kulağına bişeyler demesi bir olmuştu. Daha sonre Can'ın kırkmuş bi hali vardı. Ve bana dönüp
"Neyse rahatsız ettim yeng..." tam bi şey daha diyordu ki Yektanın ani itişiyle yerle bir oldu. Bütün sınıf gülerken ben orda ne olduğunu tam anlamıyla çözmeye çalışıyordum. Niye vurmuştu ki durduk yere? Düşüncelerimden kurtulmama sebep şey Alev'in Yektanın yanına ilerlemesiydi. Bi anda sinir hücrelerim devreye girince sakin kalmaya çabaladım. Alev Yektanın tam karşısına dikilip
"Yektaa hadi kalk kantine gidelim"dedi oda yitmezmiş gibi bide elini tutup çekiştiriyordu. Lan ben dokunmaya kıyamazken kızın yaptağına bak çocuğun kolunu koparacak! Yekta ise öylece Alev 'e bakıyordu. Daha sonra Alevden elini alıp
"Kendin git" dedi. Alev bozuntuya vermemeye çalışse da morarmıştı. Bi an Hande Yener'in Mor şarkısını çalıp dans etmek isterdim ama yapmadım tabii. Alev Yektanın oturduğu yere eğilip Yektanın yanağından öptü. Kendimi zor tutuyordum şu an. Alev
"Peki"diyip gülümsedi. Azranın dürtmesiyle gözlerimi onlardan ayırmedan kafamı hafif ona yaklaştırdım. Kulağıma yaklaşıp
"Eğer şu an gülmezsen Yekta anlayacak onu sevdiğini"diyince. Bi an da biraz sinirden biraz da Yektanın çakmaması için gülmeye zorladım kendimi. Daha sonra gözlerimi onlardan çekip Azraya döndüm. Bi şeyler konuşuyor gibi yapıp sırıtıyordum. Alev'in çıktığını görünce bende Azraya dönüp gidelim işareti yaptım kafamla.Anlamış olacak ki ayağı kalkıp çıkışa ilerledi. Ben de onu takip ettim. Merdivenlerden inerken Alevi görünce yalandan yanlışlıkla omzuna çarpmış gibi yaptım.
"Ay pardon"diyip yalandan üzgün gibi yaptım.Alev ise,
"Bi dahakine önüne bak" demişti. Bana ha? Sana böyle konuşmanın hesabını sorarım.
"Denerim ama senin bi tarafına radar takmak daha mantıklı! Böylece biri çarpmadan önce haberin olur kenarı çekilirsin!" diyip göz kırptım ve gülmeyi de unutmadım tabi. Azraya birlikte dediğim şeye kahkaha ata ata merdivenlerden inmeye devam etmiştik. Alev öylece kalmıştı ve bu öcümü biraz da olsa almama yardımcı olmuştu. Ama bu daha hiç bir şeydi . Sen Yektaya dokunduğun zaman neler olacağını tahmin edememişti haklı ama ben bile tahmin edemiyodum ona yapacaklarımı. Kandinden iki meyveli gazoz alıp sınıfa çıktık tekrar. Sınıfa girer girmez sırama ilerleyip oturdum. Telefonumu çıkarıp daha dün akşam İnstagrama yüklediğim fotoğrafa baktım
. Oha 300 beğeni mi? İstek bölümününe girdiğim de ise 200 kişiyle karşılaştım. Yahu daha bir gün olmuştu yükleyeli fotoğrafı bu ne biçim şeydir anlamadım. Diğer fotoğralarıma en fazla 50 beğeni gelirdi şimdi ise bilmem kaç katıyla karşılaşınca şaşırmıştım. Onu bunu geçtim mesaj bölümüne girmek bile istemiyordum. Hiç işleri güçleri yokmuş gibi mesaj atmışlardı. Bunlar hep günah günah. Hemen sayfadan çıkıp interneti kapattım. Cevap vermeye üşeniyordum . Dersler çok sıkıcıydı ben de dinlemek yerine bi yandan Azrayla konuşup bir yandan da Yektayı izliyordum. Düşünceli ve durgun duruyordu. Bu garipti çünkü o Yekta Sağlamdı...
..........................
Öğle arasındaydık ve ben kendimi kötü hissediyordum. Merdivenlerden aşağı doğru iniyorduk Azrayla bi anda bulanık görmeye başladım. Bi elimi merdivenlerin kenarlarında ki demirlerden diğer elimi de Azranın koluna tutturdum. Azra bana dönüp
"Duru iyi misin? Duru ses ver" demişti ama cevap vericek halde değildim. Daha sonra gölerip tamamen kararmıştı...
............................
AZRANIN AĞZINDAN
Duru cevap vermiyordu. Bi anda yere düşüp iki adım daha atsak bitecek olan merdivenlerden yuvarlandı. Korkudan ne yapacağımı bilememiştim. Hemen dibine çöküp kafasını dizime koydum. Kafası kanıyordu. Son çağreyi yardım istemekte buldum.
"Yardım ediinn ! Noluk biri yardım etsin!" diye bağırdım . Merdivenlerden koşarak gelen Can ve Yekta ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Cana dönüp güçlükle konuştum.
"Can yardım et Duru bayılıp merdivenlerden yuvarlandı" dedim daha fazla göz yaştarımı tutamayarak. Yekta bi an da Duruyu kucağına alıp dışarı koşmaya başladı. Can da bana elini uzatıp yerden kaldırdı. Yektanın peşinden gitmeye başladık. Can'ın arabasının önünde durup Can'a bağırdı
"Koşsana lan!"demesiyle Can ve ben koşarak aranın yanına geldik. Can hemen arabanın kilidini açıp sürücü koltuğuna bindi arkaya Yekta Duruyu yatırıp kendi kenarı oturup kafasını dizlerinin üzerini koydu. Bende hemen ön koltuğa geçtim. Can hemen arabayı çalıştırıp sürmeye başladı....
.....................
Yarım saat önce Duruyu acile getirmiştik. Onu hemen bi odaya almışlardı bi doktor ve hemşire iki de bir girip çıkıyordu ama biri de bize bişey demiyordu. Sonun da bi doktor yanımıza geliyordu.
"Duru Aksoy'un akrabaları sizmisiniz?" diye sorunca hemen cevap verdim.
"Ben kuzeniyim. Neyi var?"diye sorunca soğukca cevap verdi.
"Daha uyanmadığı için bişey diyemiyoruz. Ancak bi beyin trnavasıyla karşılaşma olasılığımız yüksek" Yekta sert bi sesle
"Yani?"diye kükredi.
"Hafıza kaybı olabilir. Her şeye hazırlıklı olun"diyip gitmişti. Hafıza kaybı mı? Ne yani Duru beni hatırlamayacakmıydı? Yok yok hatırlardı ya kuzeniyim ben onu unutmaz beni dimi? Yeni çöküp ağlamaya başlayınca Can eğilip sarılmıştı. Yekta ise öylece duruyordu. Hiç bi şey yapmadan öylece iki dakika önce doktorun durduğu yere odaklanmış bakıyordu....
................
Kolidorda ki sandalyeye oturmuş uyanmasını bekliyorduk. Hala uyanmamıştı zaten çok severdi uykuyu. Çok derindir bi de ama elinde sonun da uyanırdı. Ve beni tanırdı şimdi de öyle olacaktı beni unutmazdı o. Doktorun biri Durunun odasına ilerleyince kalkıp odanın duvarında ki cama yapıştım. Bişey mi oluyordu? Niye koşarak girmişti doktor? Duru bi an da gözlerini aralayınca hemen odaya daldım. Uyanmıştı!.
"Duru uyandın sonun da . Çok korkuttun beni. Bi daha böyle bişey yapma olur mu ?" demiştim ama o bişey demiyordu. Nerde olduğunu anlamaya çalışıyorudu. Anlayınca bana baktı. Baktı bakmasına da ...
"Kusura bakmayın tanıyamadım? Ve benim bu hastane de işim var?" demisiyle kalbime giren sızıyla gözlerim tekrar dolmuştu. Beni tanımamıştı....BÖLÜM SONUU :)
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.. ;)
YAZIM HATALARINDAN DOLAYI ÖZÜR DİLİYORUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ BEN
Teen FictionDeğişim için , intikam için , onun için geç bile kalmıştı... Ve Daha da geç kalacaktı... ~Mutsuz Son~