Bölüm 12

172 15 0
                                    

1.000reads olmuşuz,teşekkür ederim çok,çok tatlısınız.

Siz okumaya devam edin lürfen,fikirlerinizi de belirtirseniz mutlu olurum.Şey birde iki haftadır yazamadım,derslerim çok ağır.Afedersiniz :)

Bu arada multimedia'da Buğra var :)

Keyifli okumalar.

***

Buğra.

Bana doğru kaldırdığı başını tekrar hafif indirirken göz kırptığını hissettim.Şu an ne düşündüğünü bilemiyordum ama,içinde bulunduğum duruma bakılırsa-Berk'in kucağında oturuyordum.-hakkımda iyi şeyler düşünmediğine bahse girebilirdim.

Yavaşça içeriye doğru yürüdüğünde,arkasından bakakaldım.Aslında öylece içeriye gitmesi beni bir hayal kırıklığına uğratmamış değildi.İçimde bir şeylerin saçma bir şekilde kırıldığını hissetsem de,bu beni fazlaca üzmeye yetmemişti.Ne gibi saçma bir düşünceye kapıldığımı bilemiyordum ama sonunun zaten belli olduğu bir şey yüzünden üzülemezdim.

Buğra da,benim sonunu bildiklerimdendi.

Buraya doğru başka bir garson gelmeye başladığında,gözlerimi devirip yere baktım.Berk'in belimde olan elinin pek umrumda olduğunu zannetmiyordum şu an.

"Biz siparişlerimizi biraz önce verdik."deyip kahkaha atan genci görünce,garson çocuk bana bakarak,"Bu sefer siparişlari siz alın."deyip bana göz kırpınca ne yapacağımı bilemedim.

Berk'in belimde olan elinin kasıldığını hissettim.Cevabını alan genç,bize doğru döndüğünde,istemsizce gözüm ona kaydı.Kaşlarını kaldırmış bize bakıyordu.Sessiz kalan çocuğun aksine,iyice kendinden geçtiğini,çok öteden bile anlayabileceğim biri kendini ortaya atıp,bir kahkaha patlattı.

"Kızı mı istiyorsun?"deyip kahkasına devam ettiğinde Berk yerinde hafif kıpırdandı.Ben bir kez daha ayağa kalkmaya çalıştığımda ise beni belimden sıkıca tutmaya başladı.Özellikle bu durumu beni endişelenmekten ileriye götürmüyordu.

"Abi kızı istiyorlar."deyip koltuğa doğru uzandığında kafasını oraya koyup gülmeye devam ederken,başımı hafif geriye atıp Berk'i görmek istedim.Kulağıma değen çenesi bunu engelliyordu ne yazık ki.Fakat çenesininde kasılmış olduğunu da hissedebiliyordum.

"Eh,tabi sıra varsa,bekleyebiliriz.Sorun değil." dediğinde garson,olan oldu ve bir anda Berk'in olduğu yerden kalktığını hissettim.Gözü döndüğünden olsa gerek beni önemsemeyip bir anda kalkınca sendeledim ve olduğum yere düştüm.

Berk çocuğun suratına yumruklarını geçirirken ağzım açık onları izledim.Elimden gelen bir şeyin olmaması umutsuzluğuna kapılmam,Berk'in gözü dönmüşlüğü de değildi ayrıca.Yumrukların çoğunu suratına yiyen çocuğun arkadaşları olan birkaç kişinin gelmesiyle,koltuktan kalkanların,bir anda etrafı çevreleyip,gürültülü müziğin arasından duyulabilecek kadar büyük bir sesle bağırıp,kavga etmeleriydi.

Etraf saniyeler içinde doldu ve sadece bunu bekler gibi,alakası olmayan birkaç insanında gelmesi bunu içinden çıkılamaz bir hale getirdi.

Ne yapacağımı bilmez tavrımla etrafa bakarken,birden birinin ayağını elimde hissetmemle,atacağım çığlığı yutup,resmen yerde sürünerek koltuğun sağ tarafına ilerledim.Buradan onları görmemem bana kolaylık sağlıyordu.

Ellerimi kulaklarıma götürüp biraz sonra oluşacağından emin olduğum,uğultuyu engellemek istercesine bastırdım.

Aslında biraz daha rahatlamış hissediyor olabilirdim.Ellerimin orada olmasının bu kadar kısa sürede etki edeceği aklımın ucundan dahi geçmezdi.

İSTEK.Where stories live. Discover now