Eve geldiğimde sır mektupları görme vakti demiştim içimden.
Babam ; hazır olduğunda oku kızım...
Diyerek çıkıp gitti odamdan. O kadar nefret ediyordu ki annemden değil anısı ismini bile duymak istemiyordu. Mektubun ilk olanının üzerinde binlerce mektup , binlerce kin yazıyordu. Heralde benim duygularımı alıp yazmıştı anne dediğim kadın. Binlerce mektubu vardı ve binlerce kinim vardı. Mektubu açtığımda ilk sözleri :
Biricik selinim...
Altında da bir fotoğraf vardı benim kırmızı patiklerimle olan bebeklik fotoğrafım.
Biliyorum kızım , bana çok kırgınsın. Bak bu patiklerini ben diktim. Hava çok soğuktu o zamanlar. Bende sen üşüme diye patik ördüm. Ve patiğin bir altına S bir altınada H yaptım.
Koşarak sandığımı açtım ve içini darma dağın edip o patikleri buldum ve altında S H yazısını gördüm. Selin ve Hülya ... Patikleri koşup mutfağa yaktım babam öyle izledi...
Odama geri dönüp mektubu geri okumaya başladım.
Biliyorum kızım , ilk işin onları yok etmek olucak. Yak , at ama bil bir diğerini kendime aldım biliyordum bunu atacağını yakacağını 2 tane yaptım. Selinim burada 3 yaşındaydın.. 24 yaşındaydım burada. Sen elimdeyken kardeşinmi derlerdi insanlar. İlk doğduğunda gözlerinin rengine bakıp çok can yakıcaksın demiştim , en çok benim canımı yaktın kızım.
Hadi ordan diyerek sinirle bağırdım kendi kendime konuşuyordum hadi ordan sen mi ben mi diye sinirimden kuduruyordum okumak istemiyordum ve mektupları tam atacakken bir mektupla karşılaştım...
Selin;
Altında da benim Serkanla küçüklük fotoğrafım...
Eğer bir gün Serkana aşık olursan , dikkat et aslında acıları sana sunan ilk adamı o tanıtıcak...
Bu lafında ne saçmalıyorsun yine diyerek babama gittim. Baba Allah aşkına bu kadın ne saçmalıyor ve Serkanı nereden biliyor ve onunla fotoğrafım nereden var ?? dedim
Babam; o hikaye uydurmayı severdi kızım takılma sen fotoğrafta yazlıktan kalmadır sen takılma o yalanları sever , yine bir film yazmış uyu güzel kuzum boşver dedi babam. Bende odama gidip , mektupları sandığa koyup uyudum...