1004 × YoonSeok

1004.1

Gece Yoongi işten evine dönüyordu. Her yer ıssızdı. Evlerin ışıkları kapalıydı ve bu Yoongi'yi meraklandırıyordu.

"Neden kimsenin ışığı açık değil ki?" diye fısıldadı kendi kendine anahtarlarını çıkartırken.

Tam evine girecekken bir ses duydu. Sanki bir şey hızla yere çarpmış gibi. Etrafına baktığında hiç bir şey görmedi. Daha sonra beyaz bir ışık saçıldı komşusunun bahçesinden. Pek merak etmedi ne olduğunu. Çünkü bu komşusunun sorunuydu sonuçta, kendisinin değil.

Yoongi her şeyden habersiz kapıyı kapattıktan sonra kendini koltuğa attı. O sırada gökten düşen melek etrafına bakındı. Tanrı onu cezalandırıp dünyaya göndermişti. Üstelik kanatlarını da almıştı elinden. Usta meleklerden birisiydi o. Tam adı yoktu bu yüzden melekler arasında '1004' diye çağırılırdı.

Sadece Yoongi'nin ışığı yanık olduğu için 1004 cama yaklaşıp ona bakmıştı. O televizyon izliyordu. Ne yapmalıydı? Gidip kapısını çalsa mıydı? Peki ne diyecekti? İnsanlarla anlaşmayı bilmezdi. Sadece bir kaç eğitim alıyordu iyilik meleği olarak.

Yoongi, kendisinin biri tarafından izlenildiğini hissediyordu. Kafasını cama çevirdiğinde 1004 ortadan hızla kaybolmaya çalışmış ama beyaz ve parlak giysileri yüzünden Yoongi'nin gözünden kaçamamıştı. O parlak renkler rahatça uzaktan gözükürdü.

Yoongi eline sopa alıp camın yanına gitti ve bağırmaya başladı.

"Kimsin?"

Ses gelmedi. Şuan 1004 korkudan ne yapacağını bilmiyor ve daha da çok panikleyerek gürültü çıkarıyordu. Bunun üzerinede Yoongi sopayı daha sıkı tutuyordu.

"Ya?!?"

Bir kaç dakika sessizlikten sonra Yoongi perdeleri kapatıp bütün kapıları kilitlemişti. O kişi her kimse eninde sonunda gidecekti önemli olan buydu.

Yarın cumartesi idi ve onun rahatını bozmaya hiç niyeti yoktu. Yoongi yatağına kendini atıp uykuya dalarken 1004 içeri göremeyeceğini bildiği halde hala camdan bakmaya çalışıyordu. Umudunu yitirip kendini kapısının önüne bıraktı. Bugün orada uyuyacaktı.

Ne vardı da Tanrı onu affetseydi? Tanrı insanları affetmez miydi? Ama doğru ya.. o bir melekti. Tanrı tabiki de onu affetmeyecekti hemde uzun süre.. Kendi de beceriksiz olduğu için hızlıca affettiremezdi.

Dünya denilen yerde, tanımadığı bir takım pisliklerle, ah pardon insanlarla burada kalmak zorundaydı.