1004.8

342 75 29
                                    

Bir kaç gün sonra Hoseok öğlenleri, bazen de sabahları evden çıkıp akşama kadar gelmiyordu. Hatta bazen geceleri bile gelmiyordu.

İlk zamanlar Yoongi bunu pek umursamasada gün geçtikçe meraklanıyordu. Nereye gidiyordu? En önemlisi de neden bu kadar geç saatlerde eve dönüyordu?

Onun sahibi değildi ve bir şey diyemez, ona yasak koyamazdı. Buna zerre kadar hakkı yoktu. Ama ev arkadaşı sayılırdı. Karışma hakkı olmayabilirdi ama merak etmesi doğaldı.

Gidip yüzüne 'nereye gidiyorsun ve ne yapıyorsun?' diye soramazdı. Ya peşine birini taktıracak yada kendi takılacaktı. Bu durumda en iyisi ikinciği seçeneği seçmekti.

Bir gün o evden çıkarken biraz beklemiş ve sonra da kendisi çıkmıştı. Hoseok bir yabancıya göre nereye gittiğini iyi biliyor gibiydi. Ama sonradan fark etti ki, Hoseok kiliseye giden yoldaydı.

"Bu çocuk dinine baya bağlı." diye fısıldadı kendi kendine.

Hoseok kiliseye girdikten sonra en öne, yere oturmuş yukarı bakıyordu. Yoongi ise onu izliyordu.

"Tanrım.." diye başladı söze Hoseok. "Seni seviyorum biliyorsun değil mi?"

Yoongi sessizce onu izlemeye devam ediyordu.

"Bir melek için uzun süredir burda değil miyim? Hem bari sadece kanatlarımı versen? Onlarsız kendimi çok işe yaramaz hissediyorum."

"Manyak mı lan bu?" diye fısıldadı kendi kendine.

"Yada ona söylemeye iznim var mı? Hani melek olduğumu.. Tek sorun onun bunu bilmemesi. Ne kadar burada kalacağım?"

Yoongi onun deli olduğuna karar vermişti evet. Bundan adı gibi emindi.

"Kanatlarımı açmak istiyorum, eskisi gibi özgür olmak istiyorum. Söz veriyorum eğer yine senin yanına alırsan beni, uslu duracağım. Kaybettiğim kanatlarımın üzerine yemin ederim."

Yoongi bu saçmalığa dayanamayıp eve geri döndü. Ne içtiğini düşündü onun. Nasıl bu kadar iyi kafalı olabilirdi. Melekler görülmezdi. Hatta ne kanadı ve affedilmesinden bahsediyordu bu çatlak?

1004 × YoonSeokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin