1

33 4 0
                                    

"Dream as if you'll live forever.

Live as if you'll die today."

Elimde ki kitabın son satırlarını okuduktan sonra kitabı özenle kapayıp tek bir sayfasına bile zarar gelmemesine özen göstererek ödünç aldığım yere geri bıraktım. Oturduğum yerde biraz daha soluklandıktan sonra Chandra'nın seslenmesiyle oturduğum yerden başımı kaldırarak ona baktım. Yanımda dikilmiş bana bakarak sırıtıyordu. Kim bilir yine ne saçmalayacaktı."Clarissa dakikalardır sana sesleniyorum. Şu kitaplarla kurduğun bağı birazda insanlarla kurmayı denesen ya."

Başımı ellerimin arasına alarak soluklanmaya çalıştım."Chandra gerçekten seni dinleyecek vaktim yok."Chandra beni umursamadan benim gibi yere oturarak arkasını kalorifere yasladı ve gözlerini irileştirerek bana bakmaya başladı. Başımı sıkıntıyla iki yana salladım. Chandra ne zaman bir şey isteyecek olsa sessizce yanıma oturur ve gözlerini kocaman büyülterek bana bakmaya başlar. Acaba yine ne isteyecek diye düşünürken birisinin bize seslenmesiyle ikimizde o tarafa döndük.

Ben daha ne olduğunu anlamadan Chandra'nın yanımdan kalkarak koşmasıyla ona döndüm. Yüzünü tam olarak göremediğim sima Chandra'nın ona sarılmasıyla kucaklayarak ayaklarını beline doladı.Yanlarında bulunan kitaplığa sırtını yaslayıp öpüşmeye başladıklarında başımı önüme eğdim.Oturduğum yerden kalkarak eşyalarımı toplamaya başladım.Elime geçen her şeyi bir bir çantama tıktığımda hırkamıda alarak çıkışa doğru yürümeye başladım.

Elimi kapı koluna uzattığımda birisi benden önce davranarak dıştan kapıyı açtığında son anda kapının bana çarpmasını engelleyerek kenara çekildim. Kapıyı açan kişinin çekilmesini beklerken başımı kaldırmaya zahmet etmeden beklemeye başladım. Yerdeki zemini incelemeye devam ederken hiç bir hareketlilik hissetmeyince başımı kaldırdığımda bana bakan bir adet kuzguni siyahıyla göz göze geldim. Aradan kaç dakika geçtiğini bilmesemde bu bakışmaya bir son vererek karşımdaki bedeni ittirip kenara çekilmesini sağladıktan sonra yürümeye başladım.

Hızlı hızlı yürürken elimi kalbimin üstüne koyarak bir kaç kere yavaş hareketlerle vurdum. İçimdeki tarifsiz heyecana anlam veremesemde şu bir kaç dakikalık bakışmaya son vermeseydim kalp krizi geçirmem muhtemeldi. Amerika Devlet Kütüphane'sinden çıkarak durağa doğru yürümeye başladım. Chandra ile her ne kadar kardeş olsakta birbirimizden ayrı iki kutup gibiyiz. O erkekleri zevk objesi olarak görürken ben her zaman gerçek aşkı bulacağım inancındayım.

Gelen ilk otobüse binerek boş bir koltuğa kuruldum. Kimsenin yanıma oturmasını sevmediğim için her zaman tekli koltuğa otururdum. Cebimden kulaklığı çıkartıp bana en anlamlı gelen müziğin notalarını dinlemeye başladım.

Say something, I'm giving up on you
I'll be the one, if you want me to
Anywhere, I would've followed you
Say something, I'm giving up on you

And I am feeling so small
It was over my head
I know nothing at all

And I will stumble and fall
I'm still learning to love
Just starting to crawl

Say something, I'm giving up on you
I'm sorry that I couldn't get to you
Anywhere, I would've followed you
Say something, I'm giving up on you

And I will swallow my pride
You're the one that I love
And I'm saying goodbye

Say something, I'm giving up on you
And I'm sorry that I couldn't get to you
And anywhere, I would have followed you
Oh oh oh oh say something, I'm giving up on you

Say something, I'm giving up on you
Say something...

A Great Big World, Christina Aguilera- Say Something

Müzik bittiğinde kulaklığı çıkartarak oturduğum yerden kalktım. İneceğim durağa yaklaştığımda butona basarak taşıtın durmasını bekledim. Taşıttan adımı atar atmaz kirpiklerime düşen yağmur damlalarıyla gülümsedim. Yağmuru her zaman sevmişimdir. En azından yazın bunaltıcı sıcağına nazaran her zaman kışın soğuğunu, yağmurun yere değerken çıkardığı o hoş ezgiyi seven taraf olmuşumdur. Eve vardığımda çantamdan anahtarı çıkartarak kapının deliğine soktum.Kapıyı yavaşça açarak içeri girdiğimde işittiğim sesle yüzümü buruşturdum.

Kendi odama doğru giderken ev arkadaşım Chandra'nın odasınının önünden geçerken beni duymaları umuduyla seslendim"Lütfen daha sessiz olursanız sevinirim. Sizin orgazm seslerinizi duymak istemiyorum."Yürümeye devam ettiğimde beni umursamadan bağıran Brenda'yı taklit ederek odama girdim." Daha hızlı martin. Daha hızlı." Chandra ve erkek arkadaşını her zaman bu halde yakalasamda onların bu haline alışmıştım artık.Üstümdeki kıyafetlerden kurtularak rahat şortumu ve kısa kollumu giyerek yatağın üzerine uzandım.

Komodinin üzerinde duran "ONE DAY" kitabı alarak kaldığım yerden okumaya başladım. Okuduğum satırlara kendimi kaptırmışken omzumdan birinin beni dürtmesiyle hızla başımı kaldırdım. Chandra elinde tuttuğu zarfı bana vererek kapıya yöneldi. Kapıdan çıkmadan önce arkasını dönerek bana baktı" Yemek hazırladım. İçeride misafirlerimiz var. Seni bekliyoruz." Chandra kapıyı kapatarak odadan çıktığında sıkıntılı bir nefes çektim içime. Oldum olası benden habersiz eve birisinin getirilmesinden nefret ediyorum.

Elimdeki kitabı kapatarak özenle komidinin üzerine bıraktım. Ayağa kalktığımda ayaklarımın uyuşukluğunun geçmesi için bir kaç kere oynattım. Odan çıktığımda salondan gelen kahkaha sesleriyle yüzümü buruşturdum. Biran önce yemeğimi yiyerek odama kapanmayı dilemekten başka şansım yok. Salona vardığımda kesilen kahkahalardan sonra ilk odak noktası ben oldum. Herkezin üzerinde gözlerimi dolaştırıp en son onda takılı kaldım.

Kaşlarım benden otomatik olarak çatılırken onun burada ne aradığına kafa yormama gerek kalmadan Chandra açıklamaya başladı."Clarissa bu Martinin arkadaşı Andrew Martinin ev arkadaşı"Cevap verme gereği duymadan hazır kurulmuş masaya doğru ilerledim. Arkamdan Chandra'nın özür nidasında bir şeyler gevelediğini duysamda önemsemeden her zamanki yerime oturdum. Önümdeki içi dolu tabağı yemeğe başladığımda kimseyi umursamıyordum. Eğer ki bir daha onunla üçüncü kez göz göze gelecek olursam heyecandan kalp krizi geçirebilirim.

Çevremdeki insanlar tarafından erkek düşmanı olarak anılsamda bunu önemsemiyordum. Ben sadece insanlığın %90'ı gibi erkekleri eğlence veya zevk işi olarak görmekten nefret ediyorum. Ve bu şimdiki nesil yüzünden erkeklere karşı ön yargılı olmama neden oluyor. Üstümde dolaşan gözleri umursamadan yerimden kalkarak kimseye bakmadan masadan kalkarak odama yürümeye başladım. Salondan çıktığımda Chandra bağırtısını kulak ardı ederek odama girdim.

"Masayı topladıktan sonra hep birlikte film seyredeceğiz. Asosyallik etmeyi bırak ve bize katıl Clarissa." Tabikide onlarla film seyretmeyeceğim. Film seyretmek yerine kitap okumak bana her zaman daha fazla huzur veriyor. Yatağa oturarak komodinin ikinci çekmecesinde duran ince günlük tarzı defteri alarak yazmaya başladım. Son satırlarıda yazarak defteri kapatıp çekmeceye geri koydum. Ve yorganın altına girerek gözlerimi yumdum.

DO YOU HAVE A REASON FOR LİVİNG?

İkimizin Hayatı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin