İnanmıyorummm!
Bu duyduğumun gerçekliği çok garip. Ve birazda heyecan verici. Karşımda duran Andrew'in çok çok pardon David'in karşımda bana beklenti ile bakan gözleri ile ne diyeceğime karar veremeyerek boş boş etrafa bakınmaya başladım."Clarissa?"
"Neden? Peki neden bir anda ortadan kayboldun?"
"Menajerim seninle olan ilişkimi öğrendiğinde yurt dışına çıkmam ve senden vaz geçmem gerektiğini söyledi. Çünkü yaşayacağım herhangi bir ilişkinin kariyerimi olumsuz etkileyeceğini düşündü."
"O zaman şu anda fikir değişikliğine sebep olan şey ne?"
"Sensizlik. Çok zor geldi. Aramıza zorda olsa kurduğum o iletişim ve bunun yokluğu:"
"Be-ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Yani bu-bu çok garip."
İki adımlık mesafeyi adımlayarak ellerimi tutan Andrew'in tam gözlerinin içerisine baktım. Üzgün olduğu her halinden belliydi. Ama yine de bu durum benim için oldukça garip. Bunu nasıl fark edemediğimi gerçekten anlayamıyorum.
Beraber olduğumuz süre zarfında sıkça dışarı çıkmış ve vakit geçirmiş olmamıza rağmen kimsenin gelip en ufak bir istekte bulunmamış olması garipti. Peki ya ben asosyal kişiliğimle dinlediğim ve takip ettiğim bir kaç kişi hariç bir çok ünlüyü tanımıyor olmama bağladım Andrew'i tanımamış olmamı.
"Bu bir kaç anlık süreçte sana olan ilgimin sadece bir hoşlantı olmadığını anladım Clarissa. Ve bize bir şans vermeni istiyorum."
Şu bir kaç aylık süreç benimde Andrew'e karşı boş olmadığımı anlamama neden olmuştu. Ve hala daha aklımda bir sürü soru işareti olması gerçeğini unutmayarak aramızda olan ufacık santimlik mesafeyi kapatarak ellerimi boynuna dolayarak aramızdaki yaklaşık 20 santimlik mesafeyi parmak uçlarımda yükselerek en aza indirmeye çalıştım.
"Sanırım bende içimdeki hislerin senden aşağı kalır yanı olduğunu düşünmüyorum Andre- David Frank Stewart."
Yükselmiş olduğum parmak uçlarımdan biraz daha yükselerek dudaklarımızın birleşmesine izin verdim. Sanırım çok fena abayı yaktım ben.
--------------
"İnanmıyorum Clarissa sen bu sen misin ?"
Dikildiğim aynanın karşısında bir kez daha kendimi kontrol ettim. Giydiğim elbise hiç alışık olmadığım şekilde kısa olması sanki altımın her açılacakmış gibi hissettirmesine içimden ufakta olsa bir sövmüş olabilirim. Elbise giymeye alışık olmayan bedenim birde üstüne bu kadar mini bir elbise giymeye alışık değildi. Ahhh Chandra onu dinlemem gerekiyordu.
Saçımı yaptığım alttan topuz ve sade makyajımla itiraf etmek gerekirse bende kendimi oldukça beğenmiştim. Ama bu yinede kendim gibi hissedemiyordum. Bir kaç saat önce David ile olan öpüşmemiz üzerine bu akşam akşam yemeği yemeye karar vermiş ve bunun sonucunda bu kılığa girmiştim. Aslında oldukça sade ve günlük bir elbise giymiştim.
"Emin değilim Chnadra sanki biraz abartı mı oldu. Kot tişört sanki daha uygun olurdu akşam için"
"Hayır bebeğim o kadar güzel oldun ki. Günlük bir elbisenin içinde bile o kadar güzel gözüküyorsun ki . Bundan sonra emin ol daha sık göreceğiz seni bu şekilde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkimizin Hayatı
RomansaTam kapıdan çıktım diye seviniyordum ki Chandra'nın konuşmasıyla olduğum yerde kaldım."Clarissa bu akşamlık odanı Andrew ile paylaşırmısın canım." Cevap vermeden odama girdiğimde yaptığım aptallığın daha yeni farkına varıyordum. Resmen benim odamda...