BismillahirrahmanirrahimPeygamber Efendimiz (S.A.V) süt kardeşi
Abdullah ile beraber evlerine yakın çayırlıkta
kuzularını otlatıyordu. Bir ağacın altında
çimenden yemyeşil halının üzerine oturmuş,
tatlı tatlı konuşuyorlardı. Bir müddet sonra da
Abdullah ağacın serin gölgesinde uykuya
daldı...
Kainatın Efendisi (asm) ise, oturduğu yerden
kâinatı kuşatan eşsiz güzelliklerin Yaratıcısını
düşünmeye koyuldu...
Bu sırada kuzular yayıla yayıla epeyce
uzaklaşmışlardı. onları geri çevirmek için
Peygamberimiz (S.A.V), ..
Abdullah'ın yanından ayrıldı. Bir müddet
gittikten sonra, karşısına beyaz elbiseli iki
kişinin çıktığını gördü. İkisi de güler yüzlü ve
sevimli idiler...
Birinin elinde içi karla dolu altın bir tas vardı.
Nur yüzlü Efendimizin (S.A.V) yanına usulca
yaklaştılar. Onu tutup İlâhî bir halı gibi duran
yemyeşil çimenlerin üzerine uzattılar....
Efendimizde (asm) ne ses, ne seda, ne de telâş
vardı. Bu güler yüzlü, bu temiz sîmalı ve bu
sevimli insanların kendisine kötülük
yapmayacağını biliyordu...
Ağacın serin gölgesinde uyumakta olan
Abdullah bu sırada uyandı. Manzarayı görünce
olanca hızıyla telâşlı telâşlı eve vardı.
Gördüğü manzarayı anne ve babasına anlattı.
Heyecan ve telâşlarından, evlerinden nasıl
çıktıklarının farkında bile olmayan...
Halîme ile kocası, bir anda Peygamberimizin
(asm) yanına vardılar. Fakat, Abdullah'ın
anlattıklarından eser yoktu....
Ortalıkta kimseler görünmüyordu. Zira, gelenler
memur edildikleri vazifelerini bir anda bitirip,
gözden kaybolmuşlardı. Sadece ayakta duran
Kainatın...
Efendisinin (S.A.V) benzi uçuktu ve hafiften
gülümsüyordu....
Fazlasıyla telâşa kapılan Halîme ve kocası,
"Ne oldu sana yavrucuğum?" diye sordular....
Kâinatın Efendisi (S.A.V) şunları anlattı...
Yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin
elinde içi karla dolu bir tas vardı. Beni
tuttular, göğsümü yardılar...
Kalbimi de çıkarıp yardılar. Ondan siyah bir
kan pıhtısı çıkarıp bir yana attılar. Göğsümü
ve kalbimi o karla temizledikten sonra ayrılıp
gittiler..
Aradan yıllar geçecek, kendilerine
peygamberlik vazifesi verilecekti. Birgün
sahabîlerden bazıları, "Yâ Resulallah, bize
kendinizden bahseder misiniz?"diyecekler;
Resûlullah (S.A.V) da,..
"Ben babam İbrâhim'in duâsıyım. Kardeşim
İsâ'nın müjdesiyim. Annemin ise rüyâsıyım. O,
bana hâmile iken Şam saraylarını aydınlatan
bir nurun kendisinden çıktığını görmüştü....
dedikten sonra, bahsi geçen hâdiseyi de şöyle
anlatacaktır:...
"Ben, Sa'd bin Bekroğulları yanında emzirilip
büyütüldüm. Birgün süt kardeşimle birlikte
evlerimizin arkasında kuzuları otlatıyorduk. O
sırada yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi.
Birinin elinde içi karla dolu bir altın tas vardı.
Beni tuttular, göğsümü yardılar. Kalbimi de
çıkarıp yardılar. Ondan siyah bir kan parçası
çıkarıp bir yana attılar...
Göğsümü ve kalbimi o karla temizlediler...
2 Bu hâdise ile Peygamber Efendimizin (asm)
mübârek kalbi, İlâhî bir nur ve Cenâb-ı Hak
tarafından bir sekînet ve bir ruh ile
genişletilmiş oluyordu. Aynı zamanda...
Resûlullah Efendimizin (asm) nefsi o yaşından
itibaren kudsî duygular ve İlâhî nurlar ile te'yid
edilerek, her türlü vesvese ve şüpheden temiz
hale getiriliyordu...
Anlaşılan odur ki, maddî kalbin îmân, ilim,
hikmet, şefkat gibi mâneviyat ile yakın alakası
vardır. Aynı şekilde, maddî temizliğin de
mânevî temizlik ile münasebeti mevcutur...
Bu itibarla Resûl-i Ekrem Efendimizin (asm)
maddî kalbinin yıkanıp temizlendikten sonra
ilim, hikmet, İlâhî nur ve feyizlerle
doldurulmasını akıldan uzak görmemek
lâzımdır..
KAYNAK: Sire 1/174; Tabakât, 1/112; Taberî, 2/128..
Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini
Kur'ân Dili, VIII/5911-5915.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıssadan Hisseni Al
Historia CortaHayatımıza anlam katacak anektodların, kıssaların ve hikaylelerin bulunduğu bir kitap... :) "İyi insan olmak başka, insanlara iyiliği dokunan insan olmak başkadır." Yorumlarınızı ve Votelerinizi Bekliyorum. "Vay Be !" Dediğiniz Hikayeleri bize gönde...