7. BÖLÜM

397 18 15
                                    

Telefonumun alarmının çalmasıyla gözlerimi ovuşturdum. Bir haftalık tatil sonunda bitmişti. Harry’yle bir haftadır görüşmüyorduk ve bu fazla can sıkıcıydı. Duşa girmeyi tercih etmedim çünkü dün yatmadan önce girdiğim duş sayesinde güzel kokuyordum. Saçlarıma fön çekip olabildiğince yavaş bir şekilde eyeliner sürdüm. Çok dikkatli olmaya çalışmıştım çünkü bu işi pek beceremiyordum. Siyah rimelimi gözlerime bol bir şekilde sürüp toz pembe rujumu dudaklarıma iliştirdim. Okul başladığından bu zamana dek ilk defa bu kadar çok makyaj yapmıştım ve ilk defa bu kadar çekici görünüyordum. Bugün nedense içimde birden siyaha bürünme isteği uyandı ve üzerinde büyük harflerle ‘BAD’ yazan siyah tişörtümü kollarımdan geçirdim. Siyah, dar ve paçalarında zımba olan pantolonumu bacaklarıma geçirdiğimde hazır olduğumu hissettim. Bir hafta öncesine saçma bir topuzla okula giden kıza ne olmuştu da böyle bir gotik takılıyordu? Ah, Harry. Bedenini saran dövmeleri yüzünden sanırım böyle giyinmeyi tercih etmiştim. Onu sevmeye başladığıma inanamıyorum. Ondan nefret ediyordum! Dün yatmadan önce sürdüğüm pembe ojeler gerçekten çok tatlı gözüküyordu. Bu ben miydim? Kendimi ayna önünde dikkatlice süzmem sadece otuz saniye sürdü çünkü düzleştiricimin az daha olsa defterlerimi yakmaya başlayacağı aşikardı. Aceleyle etrafı toparladığımda annem odanın kapısından bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim.

‘’Ashley, gerçekten çok çekici görünüyorsun.’’

‘’Çekici görünmek için yapmadım. Sadece, şey, uhm, bugün ki ruh halim bu. Biraz siyah.’’

Birileri için böyle giyindiğimi anlamaması için dua ettim.

‘’Öyle olsun. Kahvaltın hazır. Aşağıya in ve senin için yaptığım omleti ye.’’

İstemsiz olarak saatime baktığımda dersimin başlamasına on beş dakika kaldığını fark ettim.

‘’Ah, hayır. Üzgünüm anne ama ben okula geç kalıyorum.’’

Aceleyle konuştuktan sonra –yine- siyah olan beremi kafama geçirdim. Annemi kenara itip merdiven trabzanlarından aşağıya doğru kayarak indim. Beyaz konverslerim her zamankinden daha kirliydi ve bu, şu an için hiç umrumda değildi. Derse kesinlikle geç kalacağımı fark ettiğimde daha da streslendim. İlk ders kimyaydı ve o hoca gerçekten çatlaktı. Okula bir şekilde geldiğimde derse girsem mi yoksa dersi bölsem mi diye düşündüm. Aklıma yeniden çatlak hocam geldiğinde girmeyi düşündüm. Sınıfa doğru çıktığımda nefes alışverişimi düzelttiğimde kapıya vurdum. Tiz bir ‘gir’ sesi geldiğinde kapıyı hızlıca açıp içeriye girdim. Gözlerim ilk önce bana hayranlıkla bakan Harry’yle buluştu.

‘’Ah, geç kaldığım için üzgünüm. Fazla oyalanmışım.’’ Dediğimde kimyacı beni bir güzel süzdükten sonra ‘’Eğer gözlerin için bu kadar uğraşmasaydın ya da siyah kıyafetler bulabilmek için, derse geç kalmazdın Ashley.’’ Gözlerimi devirip ‘’Bu sizi ilgilendirmez.’’ Dedim ve yerime geçtim. Gözlerim her ne kadar Harry’yle buluşmak istese de beynim buna hayır diyordu. Fazla düşünceliydim. Öyle ki Amy’nin sınıfta olmadığını zar zor fark ettim. Çok uykum vardı. Kafamı duvara yasladığımda öğretmen bana seslendi;

‘’Tahtadaki soru senin Ashley.’’

Homurdanarak tahtaya çıktığımda formüllerle uğraşmam gerektiğini fark ettim. Öğretmen bana değil, önündeki ‘artı eksi listesi’ne bakıyordu. Harry’den gelen ‘’pişt’ sesini duyduğumda irkildim. Şaşırmış gözlerle ona bakarken ‘’dediklerimi tahtaya yaz’’ dedi ve bana cevabı tahtaya yazdırdı. Öğretmen Harry’yi fark etmemiş olacak ki soruyu bitirdiğimi görünce gerçekten çok şaşırdı. Beni tebrik edip yerime gönderdi. Daha sonra vereceği ödev hakkında konuşmaya başladı. Öncelikle ödevin konusunu verdi ve açıklama yaptı;

ZÜPPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin