9. BÖLÜM

330 14 4
                                    

Gözlerimi kapayıp ''Ben seni her şeyden çok seviyorum.'' dedim ve dudaklarımızın birleşmesini bekledim. İnce dudaklarıyla ve diliyle beni öpmeye başladı. İlk öpücükten çok farklıydı. Ellerini saçlarımda gezdirirken dilini ağzımda gezdiriyordu. Ellerimi boynuma koydum ve onun yaptıklarını tekrar ettim. Ellerini belime getirdi ve okşamaya başladı. Bu sefer ben onun saçlarını oynamaya başladım. Yaklaşık iki dakikadır öpüşüyorduk. Ellerini tam kalçama koyacaktı ki kendimi geri çektim. Tuhaf bir şekilde bana bakıyordu. Gözlerimi ondan kaçırırken birden aletinin büyüdüğünü farkettim. Ah, lanet olsun!

 ***


Ben utançtan kıpkırmızı kesilmişken Harry'nin ayağa kalkıp aşağıya doğru bağırdığını farkettim.

''Niall! Burdayız!''

Aşağıda sarışın bir çocuk vardı. Eliyle 'tamam işareti' yaptı ve küçük bir odanın içine girdi. Bir kaç dk sonra dönme dolap hareket etmeye başladı.

''Oh, sonunda!'' Harry'nin tepkisine güldüm.

O şeyden indiğimizde bir çift mavi göz sıcak bir gülümsemeyle bana elini uzattı.

''Selam, ben Niall.''

Ona karşılık verdim. ''Ash.''

Harry arabaya doğru ilerlerken ''Gelen gelsin.'' dedi. İlk başta araaya asla binmemeyi düşündüm ama yanımda taksiye yetecek kadar para yoktu. Ben tin tin ilerlerken Niall kendi arabasına yöneldi. Harry hiç bir şey demeden arabayı hareket ettirdi.

''Bu da ne şimdi?''

Sorumla birlikte bana döndü.

''Ne de ne?''

''Bu tavrın da ne?''

''Nedenini biliyorsun, Ashley.''

Arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. ''Sorun kendimi sana bozulmuş bir dönme dolabın üstünde ellettirmemem mi?''

Verdiğim cevaba çok şaşırdı ama olay bundan ibaretti. Ben küçükken kendime bekaretimi evlendiğim adama vereceğime söz vermiştim ama ya şimdi Harry benimle sex mi yapmak istiyordu?

''Ashley, biz çıkıyoruz değil mi? Sevişebiliriz!''

Verdiği cevapla beynime kan sıçradı resmen. Bu kadar kolay mıydı bu? Erkekler ne kadar rahattı öyle? Tamam, benim yaşımdaki kızlar çoktan yapmış olabilirler ama ben asla yapmayacaktım.

''Durdur arabayı Harry!''

Yüzüme baktı. Gözlerinden sinirini görebiliyordum. Pişman değildi.

''Nereye gideceksin? Otobanın ortasındayız!''

''Cehennemin dibine!''

Bu sözüme karşı arabayı sertçe durdurup beni indirdi ve hiç arkasına bile bakmadan son sürat ilerlerdi. Arkasında bıraktığı tek şey egzoz dumanıydı. Züppe!

                                                                          ***


Ellerim cebimde, ayaklarımı yere sürüye sürüye giderken tam bizim eve geldiğimde kocaman bir çığlık kopardım. Kapımızın önünde yıllarca hayalini kurduğum köpek, golden retriever, bana bakıyordu. Çığlığımı duyan annem kahkahalarla kapıdan çıktı.

''Anne, sen harikasın!'' Yanına gidip kocaman sarıldım ve yanaklarına birer öpücük bıraktım.

''Anne, nerden esti bu şimdi?''

ZÜPPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin