Hasan Basri'nin Katili; Genç Teğmen

635 19 9
                                    


Oydu. Hasan Basri'yi  vuran, ölümüne sebep olan kişiydi. Tam olarak yüzünü görmesem de şapkasından ve üniformasından tanıdım onu. Yanına doğru gittim. Askerle annemle ilgilenmelerini söylese de o an umursamadım ve;

''Hasan abimi sen öldürdün! Katilsin sen.''

''Cezasını çekmeliydi küçük hanım, sizi aşacak meselelere karışmayın.''

''Buna siz mi karar veriyorsunuz?''

''Bize silah doğrultmasaydı şuan yaşıyor olurdu.''

''Buraya gelmeseydiniz şuan yaşıyor olurdu.''

''Vasili'nin de dediği gibi buraya kan dökmeye gelmedik küçük hanım, şimdi yolumdan çekilinde işimi yapayım.''

Ukalaydı. Sanki barış sağlamaya gelmişler gibi bir insanı öldürüyor, birini hastaneye yetiştiriyorlardı. Sonra sesini tekrar duydum, babam gelmişti ve onunla konuşuyordu;

''Albay Cevdet, Azize hanım iyi. İzin verirseniz Karargaha döneyim.''

''Tabi Teğmen Leon, gidebilirsin.''

Babamdı. Hala yaşadığına inanamıyorum. Yanına gidecektim, ama duraksadım. O üniformanın içindeki benim babam olamazdı. Yanından öylece geçip annemin yanına girdim. Geçtim ama bana seslendi;

''Hilal! Kızım...''

''Benim Yunan bir babam yok!''


*EV*


Annem kendine geldikten sonra hastanedeki işini yapmaya devam etti, bende öğreniyordum. O sırada 'Genç Katil Teğmen' tekrar hastaneye geldi;

''Albay Cevdet'in emri var, bizimle geliyorsunuz. Konağa davetlisiniz.''

''Öyle mi? O zaman şimdi geri git ve ona bir Yunan'ın emirlerine karşı geldiğimizi söyle.''

Annem;

''Kızım tamam, baban hala benim kocam.''

Genç Katil Teğmen;

''Buyurun...''

***

Kapının önüne geldik, konak denildiğine göre burası olmalıydı. Annem hızlı adımlarla indi, Teğmen önümde olduğundan benden önce indi. Elini uzattı; sanki tutacakmışım  gibi. Elini iteledim ve bende annemin arkasından hızlı adımlarla içeriye girdim. Eve geldiğimizde babaannem ve ablam zaten oradaydı. Bizden önce alınmışlardı. Babam;

''Vasili, buda benim kızım Hilal!''

''Memnun oldum Hilal. Otursana!''

''Ben katillerle aynı masaya oturmam!''

Teğmen bana doğru döndü. Yüzü kireç gibi olmuştu. Vasili;

''Oğlum beni korudu, oğlum olarak değil asker olarak yaptı. Asker acımaz!''

''Oğlunuz demek...''

Babamın, daha doğrusu Albay Cevdet'in emriyle oturdum. Ortam çok sessizdi. Benim yüzümden herkes gerilmişti. Bir süre sonra eve döndük. Eve girdik. Annem toparlanıyordu, babamın yanına taşınacağımızı söyledi. Topladığı eşyaları konağa götürmek için herkes evden çıktı, ben kalmıştım. Tam yatağıma girdim ve kitabımı okuyacaktım ki dışarıdan gelen sesleri duydum; 

''Çık dışarıya vatan haini!''

'Ne yapmalıyım?' diye düşünürken evimizin camlarının meşalelerle kırıldığını gördüm. Halılar, perdeler denk gelen her yer alev alıyordu;

''Ne yapacağım?''




VatanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin