Sara

462 78 104
                                    

Ben Sara ben daha beş yaşındayken başladı hikayem.

Annem beni kucağına almış yine ağlıyordu. Anneler neden hep ağlardı ki bilmiyorum "off anne lütfen ağlama" demek istedim hep ama yapamadım, annem öylece ağlarken ben birşey diyemedim. Hep bir yumru gibi boğazıma dizildi kaldı o kelimeler bitürlü inmedi aşağıya. Çünkü eğer anneme sus dersem o da biz çocuklar gibi daha çok ağlayacak sanıyordum.

Hani hep derlerya" çocukların aklı ermez böyle şeylere" bu gerçek değildi benim için, hani bir tane daha söz vardır "çocuklar herşeyi hiseder, herşeyi anlar"diye işte benim için gerçek olan buydu. Çünkü babamın eli anneme vurmak için her havaya kalkışında ben  ;köşeye sıkışmış bir tavşan misali ,odanın en karanlık köşesine geçip oyuncak tutması gereken o küçük ellerimle kulaklarımı tutuyordum . Belki kulaklarımı kapata bilirimde annemin feryat dolu sesi bana gelmez diye. Hani dedimya korkuyorum ,aslında babamdan değildi korkum ,aslında korktuğum tek şey annemin sesindeki o hüzün , o çaresiz feryadı duymaktı. Ama buna rağmen  babamdan da  nefret edemiyordum çünkü hem annem istemiyordu hemde  babam annemi dövdükten sonra bizim uyumamızı bekliyor sonrada salona gidip annemin en sevdiği müziği açıp saatlerce ağlıyordu. Peki sen nerden biliyorsun diyeceksiniz belkide. İşte burdan.

Gecenin karanlığını bir tarafa bırakan gökyüzünün güneşe alışmaya çalıştığı bir sabaha uyanmıştık annemle ama bir eksik vardı. Eksik olan ne mi? Babamın hiddet dolu  ,o buz gibi tüyler ürperten sesi, yani babam eksikti. Aslında ben babamın bu sabah bizi uyandırmadan gitmesine çok sevinmiştim ama annem heran kapı açılacak ta babam gelecekmiş gibi bir o yana bir bu yana gidip geliyordu. Anlamıyordum neden annem sabahtan beri telaşlıydı, gece ben uyurken bir şey mi olmuştu acaba diye düşünmekten kendimi alamıyordum bir türlü. Neyse annem gün boyu  güneşi bekleyen bir ayçiçeği misali kapının önünde babamı bekledi. Off anne off ben sana daha ne diyeyim utanmasan babam gelmedi diye ağlayacaksın resmen.
Sonunda annem içine işleyen soğuğa aldırış etmeden oturduğu merdivenlerden kalktı ve akşam yemeği hazırladı. Saat 21:15 civarlarindada babam eve geldi ve annem babama hoş gelmişsin diyemeden, taş gibi sert olan babamın tokatıyla yere yığıldı.
Ve babam anneme sürekli" Neden? Neden ?Neden böyle olmak zorunda?" diyordu.
Annem ise bu sefer ne ağlıyor nede babama cevap veriyordu, sadece susuyor öylece duruyor du. Ben ise sadece korkuyordum ama bu öyle böyle bir korku değildi ; bir ceylanın aslanla burun burana geldiği , bir balığın susuz kaldığı  ve bir insanın  uçurumdan düşerken hisetiği korkuydu benim ki . Ama korkumun sebebi babamın anneme vurması değildi  asıl sebep annemin feryadını duymayışımdı, şimdi soracaksınız ki "sen zaten annenin  feryat dolu sesini duymamak için kulaklarını kapat mıyormuydun" evet kapatiyordum  ama en azından annemin yaşadığını hisediyordum , şuan ise sadece yere yığılmış bir insan bedeni görüyorum ve burdan bakınca gözleri açık kalmış bir ölüden farksız görünmüyor . Ne yapacağımı bilmiyorum ,sadece yeni görünen aslında çok eski olan ahşap desenli kahverengi koltuğun arkasına geçmiş korkudan koltukla bir bütün olmuştum ve içimde  şu mısraları geçiriyor duruyordum

Hüzün çökmüş gecelere
Her yerde bir çığlık her yerde bir feryat

Korkuyor çocuk, sığınıyor gecenin karanlığına
Üşüyor küçük elleri ,tek umudu annesinin gelmesi ona ses vermesi

Karanlık boğucu olmaya başlıyor korkusu git gide artıyor
Kimse onun korktuğunu, üşüdüğünü görmüyor .

Ve sonunda uyuya kalmışım, uyandığımda annemlerin yatak odasında annemin  yanındaydım . Peki ben buraya nasıl gelmiştim? Belkide annem getirmişti,sorularıma cevap bulmaya çalışırken pencereye takıldı gözüm çünkü henüz sabah olmamıştı ve gök yüzü akşamdan kalma hüzünle duruyordu hala, hüzün demişken babam nerde acaba, umarım gitmiştir diye geçirirken içimden aşağıdan gelen hıçkırık sesleriyle biran şaşırdım ve çocukluk işte merak edip sesi takip ederek  aşağı indim.  Gördüğüm manzara beni çok şaşırmıştı ;babam o kacaman adam benden bile daha çaresiz görünüyor du. Başını elerininin arasına almış hem çalan şarkıya eşlik ediyor hemde oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bi ara hıçkırıklar kesildi ve babam  "Özür dilerim ,biliyorum sana vurmamalıyım  ama her defasında mecbur olduğum için   yine vuruyorum ama bilki sana her vurduğum da benim canım seninkinden daha çok acıyor "dedi ve benim yaptığım gibi gecenin sessizliğine, karanlığına sığındı. Peki ama baba madem bu  kadar üzülüyorsun neden her defasında anneme vuruyorsun, neden  anneme sürekli bağırıyor, dövüyorsun ? Neden anneme vurmak zorundasın?
Yada herşeyi geçtim ,neden benden bile çaresiz, daha zavallısın nedeeeen!!!?
Diye bağırmak istedim ve yine yapamadım. Neden mi yapamadım çünkü yine sinirlenmesinden,yine bağırmasından, yine dehşet dolu o  gözlerle bana bakmasından korktum!

MAZİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin