AŞK’IN KANATLARI
“Düşmüş bir erkek melek sıradan bir kıza aşık olabilir mi?”
3 Eylül 2007
Karanlık, gökyüzünde parlayan ayın ışığını sislere boğuyordu. Yıldızlar yakıcı ve masum ışıklarını hiç yitirmeden dünyayı izliyorlardı. İşte tam o anda ürpertici bir ışık belirdi gökyüzünün en kimsesiz yerinde. Kocaman, beyaz ve parlak ışık, hızla yeryüzüne doğru süzülüyordu. Dev mısır tarlalarına yaklaşan beyaz ışık büyük bir gürültüyle gerilerde ki bir mısır tarlasına çarptı ve olabildiğince hızıyla sürüklenmeye başladı. Işığın düştüğü yerden dumanlar yükseliyordu. Işık başına geleceklerden habersiz dünyada bulmuştu kendini. Parlak Işık, yavaşça sönüyor ve karanlığı boğan sis bulutları dağılıyordu. İki dev kanat yükselmeye başladı mısırların arasından. İki beyaz dev kanat önce gökyüzüne yükseldi sonra saniyeler içinde yok olup sislere karıştı. Sis bulutları yavaşça araladılar perdeyi. Genç bir adamdı bu. Genç adam yerden kalkmaya çalışıyordu. Büyüleyici bir yakışıklılığa sahipti. Siyah perçemleri gözlerinin üzerine düşüyor ve genç adamı müthiş bir görüntüye ulaştırıyordu. Elini yavaşça başına götürdü. Yere diktiği başını ve gözlerini yavaşça kaldırdı. Sanki tüm yıldızlar onun gözlerinde toplanmış gibi gece mavisi gözleriyle, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Etrafına bakınmaya başladı. Kim olduğunu ya da nereden geldiğini bilmiyordu. Tek bir şey belirdi aklında. Olmak istediği yerdeydi…
7 yıl sonra “GÜNÜMÜZ”
Ardelia, öğlen saatinde küçük kasabanın yakıcı sıcağı altında rüzgarın mısır tarlasıyla dansını izliyordu. Buraya taşınalı bir hafta olmasına rağmen alışamamıştı bu sıcağa. Dolaptan aldığı buz torbasını sarı saçlarında ve beyaz teninde gezdirmeye başladı. Vücudunda hissettiği geçici serinlik hissini seviyordu. Yeterince serinlediğinde buz torbasını mutfak eviyesinin üzerine fırlatarak hızla eve yaklaşan eskimiş kamyonete doğru koşamaya başladı. Hızla kamyonetin kapısını açarak babasının yanına oturdu.
“Nasıl bir yer? Sence yeni arkadaşlar edinebilecek miyim?”
Babası gülümseyerek başıyla onayladı.
“Sen arkadaş canlısı bir kızsın eminim pek çok arkadaş edineceksin.”
Ardelia, yavaşça kamyonetin eskimiş radyosuna uzandı. Eskilerden bir şarkı çalmaya başladı radyoda. Ardelia, gülümseyerek şarkıya eşlik etmeye başladı. On yedi yaşında olmasına rağmen çocuksu bir ruha sahip, sıcakkanlı ve sevimli bir kızdı. Yol boyunca çalan tüm şarkılara aynı heyecanla eşlik etmişti.
“Almam gereken birkaç şey var Ardelia.” diyerek gülümsedi babası.
Kamyonet aniden sarsılarak eskimiş görünümlü bir benzinliğe saptı.
“Markete uğramalıyım. Sen kamyonette kal, ben hemen dönerim.”
Ardelia benzinliğin küçük marketine doğru ilerleyen babasını izliyordu. Benzinlik oldukça tuhaf bir yerdeydi. Etrafı ağaçlarla çevrilmiş izbe bir alandı burası. Yoldan rahatlıkla görünmesine rağmen ürkütücü bir yerdi. Ardelia ensesinde hissettiği bir ürperti nedeniyle titremişti. Yavaşça elini çalmakta olan radyoya uzatarak radyoyu kapattı.
Dakikalar hızla geçiyordu ki Ardelia kolundaki saate bakarak babasının neden hala gelmediğini merak etmeye başlamıştı. Tam o anda kamyonetin arka camından gelen tok bir sesle irkildi. Kamyonetin arkasında birinin olduğunu hissetmişti. Kocaman gözlerini kamyonetin arka tarafına çevirerek sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Yavaşça kamyonetin kapısını açarak dışarı çıktı. Yavaş ve emin adımlarla kamyonetin arka kasasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Kamyonetin arkasında kimse olmadığından emin olduğunda hızla kamyonete binmek üzere dönmüştü ki yüzünde serin bir nefes hissetti. Nefesi hiç tanımadığı birinin nefesine karışıyor ve kalp ritmi giderek hızlanıyordu. Siyah perçemleri gözlerinin üzerine düşen genç ve tanrısal bir yakışıklılığa sahip bir adamla neredeyse burunlarını birbirine değiyordu. Böyle bir durumda korkup irkilerek kendisini geri çekmesi gerekiyordu ama o sanki genç adamın gece mavisi gözlerinde yitirmişti kendini. Mantığı aklını terk ediyor içini korku ve huzurla karışık tuhaf bir his kaplıyordu. Kalbinden vücuduna tılsımlı bir duygu akıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KANATLARI
RomanceParlak Işık, yavaşça sönüyor ve karanlığı boğan sis bulutları dağılıyordu. İki dev kanat yükselmeye başladı mısırların arasından. İki beyaz dev kanat önce gökyüzüne yükseldi sonra saniyeler içinde yok olup sislere karıştı. Sis bulutları yavaşça aral...