Yeni bir sabaha kolların da uyanmak başka bir huzur vermişti.
Ama yine de kendimi yorgun ve bitkin hissediyordum. Sanırım bunlar beynimdeki düşüncelerden dolayıydı. O kadar çok düşünüyordum ki artık bedenimi de etkiliyordu. Yine de bunları düşünüp zaman harcamayacaktım.
O uyurken biraz izlemek istedim. Saçları dağılmıştı o an bile ne kadar yakışıklıydı tahmin ediyorsunuzdur ☺
Hafifce gözlerini araladı ve " Günaydın " dedim. Bian şaşırmış gibi baktı yani bakması doğaldı çünkü ondan önce uyandım.
" Benden önce uyandığını görmek ne büyük bir olay bunu kutlamalıyız bebeğim günaydın" dedi. Bende birtane vurdum ve yanına tekrar uzandım.
O bana sarılarak karşılık vermeyi tercih etti. Çadırın içinde kalmak istemediğimi nasıl olduysa anlamıştı. Elimden tuttu ve dışarı çıktık. Çimenlere uzandık. Gökyüzü o kadar güzel görünüyordu ki. O kadar mavi o kadar berrak...
Hep bulutlara ulaşmak onların üstünde oturmak istemiştim. Küçükken uçağa binersem atlayabilirim diye düşündüğüm zamanlar hep vardı evet tamam saklamıyorum. Bulutlara bakarak şekiller çıkarmaya başladık. Normal insanlar gibi " Aa bak koyun ve bu da bir bebek gördünmü !" Demeyi çok isterdim ama öyle olmadı. Bizim hayal dünyamız da motorsiklet, piyano vs şeyler vardı ve gördüklerimiz de bunların dışına çıkmazdı. Böyle eğlenirken telefonum çaldı. Kahretsin annemlere eve gelmeyeceğimi söylemeyi unutmuştum. Gece boyu 50 kere aradıklarını göz önünde bulundurursak merak etmiş olmalılar.
Beni eve götürmesini rica ettiğimde önce üzüldü. Ama sonra zor durumda kalmamam için herşeyi aldığımıza emin olduktan sonra motora atlayıp çıktık ordan. Ormanlık alandan geçerken ağaçların rüzgardan salınması aynı dans ediyormuş izlenimi verdi. Bunun için kıkırdadıktan sonra tekrardan Anders'e sarıldım. Kafamı omuzlarına koydum ve gözlerimi kapadım. O kadar güzeldi ki.. Rüya alemindeymişim gibi hissettim kendimi.
Hız yaptıkça daha çok rüzgar bedenimi savuruyordu. Kaskın dışında kalan saçlarım resmen raks ediyordu. Yolda giderken annemlere ne diyeceğimi düşündüm. Yalan söylemek istemiyordum. Ne yaparsam yapayım onlara yalan söyleyemezdim enazından bu durumda.
Onlara anlatacaktım çadır kurup orda kaldığımızı yani anlayışla karşılamayacaklar tabi bu kesin.
Evin önüne geldiğimizde babamla annem bahçede oturuyorlardı.
Annem yeni çiçeği ile sohbet halindeyken babam ise gazete okuyordu. Evet saçma geliyor bana çiçekle konuşması ama alıştı bünyem artık. Hem belki gerçekten bizi duyuyorlardır. Kafamdaki kaskı çıkarırken " Sen gitsen iyi olur onlarla yalnız konuşmam gerek" dedim. Anders bunu sevmese de kabul etti. Babamla annem bize doğru birkaç adım attılar ve yüzleri epey gergindi. Anders onlara selam verip motora atlayıp hızlıca uzaklaştı. Sanırım bu işi o halletmek istiyordu ama bu doğru olmazdı. Benim konuşmam gerekirdi. Annemlerin tam önünde durdum.
"İkinizden de çok özür dilerim biliyorum söylemem gerekiyordu" dedim. Babam çok gergindi ama sanki annemi sakinleştiren de babammış gibi görünüyordu. Bu sefer gözlerimi annemin gözlerine kitlenmişti. Bana hiç birşey demeden arkasını dönüp tekrardan çiçeğiyle kaldığı yerden sohbete devam etti. Babam da diğer çiçekleri sulamaya yöneldiğinde bunun iyi birşey mi kötü birşey mi olduğuna karar veremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök'yüzüm
Fiksi RemajaHeryer aynı, Herkes aynı, Yürüdüğüm bu yol, etrafımdaki ağaçlar, karşımda duran adam bile aynı... Peki ne istiyordu benden ? Neden hep aklımda yada hep yanımda.. Aklım almıyordu her üzgün olmam da her ağlamam da bunu nasıl hissediyordu.. Hissedip na...