Bölüm 3 - "SEVGİLİM"

364 28 11
                                    

Arkadaşlar tanıtımda değişiklik yaptık göz atarsanız seviniriz. Ayrıca sınavlardan dolayı da bölümü geç ekledik, kusura bakmayın. İyi okumalar!

Her geçen gün acım katlanarak artıyordu. Üzgün üydüm? Hayır. Kırgın mıydım? Hayır. Sadece kızgındım. O babam olacak adama çok kızgındım. Eğer o böyle bir insan olmasaydı böyle bir odaya tıkılıp kalmayacaktım.

İki gündür, Mina'nın evindeki misafir odasından dışarı adımımı atmamıştım. Ya Aras'ın arada odama getirdiği yemeği yiyor ya da düşünüyordum. Hiç uyuyamamıştım. Uykusuzluktan ağırlaşan göz kapaklarımı açık tutmaya çalışırken bi randa kapı açıldı. Aras içri girerken elindeki kıyafetleri yüzüme doğru fırlattı. 

"Yıkanıp şunları giy." 

Sesi düz ve sertti. Mavi gözleri buz tutmuşcasına soğuk ve ifadesiz bakıyordu.

"Neden?" derken yüzüme çarpıp yere düşen kıyafetleri toplamak için eğildim. Aras'sa suratıma dahi bakmadan kapıyı çarpıp çıktı. 

Kaç gündür aynı kıyafetlerle yatıp kalktığımı ve ağlamaktan her yerimin şiştiğini düşünürsem şu an Aras'ın söylediğini yapmamın en iyi karar olabileceğini farkettim. Kıyafetleri de alıp ayaklandım. Titreyen ellerimle kapıyı açmadan önce biraz tedirgin oldum. Mina'nın tepkisinden korkuyordum. Kapı gıcırdarken irkildim ve sonunda dışarı adımımı attım. Tek isteğim şu an Mina'yla ya da Aras'la karşılaşmamaktı. Uzun ve dar koridorda ilerlerken vestiyerin üzerinde duran fotoğraf dikkatimi çekti. Deniz kabuklu çercevesi olan fotoğrafı elime alırken fotoğraftaki parıldayan mavi gözlere bakmadan edemedim. Bu mavi gözler bana bakarken hep buz gibi oluyordu. İlk defa ışık saçtığını göremenin verdiği şok etkisi fazla sürmedi. Fotoğrafta Aras, Mina ve Aras'a oldukça benzeyen bir adam vardı. Aras 32 diş gülümsüyor, Mina ve tanımadığım o adam sarılıyordu. Mina'nın gamzesi olduğunu ilk defa bu fotoğrafta farketmiştim. Gerçi bana bakarken hiç gülümsemediğini varsayarsak bunu şu an farketmem tuhaf değildi. 

"Sen hala banyoya girmedin mi?"  Aras'ın sesiyle irkildim. Elimdeki çerçeveyi hızla aldığım yere bırakırken korkuyla yutkundum.

"Banyoyu bulamadım."

Aras yine klasikleşen davranışını yapıp bileğimden tuttu ve beni çekiştirmeye başladı. Adımlarının büyük olması benim geride kalmama neden oluyordu. Ona ayak uydurmaya çalışırken adımlarım birbirine karışıyordu. Dar merdivenlerden aşağı inmeye başladık. Aras ikişer ikişer inerken bir anda dengemi sağlayamayıp Aras'ın sırtına yapıştım. 

"Sanırım sana yürümeyi öğretmem gerekecek."

Bileğimi daha sıkı kavrayıp daha hızlı çekiştirmeye başladı. Güldüğünü hissedebiliyordum. Banyo olduğunu tahmin ettiğim yerin kapısına geldiğimizde Aras elindeki havluyu bana uzattı. Havluyu alırken ellerimin titremesini kontrol altına almaya çalıştım. Ben havluyu aldıktan sonra bir şey söylemeden merdivenlere yöneldi ve ikişer ikişer çıkmaya başladı. Gittiğine emin olduktan sonra banyoya girdim. Banyo lavabosunun üzerindeki aynada kendimi görünce çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. 

Gözlerim uykusuzluğun ve ağlamanın etkisiyle kızarmış ve şişmişti. Saçlarım dağılmış ve kabarmıştı. Dolgun dudaklarım susuzluktan kurumuş ve çatlamıştı. Daha fazla kendime bakmak istemediğimden kıyafetlerimi çıkardım ve su damlalarının beni ıslatmasına izin verdim. Belki su tüm acılarımı ve düşüncelerimi alıp götürürdü. Kimi kandırıyorum ki? Hiçbir zaman geçmeyecekti. 

Yıkandıktan sonra Aras'ın bana verdiği havluyu üzerime sararken yere düşen kırmızı bir kağıt dikkatimi çekti. Yere eğilip alırken üzerimde bir not olduğunu farkettim ve okumaya başladım.

KALSEDONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin